''Ahu kötü bir haberim var maalesef.'' Sıkıntıyla tuttuğum nefesi verdim. Ondan o geceki kamera kayıtlarını incelemesini istemiştim.

''Dün geceye ait olan kamera kayıtlarının belli bir süre sonrası silinmiş.'' Kaşlarım çatıldı.

''Nasıl yani, nereden itibaren silinmiş?'' Biraz duraksadı. Sanırım tekrar tekrar bakıyordu.

''Senin giriş konuşmandan sonraki görüntüler yok.'' Biraz düşündükten sonra konuştu.

''Yani bu bir ihtimal şu demek: Kameraya yakalanma ihtimalini düşünürsek konuşmandan sonra gelmiş olabilir. Anlayamadığım şey kamera odasına nasıl girdiği.''

Sıkıntıyla bir nefes daha verdim. Karşımızdaki adam hafife alınacak birisi değildi. Öyle ki 13-14 sene gölgesini bile kimseye göstermemişti. ''Bu bizim hiçbir işimize yaramaz.'' Her şey sanki daha da sarpa sarıyordu. İşin içinden nasıl çıkacaktık, bilmiyorduk.


''Üzgünüm Ahu ama her şey biliyorsun ki daha yeni başlıyor. Bir yerde açık verecek eminim.'' Kendinden gerçekten emin konuşuyordu ya da o da öyle olmasına kendini inandırmaya çalışıyordu.

''Serdar, bu saçma bir düşünce belki ama Korel Carlo. Sana da farklı gelmiyor mu?'' Bir süre sessiz kaldı.

''Böyle hissetmen çok normal. Yakında bizimle beraber iş yapacak, o zaman onu daha iyi tanırız. Onda rahstsız edici bir şey mi fark ettin?''

Aslında onda beni rahatsız eden bir şey yoktu. Fakat fötr ayrıntısı ve notu bulduğum yerde en son fötrlü birini gördüğüm gerçeği kafamı kurcalamıştı.

''Yok, hayır. Sanırım yarı İtalyan mafyası gibi giyinmesi böyle hissettirdi.'' deyip güldüm.

''Carlo marlo. Boş ver sen onu, akşam ben seni alacağım, itiraz yok.'' Dediği şeye sanki görecekmiş gibi göz devirdim.

''Tamam tamam, hadi dikkat et.''

Vedalaşıp telefonu kapatınca trenin durmaya hazırlandığını çoktan vardığımızı yeni fark ediyordum. İndiğim anda havayı solumuştum. Temiz hava ciğerlerimi adeta coşturmuştu. Annem, şehrin biraz dışında olan ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde yatıyordu. Yaklaşık 8 senedir oradaydı, son zamanlar birkaç hafıza sıkıntısı olsa da durumu daha iyiye gidiyordu. Hatta hastaneden belli kontroller yapılıp bir süre sonra çıkabilirdi bile.

Annem, tüm bunlar yaşanmadan önce çok yetenekli bir sanatçıydı. Küçükken odasına çekilip resim yaptığında onu gizli gizli izler içten içe hayranlık beslerdim.

Öyle ki onu her zaman örnek alacağım biri olarak görmüştüm. Bu sayede sanata olan ilgim de biraz annemden ötürü doğmuştu. Resimlerinde hep çiçekleri tasvir ederdi. Onun için çiçekler her zaman çok ayrı bir anlam taşırdı. Mutlu, üzgün, sevecen, kızgın.. Ne zaman ne hissederse hissetsin fırçası rengarenk çiçekleri, boş tuvaline bırakırdı. Pek portre çizmezdi, ona göre değildi. Birkaç tane çizdiği portre var ise de onlardan biri Ahiyle benim portrem, diğerleri ise herhangi bir adamın belli belirsiz tasvirleriydi. Küçükken merak edip kim olduğunu sorduğumda bana 'Kendi dünyamda yarattığım herhangi biri, çizgi film karakteri gibi düşünebilirsin.' demişti.

RUHUN ESARETİWhere stories live. Discover now