Chuuya

880 69 32
                                    

-istekti-

-oy ve yorum atarsanız beni çok mutlu edersiniz(ne kadar umrunuzda onu bilemem)-

Mafyaya katılmak iyi bir fikir değildi. Eğer bir grubun parçası olursan kendini oraya  ait hissedebilirmiş gibi düşündün. Yanılmıştın. Her şey çok fazlaydı, günlerdir uyuyamıyor, doğru düzgün iletişim kuramıyor ve sadece suikastlerini gerçekleştiriyordun. Beyninin içi çığlıklar ve yakarışlarla doluydu, bu senin için çok fazlaydı. Eğer illa bir yere ait olmak istiyorsan, orası kesinlikle mafya değildi.

Sen ortadan kaybolalı bir hafta olmuştu, iyi de gizleniyordun. Fakat bu liman mafyasının seni aramadığı anlamına gelmiyordu. Bir çok kez kaderine teslim olup infazını kabul etmek istedin. Ama bu koca dünyada ışığı bir kez bile görmek istemeden ölmek istemedin. Olmalıydı değil mi? Tüm bu insanlar kendilerini bağlayan bir şey olmadan yaşayamazdı. Ya da yaşayan ölü diye işte buna denirdi.

Küçük bir kasabada kendine bulduğun küçük bir ev vardı. Elindeki az miktar parayla kendini idare ediyordun. Geceleri dışarda tek başına yürümeyi seviyordun. Marketten kendine bir kaç malzeme almış, evde pişirmeyi planlıyordun. Fakat bir sorun vardı.

İzleniyordun.

Anlaman kolaydı çünkü orada çalıştığın sırada yeterince gözlem yapmıştın. Alışma çabalarında insanlarla tanışmayı denemiştin ve öğrenebildiğin tek şey onların teknikleriydi. Ve bu teknik mafya yöneticisi Chuuya'ya aitti. Soğuk ve sadece işini umursayan o adam. Ama aynı zamanda astlarına zarar gelmemesi için elinden geleni yapıyordu. Senin aksine, o işini seviyordu.

Koşmaya başladın. Açık konuşmak gerekirse koşmak verilebilecek en aptalca karardı. Tam anlamıyla "beni izlediğini fark ettim ve şimdi ölümüme doğru koşuyorum" demekti. Belki de istediğim buydu. Ölmek en güzel kaçış mıydı?

Düşüncelere o kadar dalmıştın ki dibindeki taşı fark etmedin bile. Yere çakıldığında yüzünde soğuk toprağı hissettin. Sonrasında yanağına doğru bir sıcaklık, ah bekle- sanırım bu kan.

~

Gözlerini açmaya çalışırken başın o kadar ağrıyordu ki kendini sorguladın. Cehennemde insanların başı mı ağrırdı.

Göz kapakların yavaşça yukarı kalktığında yanıbaşında oturmuş ve gözlerini sana dikmiş olduğunu fark ettin. "Şeytan bu kadar büyüleyici miydi?"

Farkında olmadığın şey ise bu cümleyi içinden değil, sesli söylemiş olmandı.

"Ben şeytan değilim, ve sende ölmedin. Tanrım, neden böyle bir şey yaptın ki?"

Kendine gelmen bu sayede oldu. Seni evine getirmiş ve alnına bulabildiği malzemelerle pansuman yapmıştı. Neden seni öldürmemişti ki? Yoksa seni geri götürmek mi istiyorlardı? Gözlerin bir anda dolduğunda, ayağa kalkmaya yeltendin fakat Chuuya seni kollarından tutup yatağa bastırdı.

"Hey! Yaralısın ve kaçmaman gerekiyor."

Ağlamaya başladın.

"O yere asla geri dönmek istemiyorum lütfen öldür beni..."

Bir an için sessizce sana doğru baktı.

"Buraya seni geri götürmek için gelmedim"

Duraksadın. Ve nefeslerini düzenlemeye çalıştın.

"Öyleyse neden-"

"Elbette gitmeni pek sıcak karşılamasam da seni anlayabiliyorum, ve bu nedenle iyi olup olmadığını merak ettim. Üstelik sen uyurken sana bitki çayı bile hazırladım." Komidini işaret etti. "Bak."

