Murat Korkmaz

1.3K 215 1.5K
                                    

Yeni bölümden selamlar. 

Bazen umut da yorulur. 

28 Nisan 2030

"Şuna bak, küçücük!" dedi Sevde. Küvözden kızını incelerken, gözyaşı ve mutluluk aynı anda yüzünde görülüyor sevgi ve heyecan birbirine karışıyordu. Şimdilik aralarında camdan bir engel olsa da işaret parmağını kızına tutturmuştu.

"Sence gözleri ne renk?" dedi Murat. Aşkla kızına bakıyordu. Onun gözlerindeki heyecanı gören biri çok değerli bir madene baktığını düşünebilirdi. Karısının omzundaki elini çekerek küvözün seviyesine kadar eğilip baktı.

"Ne yapıyorsun Murat?"

"Belki gözlerini görürüm dedim" dediğinde kadın kıkırdadı. Kızı erken doğduğu ve gözleri henüz ışığa karşı hazır olmadığı için göz bandıyla kapalıydı. İki tane minik elektrot onun kalp atışlarını kaydederken öte yanda henüz işlevi bitmemiş olan göbek bağına da başka bir hortum bağlanmıştı. Amaç bu küçük beden için hala daha anne karnı koşullarını sağlamak ve yaşama şansını arttırmaktı.

"Saatlarce burada kalsam olur mu?" dediğinde onları bekleyen hemşire konuştu. "Biz de küçük misafirimizin annesini ve babasını ağırlamaktan memnunuz ancak, diğer ailelerimize de zaman kalsın değil mi?" dediğinde Murat istemeyerek de olsa yerinden kalktı Eli, eşinin elini buldu.

"Hayatım sanırım ayrılık vakti geldi." dediğinde hemşire gülümseyerek "Aslında annemizi bırakmıyoruz Murat Bey, Nazlı'yı birkaç güne kadar anne sütü ile beslemeye başlayacağız. Bu yüzden annemiz bize biraz süt verirse çok iyi olur. " dediğinde Murat, boyun büküp omuzlarını sallayarak Sevde'ye döndü.

"Neyse hayatım ben gidip arababayı hazırlayayım. Sen de gelirsin." Dedi adam. Kafasında bone, üzerinde mavi önlük ile bir doktoru andıran adam hızla yenidoğan yoğun bakım servisinden ayrılırken başına geleceklerden habersiz biçimde önce bone ve önlükten kurtuldu. Sonra da arabayı almak üzere alt kata indi.

Sevde de nihayet süt sağmayı bitirdiğinde üstündekileri çıkararak kızıyla vedalaşmıştı. Düşündüğü gibi bu kızı olmadan hastaneden son ayrılışıydı. Doktoru durumunun iyiye gittiğini bu haftadan itibaren yavaş yavaş normal yaşama döneceğinden bahsetmişti. Yüzünde onlarca çiçeği açtırmıştı. Artık gözü kapalı bile gidebildiği çıkışa doğru ilerlerken aldığı haberleri eşine vermek için sabırsızlanıyordu.

Hızlı adımlarla hastanenin bahçesine çıktığında sağına soluna bakıp Murat'ı aradı. Önce sağa sonra da sola baktığında gözüne arabaları takıldı. Gördüğü arabaya elini kaldırıp kendini belli etti. Sonrasında oraya doğru ilerlemeye başladı.

Murat da olacaklardan habersiz beklememek adına aracın kontağına bastığı anda bir anda masal korku hikayesi oldu. Rüya kabus, hayal gerçek oldu. Dev bir ışık sesle birlikte göründüğünde genç kadının ayakları olduğu yere çakıldı.

Yüksek sesten olsa gerek kulaklarında iğrenç bir çınlama duyarken ilk defa dizlerinin üzerine çökmek için direnen dizlerini dahi duymayacak kadar donmuştu. Elleri, beyni buz kesip soğuğu iliklerinde hissettiği esnada kulaklarındaki çınlama bir anda azaldı ve sesleri boğuk boğuk duymaya başladı. Bağırış, çağırış yardım sesleri birbirine karıştı. Yanındaki insanlar yardım etme umuduyla arabaya koşarken o bir bebek gibi birkaç adım attı. "Murat! Mu murat!" diyebildiğinde nihayet algısı açılmış olacak ki bir anda koşmaya başladı.

"Muratttt!" diyerek kendini umursamadan yanan arabaya doğru koşarken iki adamın onu tutması ile olduğu yerde kalmıştı. "Muratttt!" diye adeta ortalığı birbirine katan kadının haykırışları tüm seslerden güçlü çıkarken iki adamın "Dur!" "Hanımefendi yapma!" seslerini duymak yerine önündeki engeli açmak için çırpınıyordu kadın.

ErgenekonWhere stories live. Discover now