28. Bölüm "Umut Mahzeni"

Start from the beginning
                                    

Yeni bir çatırtı sesi daha...

Nereden geldiğini anlamak için etrafıma bakıyorum ama denizden başka hiçbir şey yok.

Tepemdeki güneş kızgınlığını iyice arttırınca sıcağa dayanamayıp yüzmeye devam ediyorum. Ettikçe de adımı, çok daha derinlerden gelen sesle duyuyorum ardından Rüya'nın adını.

Metis! Rüya!

Gözlerimi hızla aralayıp etrafımı saran sislerin içinde kendime gelmeye çabaladım. Terden sırılsıklam olmuştum ve üzerimdeki kıyafet bedenime yapışmıştı.

Burnum...

Burnum yanık kokusu alıyordu. Ağır bir kokuydu, mide bulandırıcıydı. Başa çıkılacak gibi değildi ama aynı zamanda nefesim de kesiliyordu. Kusmakla nefessiz kalmak arasında kalınca ciğerlerim büyük bir panik yaşadı ve midemi bertaraf ederek hayata tutunmaya çalıştı.

İçime çektiğim nefesle öksürük krizine girince etrafımı saran sislerin, duman olduğunu anladım ve beynim, panik içinde alarma geçti. Bakışlarımı hızlıca kapıya çevirdim ve o an, dumanların arasında kapımın altından görünen alevleri gördüm.

Yangın!

Evimiz yanıyordu!

Rüyamda duyduğum sesleri şimdi daha net duyuyordum. Çatırtı sesleri yangından, bağırış sesleri de dışarıdaki komşulardan geliyordu. Bedenimdeki uyuşmayı da çözmüştüm. Büyük bir ihtimalle dumandan dolayı zehirlenmek üzereydim.

Panikle ayağa kalkmaya çalıştığımda vücudum yalpalayarak yatağa geri düştü. Başım dönüyordu ve baş dönmem, mide bulantısı olarak geri dönüyordu. Kendimi yeniden ayağa kalkmaya zorlayıp adımlarımı pencereye doğru çevirdim. Temiz havaya her şeyden çok ihtiyacım vardı.

Ayakta dengemi sağlayamayacağımı anlayınca dizlerimin üzerine çöktüm ve emekleyerek pencereme ulaşmaya çalıştım. Zaten bildiğim kadarıyla çıkan yangınlarda duman ve ısı, tavana yakın yükseklikte olduğundan zemine yakın yükseklikteki hava daha temizdi ve nefes alma daha emniyetliydi. Bu yüzden emekleyerek ilerlemeye devam ettim.

Pencerenin yanına gelir gelmez duvardan destek alarak ayağa kalkmaya çalıştım ve pencerenin kulpuna tutunarak ayağa kalkmayı başarabildim. Gücümün tükendiğini hissediyordum ama aynı zamanda kontrol dışı bir güç hissediyordum. Tüm gücümle kulpu çevirdim ve pencereyi açıp başımı dışarıya uzatarak temiz havayı içime çektim. Aşağı düşmemek için de kulptan sıkı sıkı tutmaya devam ediyordum.

Ciğerlerime aniden dolan temiz havayla yepyeni bir öksürük krizine girdim. Ciğerlerimdeki acı elle tutulur gibiydi. Yeni doğan bir bebeğin ciğerlerine dolan nefes kadar yakıcıydı. Sonunda acı, boğazıma ulaştı ve kuruyan boğazımdan dolayı öğürmeye başladım. Öyle çok öğürüyordum ki muhtemelen kendimi zorlamamdan dolayı yüzümde ve boynumda peteşiler çıkmıştı. Aşağıdan da sesler daha çok kulağıma geliyordu ama aşağıya bakamadığım için kimseyi görmüyordum.

Öğürmem biraz olsun kesilince sanki ciğerlerim açılmış gibi temiz havayı daha da içime çektim ve o an aşağıdan Rüya'nın adını duydum.

"Rüya!"

Rüya'nın adını duyar duymaz gözlerim korkuyla büyüdü ve beynim yepyeni bir gerçekle sarsıldı.

SOKAĞIN DANSIWhere stories live. Discover now