6. SOHBETİMSİ KONUŞMALAR

Start from the beginning
                                    

Kader'e gergince bakarken ağzımı açtım. "Birden bire önümüz kesilince merak ettim. Yolcular tedirgin olmuştu ve kimse inmiyordu. Bende bilgi alabilmek için indim ve konuştum o kadar." İhsan yanımızda dikilirken kollarını göğsünde bağladı ve dikkatlice beni dinlemeye başladı. Gözünü ayırmadan bakması üzerimde hayali bir baskı yaratınca sinirlenmeye başladığımı hissettim.

Bilerek yapıyordu.

Akbulut ailesinde görgü eğitimi çok önemsenirdi. Ne olursa olsun kendimizi bozmadan devam etmeliydik. O yüzden ters yapmadım ve İhsan'a diktim gözlerimi. "Normalde kimlik sorması gereken askerler ne arama yaptı ne de kimliğimi istedi. Bunu garip bulunca kendim vermek istedim fakat içlerinden biri bana bağırarak durdurdu. O anda öğrendim ki..." Kafamı hafifçe yana eğdim ve devam ettim. İhsan'ı taklit etmiştim. Gözlerinde şaşkın bir ifade belirdi. Gülümsedim. "...Meğersem otobüsün içinde kendi adamları varmış. Hepimizi çoktan biliyorlarmış. Yüz yüze bilgi almak için durdurmuşlar."

Kader'den, "Aaa..." diye şaşkınlık dolu nida çıktı. Ona bakmadım. Hala İhsan'a bakıyordum. "Ben de şaşırdım aslında..." derken ayağımla yeri eşelemiştim. İhsan'ın kaşı havalandı. Rol yaptığımı biliyordu. Şaşırmış gibi davranıyordum ancak bu yaşadıklarım beklediğim şeylerdi. Gözlerimi yeniden yeşil gözlere çevirdim. "...Yani, zaten bunu bilmelerine rağmen panikleyip silah kaldırmaları falan... Adnan'dı galiba. Hem şaşırttı hem de korkuttu." Gözlerimi o günü hatırlamışım gibi kırpıştırdım. İhsan'ın yüzü daha da değişti. Değişimime inanamıyor gibiydi. Yaa İhsan efendi bir sinsi sen misin burada? "Bir de onların telsizinden haberler geldi hepten şaşırdım bende." derken Kader'e bakmıştım.

İhsan gerildi olduğu yerde.

Kader'in aşırı merak ettiği bana yaklaşması ve dirseğimden tutup, "Ne oldu, ne oldu?" diye sormasından belliydi. Kafamı düşünüyormuşum gibi kaşırken, "Ya Efe ve... neydi?" derken gözlerim İhsan'a kaydı. Elini arkasına atıp birleştirdi ve üstten üstten bana bakarken sessiz kaldı. Ancak gözlerini okudum. Adını vereceğimi anlamıştı. Devam etmemi bekliyordu. Ona gülümsedim ve devam ettim. "İhsan'dı galiba... yanlış olmasın. Onlar izinsiz bir yere gidiyorlardı o anda galiba. Birilerini bulmuşlar. Komutan baya kızmıştı, askerliklerini yakarım diyordu." Bir tane bile yalan söylemeden Kader'e anlatırken ikinci kez düşünmedim. 

İhsan'ın aslında benden şüphelendiğini fark etmiştim. Dediğim gibi, nüfuslu ailelerde kaçakçılık, insan ticareti gibi şeyler görülebiliyordu. Ayrıca, bu utanç verici olsa da ailemin çok yakın olmasa da Çelebi ailesi ile bağı vardı. O ailenin ise geçmişi cidden kötüydü.

Akbulut ailesinin üyelerinden birinin şehre ayak bastığı gün ortalığın karışmasından şüphelenmesi doğaldı. Kimse artık aileden biri olmadığımı, fiilen soya ismi taşıyabildiğimi bilmiyordu. Anlatsam da anlamazlardı zaten... O yüzden dürüst olmam ikimiz içinde iyiydi.

Az önce bir nevi kendimi İhsan'a anlatmıştım.

Terör ve benzeri olaylarla ilgimizin olması mümkün değildi. Bunun herkes farkındaydı ama biz şuan olanları terör diye biliyorduk. Cidden terör müydü bütün olaylar? Bomba patlamış deniliyordu, nerede patlamıştı? Kaç kişi ölmüş, yaralanmıştı? Haberlerde alevler çıkan karakolun fotoğrafı ve birkaç paragraf hariç bir şey görememiştim. Açıkcası bence de terör vardı işin içinde fakat yapan kişiyi bulma ve bulunduktan sonra bu işin arkasından gelenleri bilmiyordum. Karşımdaki adam ve takımı bizden daha çok şey biliyordu ki bir yabancıya şüphe ile yaklaşıyordu.

Ben öğretmendim. Bu işlere bulaşmak istemiyordum.

O yüzden tek bir yalan bile söylemedim. Bütün dürüstlüğümle anlattım.

KARA GECENİN GÜNÜ AYMAZ | bxbWhere stories live. Discover now