19' Yaşamın gizli saklı getirileri

1.2K 222 43
                                    

the weekend, die for you

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

the weekend, die for you

Bitki Bilim Enstitüsü'nün geniş demir kapısının önünde dikilirken onu görmeye hazır olup olmadığından emin değildi. Ona ait her şeyi çalmış olduğunu düşünmeden edemiyordu. Kim Taehyung orada yalnızdı, yanında arkadaşlarından kimse yoktu. Kimliğini kapıdaki güvenlik görevlisine gösterdi. "Bay Jeon." dedi güvenlik görevlisi, ona bakıyordu şimdi. "Min Ailesi içeride, bilginiz olsun." diye onu uyardı, hemen gelmiş olduklarını düşünmek midesini bulandırdı. Kız kardeşi de başka bir eve taşınmıştı, onu bir kez dönüşürken görmüştü ve sarılma imkânı bile bulamamıştı.

Ana binadan içeri girerek babasının odasına gitmek için eski asansöre ilerledi. Herkes gergin görünüyordu. Ona bakmadan yanından geçiyorlar, umursamıyorlardı. Anlayabiliyordu. Birkaç kişi ona  selam verdi geçerken. Jungkook da onları selamladı. Asansör sinir bozucu bir ses ile durdu. Babasının odasına ulaşmak istemiyordu, onu Kim Taehyung'a götürecek, ertelediği buluşmanın gerçekleşmesini sağlayacaktı. Asansörden inmeden önce derin bir nefes alıp verdi, yorgun hissediyordu. Bitki Bilim Enstitüsü'nü büyükbabasının kurmuş olduğuna inanamıyordu. Büyük bir araziye sahip olacak kadar zengin miydi?

Babasının odası boştu, kapının yanındako metal levhadaki Jeon Sanghyuk ismindeki bazı harflerin kenarları silinmeye yüz tutmuş, anlaşılır olmaktan çıkmıştı. Babasının görevi neydi? Kendi babasının kurduğu bir enstitüde bir çalışandan fazlası olduğunu tahmin edebiliyordu sadece. Odanın kapısını kapatarak dışarı çıktı. Koridorda gezinen insanların yüzlerindeki gerginliği anlayabilmek için duygu durum çözümlemecisi olmaya gerek yoktu. "Afedersiniz." dedi genç birini durdurarak, beyaz önlüğünün altına siyah renkli bir gömlek giymişti. "Jeon Sanghyuk'un nerede olduğunu biliyor musunuz?" diye sordu, genç çalışan onu süzdü. "Ahşap binada." demekle yetindi, Kim Taehyung'un yanındaydı ve Min Ailesi'nden birkaç kişinin de orada olduğuna emindi.

Binadan ayrıldı, yan yana dizilmiş küçük sera çadırlarının arasında gezindi. Adımları yavaş ve düzensizdi. Bir ileri, bir geri izlenimi veriyordu. Ahşap eve ulaşmak, Kim Taehyung'u bir denek misali incelenirken görmek istemiyordu. İnsanın yüreğini acıtan bazı anlar vardı, o anı kaldırabilecek güçte olduğunu sanmıyordu. Gül serasından içeri girdi. Rengarenk güller ve kokuları mest etmişti onu. Kim Taehyung'un kokusunun verdiği huzura yaklaştırıyordu. Gözleri dolmadan edemedi. Onu özlemişti. Sarılmak, kokusunu duymak, feromonları tarafından sarıp sarmalanmak istiyordu. Sırt çantasını mavi ve pembe gül arasında kalan taburenin üzerine koydu, kabanını çıkardı. Birkaç gün önce aniden başlayan kar yağışının etkileri henüz geçmemiş olsa da sera sıcaktı.

Seranın dışında duyduğu seslere kulak vermeye çabaladı fakat çok kısıktı, birkaç mırıltı dışında duyabilmek imkânsızdı. Babasının ses tonunu tanıdı. Bay Min ve yanındakilerle ana binaya yürüyor olduğunu tahmin etti. Çadırın dışındaki insanlar ancak bir siluet olarak fark ediliyordu. Ahşap evde tek başına kalmış olmalıydı. Çantasını ve kabanını eline aldı, seradan ayrıldı. Babasının arkadan görünüşü heybetli duruyordu. Ayçiçeklerinin olduğu serayı aşmışlardı. Bay Min bastonuna rağmen hâlâ çevikti, babası kadar hızlı hareket edebiliyordu. Yanındaki üç kişi onun bir adım arkasında ilerliyordu. Ahşap eve bakışlarını çevirdi, dört büyük çadır kalmıştı aralarında. Kim Taehyung'un kendisini özlemiş olmasını diliyordu. Onu kaybetmemek için çok çabalamıştı, sonunun hüsran olmamasını diliyordu.

yıldızları yakalamak' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin