Chaeyoung çok mutsuzdu.Babasının tayini çıktığı için taşınmak zorundalardı.Busan'dan Seul'e taşınmak Chaeyoung için kolay olmayacaktı.O Busan'da doğmuş Busan'da büyümüştü.Ve en önemlisi de arkadaşları ve okuluydu.Evet belki Seul'de daha iyi bir okulda okuyabilirdi ama arkadaşlarını çok özleyeceği belliydi.Saat 01.41'di.Chaeyoung hala uyuyamamıştı.Taşınmak zorunda olduklarını bugün öğrenmişti.Chaeyoung her zaman güler yüzlü bi insandı.Ta ki bugüne kadar.Babasını suçlamıyordu fakat birazda olsa hayata sinirlenmişti.Sonra annesi geldi ve onunla uzun bir konuşma yaparak içini rahatlattı.Gitmeden önce "En azından Semi'den kurtuluyorsun" diyerek sırıttı.Ve Chaeyoung'un yanağına bir öpücük kondurup iyi geceler diledi.Chaeyoung birazda olsa rahatlamıştı.Ve uykuya daldı.
Ertesi gün saat 07.32'de uyanmıştı alarm 07.45'e kuruluydu.Evet, yine alarmdan erken kalmıştı.Okulun son günü olduğunu biliyordu ve arkadaşlarıyla vedalaşması gerektiğinide biliyordu fakat bütün bunları gözyaşlarını serbest bırakmadan nasıl yapacağını bilmiyordu.Chaeyoung'un hiçbir zaman makyaja ihtiyacı olmamıştı.Her zaman ay gibi ışıl ışıl parlayan bir cildi ve duru bir güzelliği vardı.Tek problemi birkaç tane sivilcesi olmasıydı ama birkaç tane sivilce onu çirkin yapmazdı.Dudaklarıda ruj sürmese bile rujlu gibi duruyordu.Hatta avmlerde, sokakta, okulda ve daha bir çok yerde karşılaştığı kişiler rujunu nerden aldığını sorsada bu renk doğaldı:).Chaeyoung derin düşüncelere dalmıştı.Ve aniden babasının odasının kapısını çalmasıyla aniden irkildi.Chaeyoung babasına girebileceğini söyledi.Babası odaya girdi ve "Chaeyoung, çok üzgünüm tatlım.Lütfen kendini üzme.Umarım olan biten yüzünden beni suçlamıyorsundur.Seul'de yeni bir hayatın olacak ve yeni bir başlangıç yapacaksın.Bu yüzden tercihlerini iyi yap lütfen küçüğüm.Seni seviyorum" dedi babası Chaeyoung'a.
Ardından babası kolundaki kol saatine bakarak otobüsünün gelmesine 20 dakika var, otobüsü kaçırma.İyi dersler tatlım"dedi ve odadan ayrıldı.Saat 08.00'dı.Otobüs saat 08.20'de geliyordu ve okul saat 08.45'de başlıyordu.Akşamdan ütülenmiş olan okul formasını giydi.Ve saçlarını yapmak üzere makyaj masasına oturdu.Önce saçlarını taradı.Saçlarıda aynı Chaeyoung gibi çok güzel ve yumuşaktı.Sadece taramayla bile mükemmel olan saçlarına birde hergün krem sürüyordu ve son dokunuşu yapıyordu.Saat 08.17'ydi.Hemen ayakkabılarını giyip dışarı çıktı.O indikten yaklaşık 2-3 dakika sonra da otobüs geldi.Okul otobüsü değildi ama otobüsün geçtiği güzergahta oturan arkadaşlarıda o otobüse biniyordu.
Okula gidince hemen arkadaşlarına durumu anlattı.Arkadaşları buna çok üzülmüştü.Derken gün su gibi aktı gitti.Eve dönme vakti gelmişti.Tüm arkadaşlarına son kez veda edip otobüse bindi.Eve geldiğinde annesi işten erken gelmişti.Ve kıyafetleri bavula koyuyordu.Annesi ona dolabındaki kıyafetleri vs. kolilere ve bavullara yerleştirmesi gerektiğini söyledi.Chaeyoung itiraz etmeyip hemen odasına, üst kata çıktı.
Saat 02.17 olmuştu.Chaeyoung bir yandan bluetooth kulaklığından şarkı dinlerken bir yandanda odasını boşaltıyordu.Kıyafetlerini bavullara yerleştirmişti, makyaj malzemelerini karton kutulara koymuştu ve son olarak kitaplıktaki kitaplar kalmıştı.Fakat saat bu kadar geçken odasının hala bitmemesinin tek bir sebebi vardı.Chaeyoung'un ailesi varlıklı bir aileydi.Bu sebeple ihtiyacı olmadığı kadar çok kıyafeti vardı.Bu sebeple kıyafetleri bavullara yerleştirmesi biraz uzun sürmüştü.
Ertesi gün Chaeyoung erken kalkmasa da olurdu çünkü haftasonuydu.Ve sabah 11 civarlarında uyanmıştı çünkü saat 03.00 sularında uyumuştu.Kalktığında evlerinin önünde 2-3 tane kamyon vardı.Evdede tanımadığı insanlar vardı.Chaeyoung daha ne olduğunu anlayamadan içerdeki adamlar evdeki eşyaları kamyona yüklemeye başladılar.Saat 14.00 gibi ev tamamen boşalmıştı ve Chaeyoung ve aileside yola çıkmıştı.
Ama kim bilebilirdi ki Chaeyoung'un Seul'de kendinden çok seveceği biriyle karşılaşacağını...
Farkındayım çok az diyalog var ama okul zamanlarında diyalog acayip bi şekilde artcak <3333
