21' Gecenin nazını çekenlerin arasında kayboluş

Start from the beginning
                                    

Asansör dördüncü katta durduğunda bekletmeden indi, parmakları sıkı bir şekilde çantasının askısını tuttuğu için parmak boğumları beyazlamıştı. Telaş dördüncü kata uğramamıştı. Herkes sakin bir şekilde bilgisayarının başında, kulakları kulağında işini yapıyordu. Bir bardak kahve aldı, masasına geçti. Ekranda dönen rakamlar, bitki isimleri, sera kodları beyninin içinde bir yarış içindeydiler. Anlamlarını çözmeye çabalıyor lakin başaramıyordu. Kim Taehyung'u görmeliydi. Biyoloğun söylediklerinde bir yanlış yok ise şu an kötü bir durumdaydı. Jungkook'a kendini bağlamış olması ne kadar heyecan verici olsa da iyi olmadığı sürece bir anlamı yoktu.

Ofisten ayrıldı, büyük terasa çıktı ve ufukta görünen ahşap eve baktı. Onun yanında olması gerektiğini biliyordu. Orada bulunmanın doğuracağı sonuçları tahmin etmek istemiyordu. Jungkook iki kez kızgınlığa girmişti, nasıl hissettirdiğini iyi biliyordu. Kim Taehyung'un yanında olmak, ona iyi hissettirmek istiyordu. Jungkook gözleri tek bir noktada dikili beklerken ayak sesleri duydu. "Jungkook." dedi babası, bakışlarını terasın girişindeki kapıda dikilen adama çevirdi. Gözlerindeki anlam olumlu durmuyordu. Tedirgindi. "O iyi mi?" diye sordu ama bir an gerek olmadığı kanısına vardı. Kim Taehyung iyi değildi, babasının bakışlarından bile anlaşılabilir bir durumdu bu. "Sana açık konuşacağım Jungkook." dedi babası, terasa adımladı ve oğluna yaklaştı.

"Kim Taehyung iyi değil. Kızgınlığını öfke dolu geçiriyor. Aranızdaki sevginin farkındaydım elbette ama başka bir şey var. Sana bağlı ve şu an kurdu seni yanında istiyor. Jungkook, aranızda bir şey geçti mi?"

Babasının bahsettiği anlamın farkındaydı ama bir şey geçmemişti. "Hayır, birlikte olmadık." dedi, bir ebeveyni ile bu konuda konuşmak tuhaf hissettiriyordu. "Jungkook, seni yargılamam ama bilmek zorundayım. Alfa normal tepkiler vermiyor. Mühürledi mi seni? Bilmiyorum, bir şeyler yaşadıysanız bana söyle ve durumu kontrol altına alalım." Babasının gözlerinin içine bakmak çok zor geliyordu ona. "Baba, yaşamadık. Yakınlaştık ama basit öpücüklerden ilerisi olmadı hiçbir zaman." dedi Jungkook. Babası kadar o da anlam veremiyordu duruma. "Bir yerde kopukluk var. Kim Taehyung delirdi Jungkook. Seni görmek için yanıp tutuşuyor şu an. Eşi değilsin, mühürlü değilsiniz. Birbirinizi uzun zamandır tanımıyorsunuz ama sana bağlanmış. Bir şeylet olmuş ve bence..." dedi Jeon Sanghyuk, oğlunun gözlerinin içine baktı. "Sen de neler döndüğünü fark etmemişsin." diye tamamladı cümlesini.

Jungkook, Alfa'yı tanıdığı andan beri yaşadıklarını aklından geçirmeye başladı. Onu buluşu, kulübeye götürüşü, yarasını temizlemesi derken evden ot toplamak için çıkması. Jungkook'a tuhaf gelen hiçbir durum yoktu. "Yaralı hâlde bulduğum için kurdu bana bağlanmış olabilir mi? Onunla ilgilendim, yarasını temizledim, yanında oldum. Belki de bağlanmasının nedeni budur." dedi Jungkook, aklına başka bir ihtimal gelmiyordu. "Olabilir, kendine yardım eden ve ilk kez yakınlaştığı Omega'yı sahiplenmiştir ama iz bırakması gerek. Alfalar ona ait olduklarını belli ederler." Babasının düşüncelerini anlamaya çabalıyordu. "Jungkook, sana son kez bir şey soracağım. Kim Taehyung ile fiziksel olarak olmasa da farklı bir şekilde birlikte oldun mu?" Jungkook ne demek istediğini anlamadı bir süre.

