45. BÖLÜM - BEN Mİ ÖLDÜRDÜM?

Start from the beginning
                                    

54.221 yorumun tümünü gör

Haberi okuyan Demir'in kalbine bir ağrı yüklendi ve elindeki telefon kayıp düştü. Alev'in gözlerine bir deniz bindi, daha gözünü kırpmadan gözyaşları akıverdi.

Demir hızla Akif'i kolundan yakaladı "Keskin evden çıkmadı, bunu gördük. Değil mi?!" Akif başını salladı yutkunurken "bu haberi kim çıkardı o zaman?!" Akif bilmediğini belli edercesine başını salladı.

"Hera ölmedi... Değil mi?" dedi Alev ağlarken, sesi kısılmış, yüzüne derin bir endişe yüklenmişti. İki adamda ona döndü, Demir Akif'den uzaklaştı, Alev'in yanına giderek elini tuttu.

"Şşh, ağlama" dedi gözyaşını silerek "ölmedi, yalan haberden başka bir şey değil bu. Tamam mı?" Alev ağlamaya devam ederken, Demir Alev'i göğüsüne yaslayıp Akif'in gözlerine baktı. Demir dahil çoğu insan Hera'nın öldüğü gerçeğini düşünmeden edemiyordu, fakat Demir bu düşünceden kurtulmaya çalışanlardandı.

Saatler geçti, zaman içindeki girdap gittikçe daraldı, herkesin aklında olan tek bir soru vardı, bu soru sadece Hera'ya yönelikti. Hera neredeydi? Ölü müydü yoksa bir yerlerde hayatını sürdürüyor muydu?

"Yeter, Keskin'i kontrol edeceğim." dedi Demir oturduğu yerden kalkıp, Alev hemen başını salladı, Akif ise onunla birlikte ayağa kalktı. "İsterseniz ben kontrol edebilirim." Demir reddetti ve kapıya yöneldi.

"O benim çocukluk arkadaşım Akif, zarar vereceği kişi ben değilim."

Akif ikiletmedi, Demir ise yavaşça Keskin'in odasına çıktı. Kapıyı birkaç kez çaldı lâkin bir dönüş alamadı. "Keskin, eğer müsaitsen girmek istiyorum." cevap yok, bir dönüş yok. Demir kapıyı ağırca açtı ve içeri girip arkasından kapıyı kapattı. Tekrar odaya döndüğünde bir şeyin eksik olduğunu gördü.... Keskin yoktu.

Demir odanın içinde bulunan banyoya da girdi ama orada da bulamadı, bu sefer kağıtlarla dolu olan masasına odaklandı, masaya yaklaştı ve üzerinde duran kağıdı eline aldı.

'Sahiden seni ben mi öldürdüm?'

Demir yazıyı gördüğü an yutkundu ve camdan dışarıya baktı. "Neredesin be oğlum" diye mırıldandı ve elindeki kağıdı buruşturup sertçe masaya fırlattı. Hızla aşağı kata inip dış kapıya yöneldi.

"Nereye gidiyorsun?" dedi Alev salondan çıkarak "Keskin nerede?" yeni bir soru ekledi. Demir açtığı kapının eşiğinden Alev'e döndü.

"Keskin yok, karakola gideceğim."

"Neyden bahsediyorsun?!"

Demir daha fazla Alev'e tahammül edemeyerek evden ayrıldı ve koşar adımlarla arabasına yöneldi, Alev ise arkasından koşuyordu, Demir Alev'e iyi gelmeyecek şeyler göreceğine inanırken arabasına binip yalıdan uzaklaştı.

Dakikalar sonra eve en yakın olan karakola vardı, arabasından indi, koşar adımlarla girişe doğru yürürken birden Keskin'in içeriden çıktığını gördü. Ne olduğunu anlamadı Demir, Keskin kaşe kabanının yakalarını düzeltiyor, yanında iki koruması ve bir polis memuruyla karakoldan ayrılıyordu.

Memur, Keskin Kıraç'a gülümsedi ve elini uzattı, el sıkıştılar. Keskin ise çok geçmeden Demir'i fark etti. Demir rahatlamış gibiydi, çünkü arkadaşının kendine zarar vermediğini ve tek parça durduğunu görüyordu.

Keskin yorgun gözüküyordu, gözlerinin altındaki kırmızılığı bahçe lambasının küçük ışığından bile görmek mümkündü. Keskin, Demir'e yaklaşırken arabasını korumalarına işaret etti, adamlar onaylayarak Keskin'in arabasına yöneldiler. Anlaşılan Keskin, Demir ile eve dönme düşüncesindeydi.

RANDEVUEVİ | TextingWhere stories live. Discover now