Kafanı hafifçe çevirdiğinde orada duran bir fincan çayı ve yanında çıkarmış olduğu şapkasını fark ettin. Bir anda sakinleştirici yemiş gibi hissettin. Bir anda içini huzur kaplamıştı. Buraya gerçekten de seni umursadığı için mi gelmişti?

Gözlerini ona dikmiş bir şekilde oturur hale geldin, şuan aranızda çok az bir mesafe vardı. Gözlerini daha yakından görebiliyordun, uzun zamandır görmediğin bir samimiyet vardı ve anında içini ısıtmıştı. Sebepsizce onun kalp atışlarını hissetmek istediğinde kollarını bir anda onun boynuna doladın. Sıkıca.

Titriyordun ve sana karşılıp verip o da kollarını sana sarıp sıkıca tuttu.

"Y/n..."

Bir anda kendine geldin. Ona neden sarılmıştın ki? Hemen geri çekilmek için bir hamlede bulundun.

"Haklısın bu çok saçmaydı özür dilerim-"

Fakat sen hamleni yapamadan seni daha sıkı tutmuş ve kendine bastırmıştı.

"Y/n... Biliyorum sana bunun için gelmediğimi söyledim ama geri dönmeni çok istiyorum."

Islak olan gözlerini tutmakta zorlanıyordun. Bu sefer konuşmak için yavaşça kendini geri çektin.

"Yerimde olsan yine de dönmek ister miydin?"

Kafasını sana doğru eğdi.

"Yerinde olsam beni seven insanların yanında durmak isterdim."

Kafanı iki yana salladın.

"Bu saçmalık..."

Yüzünü avuçları arasına aldı ve ona bakmanı sağladı.

"Gözlerindeki ışığın söndüğünün ve bunun çok bencilce olduğunun farkındayım. Fakat eğer geri dönersen, belki suç işlemene engel olamam ama en azından seni iyi hissettirmek için her zaman orada olurum."

Boş gözlerle ona doğru baktın. Şuan o kadar yorgundun ki tek istediğin dinlenmekti. Kafan düşünmek için yeterince dağınıktı. Fakat Chuuyanın yanından ayrılmasını istemedin. Sözleri 1 dakika da seni kendine bağlamaya yetmişti. Şuan tek istediğin sana daha fazla sarılmasıydı.

"Bak ne diyeceğim; balkonda hava almaya çıkacağım, sende o sırada kararını verirsin." Sıcak gülümsemesiyle cümlesini bitirmişti.

Kollarını senden çekip ayağa kalktı ve balkon kapısını açıp görüntü alanından çıktı. İçeri esen soğuk kalbindeki boşluğu üşütmüştü, sadece balkona gitmesi bile seni rahatsız etmişti. Şuan tek ihtiyacın oydu.

Chuuya ay ışığına doğru sigarasını yakmış ve dışarıyı seyretmeye başlamıştı. Derince bir nefes verip dumanı üfledi. Çıkalı daha henüz olmuşken kapıdan gelen sesi fark etti.

Sen... Sadece sen.  Sana aşık olduğunu anladığında çoktan mafyayı terk etmiştin bile, ve bu süreç boyunca hep kendini suçlamıştı. Belki de sana destek çıkabilseydi, yardım etmeye çalışsaydı herşey farklı olabilirdi.

Ama şuan tam istediği şey karşısındaydı. Zor durumda olmana rağmen kapıya tutunarak ayakta durmaya çalışıyor ve dağılmış saçlarının arasından gözlerini ona odaklamaya çalışıyordun.

"Seninle geleceğim."

Chuuya sana doğru bakmaktan içmekte olduğu sigarasını unutmuş ve küllerinin yere döküldüğünü fark etmemişti bile.

Ona doğru birkaç adım attığında yanına gelip düşmemen için seni tutmuştu. Sonrasında tek hatırladığın ise şuursuzca öpüşmeye başladığınızdı.

Sessiz bir kasabada, yalnızca ay ışığının aydınlattığı bu yerde, yalnız ikiniz.

########

Y/n my dear, don't ever disappear. Do what you want as long as you stay here. I need you now, I love u so much more than you could know.

Dün iki tane paragraf testi çözeyim dedim zihnim açılmış yazdığım en uzun bölümlerden biri oldu.

ʙsᴅ x ʀᴇᴀᴅᴇʀWhere stories live. Discover now