12

349 41 22
                                    

Hao bahçe kapısına yaslanıp iç çekti. Açıkçası hoşlandığı çocuğu göreceği için heyecanlıydı fakat hiç normal bir sebep sayesinde ,canlarının konuşmak istemesi gibi, iletişim kuramadıkları için biraz da mutsuzdu. Sürekli herhangi bir şey yapma vasıtasıyla bir araya gelmeleri moralini bozuyordu ve artık konuşmak için bir bahane aramak istemiyordu.

Gidip kendisi bir konuşma başlatacak cesareti kendinde bulamıyordu ve diğerinden de herhangi bir adım gelmemişti. Bu da başka konuydu tabii, Hao diğerinin onun hakkında ne hissettiğini bile bilmiyordu.

Yaklaşan araba sesleriyle dikkati dağılınca yaslandığı yerden ayrılıp yola döndü. Bilin bakalım ne vardı karşısında? Evet, Sung Hanbin ve mükemmel gülümsemesi. Hao çok güçsüz bir çocuktu ve haklıydı da yani. Sizin karşınızda bu manzara olsa siz de böyle savunmasız kalırdınız.

"Günaydın, Hao hyung. Gelsene." Hao onu düşüncelerinden ayıran sesle birlikte olduğu yerden ayrılıp ön kapıyı açmayı akıl edebilmişti. Sesi bile çok güzeldi çocuğun.

"Günaydın Hanbin." Aldığı güzel tebessüm karşılığında o da bir gülümseme verip yanındakini izlemeye başladı. Arabayı tekrar çalıştırmadan hemen önce tekrar Hao'ya bakmış, ardından yüzündeki gülümseme daha da büyüyerek gözünü yola çevirmişti. Hao'nun Gunwook'un evine gittiğini tahmin ettiği bir yola girene kadar ise tekrar konuşmamıştı.

"Hyung, Gunwook'un olayını hallettikten sonra yapman gereken herhangi bir şey, bir işin var mı?" Hanbin kısık çıkan sesiyle sorarken gözlerini yoldan ayırmadı.

'Hayır Hanbin ama gözümün önünde tek elle araba kullanman hiç etik değil.' diye zihninde bir dip not çektikten sonra sesli ve makul bir cevap da vermesi gerektiğini fark eden Hao başını iki yana salladı. "Hayır, derslerim bugün sabah erkenden bitmişti. Boşum o yüzden günün geri kalanında."

Bu cevap üzerine Hanbin'in kulakları kızarmaya başladı. Hao ise bunu pek anlamlandıramamıştı. "Bir sorun mu var? Yardım edebileceğim bir şeyse-"

"Hayır, hayır bir sorun yok. Sadece, eğer sen de boşsan, oturup bir şeyler içmek isteyip istemeyeceğini merak ediyordum." Hanbin boynuna kadar kızarmaya başlamasına rağmen başarıyla arabayı sürmeye devam ederken cevapladı.

"İsterim." Tabii ki isterdi? Bunu reddetse enayi olurdu çünkü yaklaşık 5 dakika önce moralini bozan şey de buydu zaten. Sonunda bir bahaneleri olmadan bir vakit geçireceklerdi ve bu düşünce Hao'nun enerjisini yükseltmeye yetmişti. Cevabı ile derin bir nefes veren Hanbin ise gözünden kaçmadı. Planlı mı sormuştu yoksa bunları? Ya o da Hao'ya karşı bir şeyler hissediyorsa? Ya da Hao çok mu umutlanıyordu? Belki de arkadaşça bir teklifti, arkadaşlar da buluşup vakit geçiriyordu sonuçta. Şimdilik her şey belirsizdi bu yüzden kendini herhangi bir şeye şartlamaması gerekiyordu.

Arabanın durmasıyla Hao başını cama çevirip arabaya yaklaşan ve hemen ardından arka koltuğa yayılan Gunwook'u izledi.

"Günaydın Hanbin hyung, günaydın üvey annem."

Hanbin öksürüp yapmacık bir gülümsemeyle başını arkaya çevirdi. "Günaydın Gunwook. Bugün çenen birazcık düşük sanki." Gunwook omuz silkip yerinde daha çok yayıldı.

"Günaydın Gunwook. Neden üveyim?" Sesinde eğlendiği bariz olduğundan mıdır, yoksa başka bir şeyden midir bilinmez bu cevap Hanbin'in önüne dönüp arabayı okula doğru sürmeye başlamasına sebep olmuştu.

"Yani şimdi hyung iki sebep var. Birincisi malum, biliyorsun şimdi- neyse ya Hanbin hyung döver ben şey etmeyeyim..." Cümlesi Hanbin tarafından tekrar ona yöneltilen korkunç gülümseme ile kesilmek zorunda kalmıştı.  "İkincisi de senin embesil Gyuvin."

Hao gözlerini kıstı. "Ne olmuş benim ucube çocuğuma?"

"Ya hyung görüyorsun okulu bile ekiyorum çocuk için. Ama seviyor mu sevmiyor mu beni anlamıyorum ki. Tüm günümüz beraber geçiyor, çok da sevimli bana karşı tavırları yalan yok ama biraz salak sanırım çünkü anlamıyor ona karşı ne hissettiğimi. Salak değilse daha da kötü gerçi, bu da anladığı ve umursamadığı anlamına gelir. Ne yapsam bilmiyorum işte."

Hao'yu güldüren açıklama onun gülmesi ile Hanbin'in de gülmesine sebep olunca Gunwook somurttu. "Çakma aile ya, çok mu komik? Hainler."

"Olur mu öyle şey. Ben Gyuvin'in ağzını ararım sen merak etme. Hallederiz." Yüzündeki gülümsemeyi düşürmeden arkaya uzanıp Gunwook'un başını okşadığında onun da gülümsemesini sağlamayı başarmıştı.

"Hao hyung en çok seni seviyorum." Bu dediği Hanbin'den kötü bir bakış almasına sebep olsa da Hao sırıtmaya başlamıştı. Yapacaktı işte bu ikisinin de arasını. Sadece şimdilik kendi aşk hayatı daha önemliydi. Tabii öyle bir şey varsa.

Gunwook ile sohbet etmeleri ile süren kısa yol sonunda okula vardılar. Arabayı park ettiklerinde Hao, arabadan inmek için hareketlenen Hanbin'i kaşlarını çatarak yerine oturttu.

"Hanbin, sen nereye..?" gözlerini kısarak sorduğunda Hanbin ise ona dönmüştü. Gözleri temas ettiğinde sessizce birkaç saniye bakıştılar.

"Doğru ya, ben nereye..." Hanbin, bakışları Hao'nun onu durdurmak adına omzuna yerleşen eline kayarken mırıldandı. Azıcık da aptaldı bu çocuk ama olsun. Yine de çok seviyordu Hao.

Hao da bakışlarını fark ettiğinde boğazını temizledi ve elini çekip bir adım geriledi. "Ee, görüşürüz o zaman."

"Çocuk var çocuk. Ben de buradayım."

"Gunwook."

•••

arkadaslar lame ass düz yazımı mazur gorun

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

arkadaslar lame ass düz yazımı mazur gorun

Puppy Love (HaoBin)Where stories live. Discover now