Rowoon ve Chani çifti, bir anda tartışmaya dalan çifti hayretle izliyordu.

"Abimin düğünü ve biraz daha erken gelebilirdik sevgilim sadece bundan bahsediyorum."

"Benim de yakın arkadaşımın düğünü geç gelmek ister miyim sence?"

"İstemezsin sevgilim, özür dilerim. Bugün güzel bir gün kavga etmeye değmez." Tartışmadan bıkmış olacak ki üstelemeyi bıraktı Hwiyoung. Taeyang'ın alnını öptü.

"Ee damatlar hazırlanmadı mı daha?" Taeyang merakla baktı Chani'ye.

"Abim hazır ama Jaeyoon onu daha görmesin diye dışarı çıkmıyor."

"Benim abim de hazır. Misafirler geldiyse yavaş yavaş çıkalım artık."

"Zuho, Dawon ve Youngbin Hyung gelmedi mi daha?" Chani Hwiyoung ve Taeyang geldiğinden beri arkalarında diğerlerini aramıştı ama görmemişti.

"Bahçeye bir baktık biz, herkes çoktan gelmiş. Youngbin Hyung da ziyaretçileri karşılıyor annesi gil ile." Hwiyoung açıklamasını yaptı hemen.

"E Dawon ve Zuho nerede?"

"Bilmiyorum ki Rowoon Hyung. Biz görmedik onları hiç."

******

"Çok geç kaldık Zuho, hızlı sür biraz daha!" Dawon saate bakıp duruyor bir yandan da Zuho'ya hızlı gitmesini söylüyordu.

"Hayatım biraz sakin olur musun? Yetişmemiz mi önemli yaşamamız mı? Biraz daha hızlı gidersem kaza yapacağız."

"Özür dilerim tamam. Ama heyecanlıyım işte. Inseong evleniyor."

Zuho küçük bir gülüş attı ona.

"Bugünü görmeyi bekliyor muydun?"

"Yani... açıkçası evet. 2 yıl önce '2 yıl sonra Inseong'un başkasıyla olan düğününe gideceksin Dawon' deseler üzülürdüm ama bunu biliyordum. Onun başkasıyla olacağı bir günün olacağını biliyordum."

Zuho'nun biraz yüzü düşmüştü. Dawon şuan onundu evet ama aklının hala Inseong'da kalmış olabileceği düşüncesi zihninden çıkmıyordu.

Dawon, Zuho'nun yüzünden her şeyi anlamıştı. Onu çok iyi tanıyordu. Yaklaşık bir yıldır tanıdığı ve 5 aydır ilişki içerisinde olduğu bu adamı çok iyi tanıyordu.

"Ama bugün benden mutlusu yok. Çünkü sevdiğim adam yanımda ve kardeşim gibi olan çocukluk arkadaşım evleniyor." Zuho'nun yüzüne bakarak ona kocaman gülümsedi.

Zuho gözünü yoldan ayırmamaya çalışarak Dawon'a baktı. Elini onun bacağına koydu. Dawon da Zuho'nun elini tuttu.

*******

Herkes Jaeyoon'un evinin bahçesinde olan düğünde bir yere yerleşti. Rowoon, Chani, Taeyang, Hwiyoung ve Youngbin ayakta JaeSeong çiftinin gelmesini bekliyordu.

Gelen küçük çocuklar aralarda koşturuyor ve oyun oynuyordu. Her şey hazırdı ve güzeldi.

Jaeyoon derin nefes alarak odasından çıkıp Inseong'un olduğu odanın önüne geldi. Çok heyecanlıydı. Kapıyı tıklattı.

"Birtanem hazır mısın? Herkes bizi bekliyor."

Yavaşça açılan kapıyla bir adım geriye çıktı Jaeyoon.

"Hazırım hayatım." Jaeyoon Inseong'u görür görmez tekrar ve daha çok aşık olmuştu sanki. Tüm gösterişiyle karşısında duruyordu kanatsız meleği.  Ya da normaldi ama o kadar aşıktı ki ona o kadar mükemmel gözüküyordu.

