49. BÖLÜM - SON

En başından başla
                                    

Yaşam onlar için birkaç ay zor geçti, Keskin eve geçtiği zaman diliminde dahi iyileşmek için uzun bir yola girdi. Yanında Hera vardı, tıpkı Hera'nın hissettiklerini hissediyordu. Hera'ya muhtacım diyordu.

Zaman geldi geçti, daha da güçlendi aralarındaki bağ, Demir ise aylar sonra telefonları açmaya başladı. Saatlerce süren görüntülü konuşmalar baş gösterdi, fakat Demir için gülümsemek bir hayli zordu.

6 YIL SONRA

Hiçbir şey eskisi gibi değil, bu iyi anlamda tabii ki. Baharlar geçiyor, biz iyileşiyor ve daha da gençleşiyoruz. Bir aile olmaktan güç alıyoruz, her seferinde birbirimize kalkan oluyoruz. Bize zarar vermek isteyen insanlar yok, yaşamak ne güzelmiş meğer. Huzurun pençesine takıldık, lâkin bundan rahatsız değiliz. Dilerim ki yaşam her zaman böyle güzel gelecektir, dilerim ki yaşamak bizi her zaman daha da iyileştirecektir, küçük şeylerden mutlu olmayı bilen insanlar olarak kalalım hep...

Hera sayfasına döktüğü kelimeleri gözden geçirdi, daha sonra ise iç çekip defterin kapağını kapattı. Hayal ettiği gibi miydi her şey...? Öyleydi.

Çalışma odasının kapıları açıldı, Hera dolmuş gözlerini sıkıp ayağa kalktı ve kıyafetlerini düzeltti.

"Demir bizi bekliyor evinde." dedi Keskin, Hera Keskin'in önüne gelip başını salladı. Keskin, Hera'yı öpmek üzereyken kapı aralandı ve Hera çekildi.

Küçük bir kız çocuğu girdi içeriye, Keskin gülümseyerek yere çöktü ve kollarını açtı.

"Babam!" diye bağırdı küçük kız.

"Babacım!" diye bağırdı Keskin. Kız koşarak babasının boynuna atıldı, Keskin küçük kızı kucağına aldı ve yanağını öpüp Hera'ya döndü.

"Anneyede 'annem' demek yok mu?"

Küçük kız omzunu silkti ve kollarını babasına doladı.

"Hadi Alev, hadi kızım."

"Annem bana çocukmuşum gibi davranıyor, ben beş yaşındayım."

dedi küçük Alev, dudakları büzüldü, Keskin güldü ve çalışma masasına oturmasını sağlayıp, kızının yüzüne eğildi.

"Sen küçük değil misin ki?"

Küçük kız babasından utanıyordu, ona yanlış bir cevap verecek olması, Keskin'in onu küçük bir kız çocuğu rolüne sokması demekti. Küçücük aklıyla babasının neler diyebileceğini düşünüyordu.

"Büyüdüm desem ne dersin?" dedi dudaklarını büzerek, Keskin kızın burnunun ucuna bir öpücük bıraktı.

"Büyümediğini söylerim."

Kız babasının kulağına yaklaştı, annesinin duymaması için kulağının etrafını küçük elleriyle kapattı.

"Annemin yanında bir kerecik büyüdüğümü söyler misin...?"

Keskin düşünür gibi yaptı, ve aklına bir fikir gelmiş gibi parmağını şaklattı, kızının kulağına yaklaştı.

"Eğer anneni öpmemi sağlarsan dediğini yaparım."

RANDEVUEVİ | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin