umay (gxg)

3

"selamünaleyküm gençler." sınıftaki tanıdıklar kayranın selamını alıp önüne döndü tekrar. Öğleden sonra derslerinden birine gelmiş en arka köşelerine geçmişlerdi yine. Nerden baksan desin başlamasına yirmi dakika vardı.

"aga ben bu gökaya istek atsam çok mu hızlı olur la?" kayra bilmem der gibi yüzünü buruşturdu.

"bilmiyom reis. Kız 'bu ne hız ayol? yavşak.' demesin sonra?" oğuz elini salladı.

"la boşver bir sikim olmaz at isteğini paşa paşa. Bazıları gibi red yemezsin hiç yoktan." deyip masadan ayaklandı ve kaçmaya başladı.

Kayra duyduklarından emin olup farkedene kadar oğuz kapının oraya kadar kaçmıştı. Hemen ayaklanıp koşmaya başladı.

"ulan piç. Bekle lan. Erkek ol da kaçma-" diye oğuz'a saydırırken kapıda birine çarptı sertçe.

"amınakoyim abi önünü-" çarptığı kişi umay'dı. Yüzünün bu kadar yakınında onun yüzünü görmek kayra'yı geriye doğru sendeletmişti. Ondan bütün temasını çekip özür diledi.

"ben senin geldiğini görmedim. Koşuyordum oğuz'u yakalamak için. Görsem dururdum. Bir yerin acıdı mı iyi misin?" umay ellerini önünde birleştirdi.

"iyiyim kayra bir sorun yok. Acımadı bile. Bu kilodan geçmez zaten merak etme." kendiyle geçtiği dalgasına kızlar tebessüm edince o da absürt durmamak için gülümsemek zorunda kalmıştı. Bir süre bakıştılar sessizce. İnsanlar yanlarından geçip gidiyordu.

Kayra niçin burda olduklarını sormak istedi. Gerçekten acıdı mı diye kontrol etmek istedi. Ama yapamadı. Çünkü arkadaş bile değillerdi. Tebessümü soldu ve onlara yol verip eliyle buyrun dedi.

Umay neden o an ki etkileşimi kestiğini merak etme. Kızlar arkasında kayra'ya teşekkür ederek ilerlemeye başladılar. Umay sessizce arkasını döndü ona ve yer aramaya koyuldular.

Onlar sabahki derslerine yetişememişlerdi. Farklı bölümdeki aynı derse girmek zorunda kalmışlardı.
Finaller yaklaşıyordu. Kasıtlı yapmamışlardı.
Gökay'ın kürşat'ı görmek istemesi kesinlikle bir neden değildi yani.

Biraz göz gezdirip Kürşat'ı buldular. Gökay hemen sanki heyecanlı değilmiş gibi onların arka sırasına geçip oturmuştu. Umay ve Çağla da gelip yerleştiler.

Kürşat hemen arkasına dönüp gülümsedi yavşakça.

"kızlar hoşgeldiniz. Hangi rüzgar attı sizi buraya? Gerçi rüzgar senin güzelliğini taşıyamaz Gökay ama olsun." kızlar Gökay'ın utançtan yerin dibine girmesini izlediler mutlulukla.

Onlar sohbet ederlerken oğuz, kayra'nın sırtında sınıfa girdiler. Onların bu haline alışık olanlar oğuz'un poposuna vurup onları yerine uğurladı.

Tekrar gözleri kesişen kayra ve umay gergince etrafa bakmaya başladılar.

Kayra oğuz'u indirip yerine oturdu. Şimdi umay'la arka arkayalardı. Gerginlikten kafayı yemek üzereydi.

Alttan kürşat'ı dürtüp soru sordu.

"burda ne işleri var olum? Sen kesin konuşmuşsundur." Kürşat ona göz kırptı.

"reis finans dersleri sabahmış. Yetişememişler. Buraya gelmişler." kayra kafa salladı. Gergince elinde ritim tutturmaya başladı. Yanlarına bir çocuk geldi selam vererek.

"reis selamünaleyküm." kayra elini uzatıp ayağa kalktı hemen. Tokalaştılar.

"hocam vealeykümselam. Ne var ne yok?" çocuk başını tokuşturup geri çekti kafasını.