"Tamam, bana öyle bakma. Sana açıklayacağım. Alfaların feromonları insanların tahmin ettiğinden daha güçlü ve ilahidir. Betaların geri dönmelerini istememelerinin en büyük nedeni bu. Alfaların bazıları, hepsi bu kadar güçlü değildir, rüyalara sızabilir ve orada seninle buluşabilirler."

Her şeyi değiştiren bu bilgi olmuştu. Jungkook o geceyi hatırladı. Kim Taehyung'un yanından ayrılmıştı ve aynı gece rüyasında onunla birlikte olduğunu görmüştü. "Baba." dedi, yutkunamadı. "Rüyanda bir şeyler mi oldu?" diye sordu babası, başıyla onayladı. "Onu büyükbabamın evinde bırakarak geldiğim ilk gece. Taehyung'u rüyamda gördüm. Tahmin ettiğin şekilde... Bu nasıl olabilir?" diye sordu Jungkook, şaşkındı. En başından beri birbirlerine bağlanmışlardı. Nasıl fark edememişti bunu? Kısa zaman içerisinde bu kadar yoğun hislerle dolu olmanın tuhaf olduğunu anlaması gerekirdi. "Kim Taehyung'un bu kadar güçlü olduğunu bildiğini sanmıyorum." dedi Jeon Sanghyuk. Ellerini demir parmaklıklara koydu ve uzakta kalan eve baktı. "Min ailesinin tuzağından bu yüzden rahat bir şekilde kurtuldu, sana bağlıydı. Kurdu asla ihanet etmezdi. Tahmin edemedikleri buydu." diye devam etti sözlerine, Kim Taehyung da benzer konuşmuştu.

Kafası karışmış bir şekilde dikiliyordu terasta. Sözcükler bir türlü birleşmiyor, hislerini doğru anlatacak cümleleri oluşturmuyordu. Anlam vermeye çabalıyordu Jungkook. Bu bağ nasıl ortaya çıkmıştı? Tetikleyici unsur neydi? Onları nasıl etkileyecekti? "Taehyung'un yanına gitmek istiyorum." dedi, şimdi daha fazla görmek, anlamak istiyordu onu. "Şu an olmaz, çok hırçın. Sana zarar vermesinden endişe ediyorum. Ben sadece bağı anlamak istedim." Jeon Sanghyuk temkinli konuşuyordu, Jungkook'un zarar görmemesi için her şeyi yapardı. "Taehyung bana zarar vermez, onu tanıyorum. Belki de ona iyi gelecek tek şey benimdir." diye ısrar etti fakat babasının inadını kırmak çok zordu. "Bize izin ver, Jungkook. Neler olup bittiğini anlayalım. Hepimiz şaşkınlık içindeyiz." dedi babası, gözlerini oğluna dikmişti.

Jungkook onun ne hâlde olduğunu bilmek istiyordu. Taehyung'un ona ihtiyacı varken ve bu kadar yakınındayken uzak kalamazdı. "Baba, onun yanına gideceğim. İzin verip vermemeniz umurumda değil. Onun bana ihtiyacı varken burada duramam." Jungkook anlasın istiyordu. Kim Taehyung için her şeyi göze alırdı. "Jungkook bilmediğin, anlamadığın çok fazla şey var. İzin ver, onları çözelim. Ben senin acı çekmeni ister miyim sanıyorsun? Ben senin babanım, tek istediğim mutluluğun. Her şeyi bunun için yaptım ve izin ver, devam edeyim." dedi babası, sesini yükseltmiş olmasına rağmen Jungkook bağırmanın amacı olmadığını biliyordu. "Bana da söyle o zaman bilmediklerimi. Beni uzak tutmaya çabalamak çözüm değil ki! Bilmek istiyorum." Jungkook kalçasını demir parmaklığa yaslayarak arkasını döndü ahşap eve. Jeon Sanghyuk oğluna dikkatli bir şekilde baktı.

"Ruh eşi kavramını hiç duydun mu?"

-

merhaba (⁠◕⁠દ⁠◕⁠)
nasılsınız?


yıldızları yakalamak' taekookWhere stories live. Discover now