Ona dokunmam yasaklıydı. Kapağını kaldırdığım gibi üzerime yağacak duyguların gazabından çekiniyordum artık.

Tüm suç onların değildi içimdeki sesin iddia ettiği aksine. Hepsi benim fiillerimin olumsuz sonuçlara gebe kalmasındandı.

Artık son vermem gerekiyordu. Hırçın okyanuslarda güvenle ilerleyen evime koca bir delik açıp,içine su sızdırıyordu bu kutu.

Evliliğime zarar veriyordum, Haris'i kırıyordum,kendime kendi ellerimle son hazırlıyordum.

Ellerim titrerken kutuyu yerinden söküp aldım. Yavaş adımlarla yatağa ilerleyip kutuyu tam ortaya koydum. Kapağını araladığımda irkilerek geri çekildim.  Sanki içindekileri yeni görüyormuş gibi şaşkınlık yansıdı yüzüme.

Göğüsüme yaslı olan elim kutunun içindekilere uzandı. Avuç içim ince çubuklarla dolu olan kutuyu arşınladı.

"Ne yaptım ben?" Zihnimin kıvrımları karanlıkta kalmış da yanlışlıkla bastığım bir yerde tüm yolları aydınlatmışım gibi hissediyordum. Gözlerim bu aydınlanmayla kısılırken ortaya çıkan manzaraya şaşkınlıkla bakakaldı.

Çok yanlış yollarda, çok yol almışım.

Kaç tane test vardı burada?

Otuz?
Kırk?

Yatağın tam önüne çöküverdim birden.  Tedavi gördüğüm şu kısacık sürede hangi mantıklı açıklamayla bu kadar testi alıp yapmışım ben?

Ellerim saç diplerine kadar tutunup asılı kaldı. Başımı iki yana doğru salladım hızlıca. Acılarımı gömdüğüm toprağımın üzerine Haris'in ektiği çiçekleri bir bir soldurup geriye çıkartmışım.

Ne için?

Yerden hızlıca kalkıp çantamın yanına geldim. Bez çantada telefonumu arayacak vakti bulmadığımdan her şeyi yere boşaltıp telefonuma uzandım. Titrek ellerim ve gözlerimi doldurup bulanık görmemi sağlayan gözyaşlarımla rehberideki numarayı aradım.

Psikolog Kübra Alkan

Telefon çok çalmadan açıldı. Konuşmasını beklemeden söze girdim." Bu hafta içinde sana gelebilir miyim?"

Sesimdeki cızırtılara takılacak değildim. Zira Kübra Abla da başka soru sormadan onayladı beni. Bu hastalığın beni bulduğu ilk andan itibaren psikologdan çok abla olarak yanımdaydı her zaman.

Psikolağa gitmem sıkıntı ettiğim bir şey değildi. Benim acilen toparlanma gerekiyordu. Bu durum normal değildi.

Burnumu çekip mutfaktan siyah çöp poşeti almak için adımlamıştım ki ayağımın tabanında hissettiğim acıyla geriye kaçtım. Yerde karşılaştığım test çubuğuyla duraksadım.

Malum olay olmadan önce yapıp çantama attığım bir testi bu. Yoğunluktan onu da diğerlerinin yanına koymayı unutmuş olmalıydım. Eğilip yerden aldım.

Uzunca bir süre tek çizgide gezdirdim bakışlarımı. Son yıllarda kendimi bu tek çizgiye adadığım ve maruz bıraktığım için kızgındım kendime. Parmaklarım arasında oynattığım çubukla arkamı dönüp, çubuğu kutunun içine fırlatacakken odanın kapısı aralandı.

Kapının sesi kulağımda yankılanırken yerimden zıpladım. Haris,başı önüne eğikken önce çantadan etrafa dağıttığım eşyaları görmüş ardından kafasını hızlıca bana kaldırmıştı.

Gözleri gözlerime tutundu. Az önceki sessiz ağlayışımın emarelerini gördü gözlerimde. Ardından nefti rengi hareketi, ellerimin arasında duran çubuğa kaydı.

İHTİRASIN YANIK TENİ (Tamamlandı)Where stories live. Discover now