"aynı baba, napalım. İşletme hocasını gördüm, seni istedi bir ara. Bu kulüplerle alakalı sıkıntı varmış da bir bakacakmışsın." kayra kafasını salladı.

"bakarım bakmasına da neden ben anasını satayım. Bu bölümün başkanı var ya. Beni ne sikime çağırıyor?"

"reis ezgi'nin bir sikim yaptığı yok başkan oldu ama boş boş duruyor. Adamlar da sana güveniyor işte. Bakarsın sen bi. Eyvallah kardeşim haydi." kayra zorunlulukla başını salladı. Ellerini cebine atıp sıraya yaslandı.

"işletmeci iyi kadın bak. Yap işini de belki bir güzelliğimiz olur ya." deyip sakalını sıvazladı Kürşat. Kayra gülüp saçını karıştırdı. Arkadaki üç kızda onları izliyordu.

"dersten sonra ne yapacaksınız?" gökay sormuştu önlerindekine ithafen. Kürşat dönüp hepsi adına cevap verdi.

"ben eve geçeceğim. Tabi isyersen senşnek başka yere de geçeriz. Oğuz manitasına geçer. Kayra da ya spora ya da ocağa geçer. Bugün cuma ama ocağa geçebilir." kayra kürşat'ı onaylayıp odağını tekrar farklı yönlere vermeye çalıştı.

"ocak derken, nası yani?" Kürşat kayra'ya bakıp tekrar gökay'a döndü.

"ülkü ocağına yani. Babası ocak reisi. Ocak başkanı gibi bir şey. O da oraya geçiyor." gökay gözlerini kısıp bakışlarını kayra'ya dikti.

"faşist misin?" kayra kaşlarını çattı. Cevap için ağzını açtı.

"bize faşist diy-"

Kürşat elini kayra'nın dizine koyup odağı kendine çekti.

"yerinde olsam bu soruyu sormazdım gökay." gökay omuz silkti.

"faşist misin?" bu sefer soruyu soran umay'dı.

"Stalin, mao, pol pot gibi değiliz biz umay. Biz kimseye zarar vermedik. Biz Türküz. Ülküsüne ulaşmaya çalışan insanlarız." başını salladı.

"adının nerden geldiğine baktın mı hiç?" umay cevapladı.

"ummak ve istemek diye biliyorum. Ayrıntılı araştırmadım."

"Türk mitolojisinde doğum ve bereketin sembolü. Kadınları ve çocukları koruduğu düşünülen tanrı. Orhun yazıtlarına dayanıyor. Sen ki adın bile hafife alınmıyor umay. En ülkücü sensin ama bana faşist misin diyorsun."

Umay kaşlarını çattı.

"bana mı çıkışıyorsun?" kayra gülümsedi samimice. Ellerinin bağını indirdi umay'ın sırasına yaklaştı.

"hayır. Sesimi bile yükseltmedim. Diyorum ki sen atamıza dayanıyorsun. Adın bile ötükenden gelme. Sana bakınca ben orayı görüyorum. Atamı görüyorum. Bakışlarında bile Ötüken'i görüyorum. Senin gülüşün bana Ötüken diyorum umay."

Umay'ın ve arkadaşlarının kafası karışmıştı. Kürşat ve Oğuz şu an resmen arkadaşlarının ilanı aşk edişini izlerken oldukça heyecanlı ve kıpır kıpırlardı.

Çağla boş bulunup  "orası neresi ki?" deyivermişti. Kayra gözlerini umay'dan çekmedi bile. Umay tekrarladı aynı soruyu.

"orası neresi?" kayra samimice gülümsedi tekrar. Gözlerinin en içine bakıyordu. Umay bile kızarmaya başlamıştı.

"Ötüken sensin umay. Benim için Ötüken sadece sensin." ardından hoca gelmişti selam vererek. Herkes oturmak zorunda kaldı. Oğuz kayra'yı masadan ayırıp önüne döndürdü ve oturttu. Umay ve arkadaşları birbirine bakıyordu, anlamamışlardı.

Kayra rahatlamış hissediyordu. Kürşat ve Oğuz arkadaşları ile gurur duyuyorlardı.

02.06.2023
Desna
Aşık enayi maalesef ya. Ben döndüm bu arada selamünaleyküm.