6- Yas

45 3 10
                                    

6- Yas

Babamın vefatı üzerine 2 gün geçmişti.

Okula bunu iletip Soobin ile ikimiz için izin istemiştim. Okulda bunu anlayışla karşılayarak izin vermişti, şimdi ise odamda bomboş tavana bakıyordum.

Herkesin enerjisi yok olmuştu, kimse gülmüyor ve bomboş gözlerle bakıyordu. Amcam ise canaze için gelmişti.

Daha doğrusu tahtta hakkının olduğunu iddia edecekti diyemem. Amcamın tahta gözü yoktu zaten, eğer olursa yüksek ihtimal okulumun bitmesini bekleyecek ve bitince de bana devrecekti.

Amcam hayatı daha çok sakin yaşama taraftarıydı, kralın görevleri ona çok saçma geliyordu. Bana da öyle geliyordu gerçi.

"Jeongguk?"

Jay'in sesini işittiğimde yerimden asla kıpırdamayarak kapıya bakmıştım. "Getirdiler, seni bekliyoruz."

Kafamı sallamış ve yattığım yerden kalkmış ve yatakta oturur pozisyon almıştım, "Geliyorum şimdi."

Dediğim gibi Jay kapıyı kapatmış ve gitmişti. Bende altımdaki eşofmanı çıkarıp pantolon geçirmiştim. Üstümde ki sweatshirt'ü ellememiştim bile.

Çünkü üşeniyordum. Her şey ağır geliyordu sanki. Hiçbir arkadaşıma yazmamıştım veya iki gündür telefonumu bile açmamıştım.

Neden mi? Çünkü üşeniyordum işte. Normal bir üşengeçlikten fazlasıydı bu. Her ayağa kalkmak istediğimde gözlerimin dolmasıydı bu. Daha önce depresyon geçirmiştim kısa sürse de aynen böyle hissettirmişti.

Ama depresyonda olmadığımı biliyordum. Ben sadece... sadece yas tutuyordum işte. Fakat babam bunu istemezdi değil mi? Babam benim güçlü kalıp aileme sahip çıkmamı isterdi. Bir yandan kahrolsam da güçlü durup kardeşlerime örnek olmam gerektiğine karar vermiştim.

Odadan ayrılmam gerekiyor olsa da içeride volta atmaya başlamıştım. Son iki gündür oldukça az hareket ettiğim anlaşılıyordu. Düşünceler kafamın içini esir alırken aklıma bir anda o gelmişti.

Kim Taehyung.

Son zamanlarda oldukça yakınlaşmıştık ve ben ona haber vermemiştim. Aslında babamın öldüğü şu an herkese yayılmış durumdaydı yani biliyor olmalıydı ama yinede, yinede onu aramak istiyordum işte.

Telefonumu çıkardığımda arkadaşlarımdan gelen onlarca mesaja aldırmadan rehberime girmiş ve onun ismine basmıştım.

Telefon ikinci çalıştan sonra açılmıştı.

"Jeongguk?"

Boğazımı hafifçe temizlemiş ve cevaplamıştım. "Taehyung."

"Tanrım! Jeongguk, nasılsın?" Sesi telaşlı geliyordu. O beni merak mı etmişti?

"Ben... idare ediyorum."

"Başınız sağ olsun , o kadar üzüldüm ki. Herkes seni çok merak etti. En çok da ben ettim ama."

En çok da sen mi ettin? Ah Taehyung yapma bunu bana beni çok mutlu ediyorsun. SIRITMA JEON!

"Sen nasılsın, hasta gibiydin."

"Beni merak etme sen, turp gibi oldum sayende."

Bu konuşma kalbime fazlaydı.

"Okula ne zaman dönüyorsun peki?"

"Bilmiyorum ama yakında, tahta geçmek için mezun olmam gerek değil mi?"

"Jeongguk, hepimiz senin yanındayız tamam mı? Kendini çok yük altında hissetme."

Prince School Where stories live. Discover now