Gerçekler konuşulsun

Start from the beginning
                                    

Kol kaslarını geliştirmek için kullandığı aleti çekerken Tay bir an için nutkunun tutulduğunu hissetmişti.

"Beyler, misafirimiz var." Demişti Porsche kapıdan giren Tay'a bakarak. "Bize katılmaya mı geldin Tay?"

Jace, Tay ismini duyunca neredeyse barı yere düşürecekti.

"Hoşgeldin." Demişti Jace yerinden kalkıp yanındaki havlu ile terlerini kututarak. "Çok terliyim, kusura bakma."

"Yok canım, ne kusuru." Demişti Tay istemsizce Jace'i süzüp. Bunun kusura bakılacak bir yani yoktu. "Ben öyle... sıkıldım da... sizi izlemeye geldim."

"İyi yapmışsın, yeni başladık zaten biz de. İstersen bize katıl hatta."

"Burada çömezler için de bir şeyler var." Demişti Porsche elindeki küçük dambılı Tay'a uzatırken. Tay bir anda dambılı tutamamış ve dambıl Jace'in ayağına düşmüştü.

"Ben... çok özür dilerim."

Porsche anında olay yerinden kaçarken Alec uzaktan olaya gülmeden edememişti.

"Çok acıdı mı?"

"Sorun değil, fazla ağır değildi zaten."

"Benim bu konuda hiç gücüm yoktur, Porsche bir anda bırakınca da tutamadım."

"Senin suçun değil." demişti Jace Tay kendini kötü hissetmesin diye gülerek. Elbette acıtmıştı ama Tay'ın ona olan hassas tavrı yüzünden bunu belli etmemişti. "Ama biraz otursam iyi olacak."

Jace yan taraftaki banklara doğru yönelirken Tay da pıtı pıtı peşinden yürümüştü.

"Revire gidip göstermeli miyiz sence?"

"Sorun yok Tay, kendini kötü hissetme."

Jace oturduktan sonra Tay da onun yanına oturmuştu.

"Çok yaklaşma, kötü kokuyor olabilirim."

"Saçmalama, öyle kokmuyorsun." Demişti Tay ayaklarına bakarak. Ayaklarını utandığında hep çarpraz bir halde tutardı, şimdi de öyle yapmıştı. "Aslında seni spor yaparken izlemeye gelmiştim ama benim yüzümden sakatlandın."

"Abartma Tay, o kadar da değil." Deyip gülmüştü Jace. "Biraz soluklanıp devam edeceğim. Sen de beni istediğin kadar izleyebilirsin, ne dersin buna."

"Peki sana katılabilir miyim? Çömez olmak biraz can sıkıcı olabilir ama belki bana birkaç şey öğretirsin."

Tay o sırada kollarını Jace'e göstermişti.

"Bak burada hiçbir şey yok."

Bileğini sıkıp kası olmayan kolunu ona doğru uzatırken Jace gülmemek için kendini zor tutmuştu.

"Benim mesleğimi biliyor musun peki sen? Bu konuyu hiç konuşamadığımızı fark ettim şu an."

"Neymiş mesleğin?"

"Ben spor antrenörüyüm."

"Ciddi misin?"

"Evet. Bu iki dingil niye bana yapışıyor sanıyorsun. Dışarıda işletmesini yaptığım bir spor salonum var. Burasını da vücudumu soğuk tutmamak için kullanıyorum. Kısaca.." deyip Tay'ın bileğini tutmuş ve bileğine bir öpücük bırakmıştı Jace. "Ayağıma daha ağır dambıllar da düşmüştü ama düşüren kişilerin hiçbiri böyle şirin değillerdi."

Tay bir an kıpkırmızı kesildiğini hissetmiş ve bileğini utançtan hızlıca geriye çekmişti. Kendisi rahat oldukça Jace de daha rahat davranıyordu ki bu Tay'ın işine gelmişti.

Nasipte Varsa OlurWhere stories live. Discover now