"Neden öyle bakıyorsun?"

"Bu kadar mükemmel olmanı anlatacak bir kelime var mı onu düşünüyorum. Ayrıca senden gözlerimi de alamıyorum. O kadar güzel olmuşsun ki!"

İşte Jaeyoon bunu hep yapıyordu. Sevgisini hiç çekinmeden, her zaman çokça belli ediyordu. Bu çok güzeldi tabi, Inseong'un bundan şikayeti yoktu ancak bazen kendi sevgisini yetersiz görüyordu onun karşısında.

"Kendimi o kadar şanslı hissediyorum ki Jaeyoon, sana sahip olduğum için... Yeterince gösteremesem de inan ki ben de seni kendimden, her şeyden daha çok seviyorum." 

Jaeyoon, Inseong'un akan birkaç damla gözyaşını sildi narince eliyle. sonra girmesi için kolunu uzattı Inseong'a. Inseong hemen koluna girdi ve birlikte bahçeye doğru yürümeye başladılar.

Bahçeye çıktıklarında herkes alkışlamaya başladı. En yakın arkadaşları, kardeşleri onlara gururla bakıyordu. Nikah masasına doğru attıkları her adımda oradaki herkesin heyecanı daha da artıyordu. 

En sonunda nikah masasına oturduklarında onları izleyen onlarca kişiye baktılar. Evden bahçeye açılan kapıya baktıklarında masumca el ele tutuşa tutuşa onlar için ayrılan yere geçen Dawon ve Zuho'yu gördü herkes.

Inseong ve Dawon göz göze gelince birbirlerine gülümsediler.

Dawon Zuho'ya baktı ve konuştu.

"Inseong'u seviyordum bir zamanlar, evet. Belki takıntıydı ama...ben aşkı sende buldum Zuho."

Zuho o an tüm sevgisiyle öpmek istedi onu ama nikah memuru konuşmaya başlamıştı bu yüzden kısık sesle "Seni seviyorum." dedi sadece.

Nikah memuru açılış konuşmasını yaparken Jaeyoon Inseong'a döndü.

"Ineffable."

"Ne?"

"Ineffable, anlatılamayacak kadar mükemmel olan demek. Sana diyeceğim kelime bu."

"İkigai."

"O ne?"

"Benim için sen demek yani yaşama sebebi demek."

Sadece birbirlerine odaklandıkları o anda dikkatlerini nikah memuru dağıttı.

"Evet; siz Kim Inseong, Lee Jaeyoon'u kocanız olarak kabul ediyor musunuz?"

Son kez Jaeyoon'a baktı sonra derin bir nefes alarak cevapladı.

"Onunla olan her şeye EVET!" Büyük bir alkış ve ıslıklarla tepki gösterildi Inseong'un cevabına.

"Çok güzel. Peki siz Lee Jaeyoon, Kim Inseong'u kocanız olarak kabul ediyor musunuz?"

"EVET!"

Aynı şekilde ıslıklar ve alkışlar. Nikah memurunun söylediği şeyler şuan ikisinin de umrunda değildi. Çok mutlulardı. İkisi de yaşadıkları duyguyu anlatamazdı.

Aynı anda ayağa kalktılar. Alınlarını birbirlerine yasladılar ve aynı anda konuştular.

"Seni hep çok seveceğim."

"SANA ÇOK AŞIĞIM LEE JAEYOON!"

"SANA ÇOK AŞIĞIM LEE INSEONG!"

*******

Bitti... Final... Yazarken çok eğlendim. Umarım siz de okurken eğlenirsiniz. Aslında bölümlere eklemek istediğim bir çok şey vardı ama iş işten geçmişti. Hatta en sona bir evlenme teklifi yazmayı düşündüm ama böyle bitmesi daha güzel olur gibi geldi.

Her neyse bir sonraki kurguda görüşürüz.

Okuduğunuz için çok çok teşekkürler<33

PUZZLE [JaeSeong]Where stories live. Discover now