9.Bölüm: Son 48

3.1K 268 704
                                    

Bölüm şarkıları:

Mabel Matiz - Gel
Jon Bellion - All time low

*

BU KURGUDA HİÇBİR KURUM, KURULUŞ, ÜLKE, DEVLET YA DA KİŞİ
ZAN ALTINDA BIRAKILMAMAK ADINA
HER İSİM, HER KURULUŞ VE HER KURAL BANA AİTTİR.
Lütfen bana 'bu böyle değil, şöyle değil' gibisinden gelmeyin. Bu kurgu da öyle.
Bilginize sevgili okurlarım, yol arkadaşlarım.

OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN!!

*

Üniformamı giymiş, maskemi, gözlüğümü ve şapkamı takmıştım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Üniformamı giymiş, maskemi, gözlüğümü ve şapkamı takmıştım. Saçlarım toplu ve şapkamın altında, görünmez şekildeydi. Bir ömür gibi gelen aranın ardından üsse, uçakların arasına geri dönmek bana oldukça iyi gelmişti. Kalan son 12 dakikamı da sekiz kilometre ötedeki Deniz Üssüne gitmekle geçirecektim.

''Era sen gelmiyor musun?''

''Beni çağırmadılar ayrıca sen şimdiden koşmaya başlasan iyi edersin. Binbaşı askeriye içindeki arabaları kullanmaman için emir verdi.''

Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. ''Derdi ne ki bu adamın.''

''Koş Hüma.'' dedi Era, geç kalırsam beni yakabilirdi. Derin bir nefes alıp Üssün içinden koşarak çıktım, yanına vardığım da derdinin ne olduğunu sormak için sabırsızlanıyordum. Üzerimdeki üniformalarla koşarken diğer pilotların şaşkın bakışlarını üzerimde hissediyordum. Geç kalırsam Binbaşının ilk emrine itaatsizlik yapmış sayılırdım ve ben bunu kesinlikle istemiyordum. Deniz bölgesinin alanına girdiğim de kimse rütbemi sormuyordu. Herkes sanki geleceğimi biliyormuş gibi kapıları açıyordu. Hızımı kesmemek içi yardımcı olmaya çalışıyor gibiydiler.

''Teğmen Hüma birazdan havalanacak, pisti boşaltın.'' diye dalga geçercesine bağıran askeri ve buna gülenleri umursamadım. ''Binbaşı hangi katta?'' diye sordum bir kaç saniye duraksayıp.

''Zaten biliyormuşsun Hüma.'' dedi aralarından biri üzerlerindeki grimsi formalar her an göreve hazır olduklarını gösteriyordu. Gözlerimi devirip dördüncü kata koşmaya başladım. ''Hızlı ol son üç dakikan kaldı.'' arkamdan bağırdıklarında merdivenlerin başına varmıştım. Bu adam beni öldürecekti. Artık emindim, artık son derece emindim. Kalbim bütün vücudumda dolaşıyor gibi hissediyordum. Koridorun en sonunda vardığımda siyah kapıyı iki kez tıklatıp, üstümü başımı düzelttim. İçeriden gelen adım seslerini duyabiliyordum ya da benim kalbimin sesiydi bu. Yaklaşık dört saniye sonra kapı açıldığında nefesimi düzenleme derdindeydim.

''Teğmen Hüma, tam vaktin de.'' dedi Binbaşı eliyle içeriyi gösterirken. Ufak asker selamından sonra içeri adımladım. Hemen arkamdan içeriye girip kapıyı açmıştı. ''Buraya kadar koşmuş gibisin, araba kullanmadın mı?''

HÜMA (ara verildi)Where stories live. Discover now