0.2

67 29 43
                                    

@sedanuraykan61  bölüm sadık takipçime gelsin :)

  Herkese merhabaa:)
İkinci bölümle karşınızdayııız.
Ben ve üvey kardeşlerim duygulardan şelale bulduk.
Su çok güzel gelsenize ya izlemeye ya da eğlenmeye :)

Not: telefondan bölüm yazdığım için yazım yanlışı görürseniz haber verin olur mu?
Veee oy atan yorum yapan parmaklarınızı severim be :)

   Pencereden gözüken uçağın, büyük gürültü eşliğinde kalkışını izledim. Ellerim sağ yanımda oturan Hazan ile buluştu. Sıkıca kavrayarak korkmamasını fısıldadım. Bu söylediğim onu rahatlatmaz biliyorum. Aklım bana " Döneme dolap gibiyim, herkese dönüyorum ama kendimde duramıyorum. "  diye hatırlatma geçiyordu. Benim de kendimi toparlamak için biraz zamana ihtiyacım vardı.
    
    Gözlerim elinden yüzüne kaydı. Yüzüne yayılan korkunun her zerresini hissedebiliyorum. Duygularını örtmekte zaten oldukça beceriksiz olan arkadaşım, onları saklama gereği bile duymuyordu. Bir şeyler yapmam gerektiğinin farkında olarak elini daha da sıktım. Bembeyaz olan yüzünde hala yeşil kalan damarına ilişti gözüm. Sağ gözünün yanında daha da belirginleşmiş, seyiriyordu. Çok sinirlendiğinde belirginleştiğine şahit olmuşluğum vardı ama korkudan olduğunu ilk kez gördüm.
  
    Çarpık bir gülümseme oluştu yüzümde. Samimi olmaya çalışan görüntüm "geçti" diye teselli ediyordu.

   Oturduğum koltuğun hafifçe sallanması ile görüş açıma Beria girdi. Elindeki cep telefonundan Asaf ile konuştuğunu anladım. Yanında uyuyan Dilara'yı rahatsız etmek istemediği her halinden belliydi. Fısıldayarak " Asaf havaalanına yakın bir yerde bekliyormuş, çantanız gelince haber verin, kapıya geleyim diyor" dedi. Heyecandan kızaran yanaklarını tuttu. Bu halini görmek içimi ısıttı. Gözlerimi tamam dercesine sıkıca bastırarak kırptım.
   
    Beria ve Asaf'ın aileleri tanışıyor olmalarına rağmen hiç aynı ortama denk gelmemişlerdi. Beria'nın babası İsmail amca mimardı. Her sene iş çevresinde, sevdikleriyle yemek düzenlerdi. İsmail amcanın verdiği davete, Asaf bu sene ilk kez ailesiyle katılmıştı. Aksoy ailesini tanımasına rağmen, Beria ilk kez gördüğü kişinin kim olduğunu içten içe merak etmişti. Resmi olan hiçbir şeyi sevmeyen Beria ortamdan kendini uzaklaştırmak istedi. Bizide peşinde sürükleyerek restorant dışına çıktığında kendisi gibi ortamdan sıkılan Asaf ile karşılaşmıştı. İlk kez edilen sohbet, sıklığa dönüşmüştü. Orada başlatılan konuşmanın sonu gelmiyordu. Sanki arkadaşlık şemsiyesinin altına saklanmış, duyguların yağmurundan korkuyorlardı.

   Sol yanımdaki hareketlenme ile yerde duran çantamı kucağıma aldım. Yolculuk sona erdiğinden inmeye hazırlanan çocuk kibarca yol istediğinde, yüzüne bakmadan utangaç bir gülümseme gönderdim. Ayağa kalktığımda parfümünün kokusunu daha net almıştım. Çok tanıdık gelen kokuyu bir kez daha anımsamaya çalıştım. Kokusu beni o kadar cezbetmişti ki bir an başım omzunda uyumak istedim. İki saat boyunca yanyana oturmamıza rağmen yüzüne hiç bakmadığımı fark ettim. Biz uçağa bindiğimizde o çoktan koltuğundaydı. Uçağın çıkış kapısına yaklaşan çocuğa göz ucuyla bakış attım. Tanıdık birisi olabilir düşüncesi ile yüzünü görmeye çalıştığımda siyah kep şapkasının üzerine sweatshirt'ünün şapkasını çekmişti. Deri ceketi ve omzuna astığı spor deri el valizi ile oldukça tarz gözüküyordu. Çevremde güzel giyinmeyi bilen erkeklerin sayısı çok az olduğu için tanımadığıma emin oldum.

    Kendisinin haberi olmasada yolculuk boyunca bana iyilik yapmıştı. Toplu taşıma içinde yüksek sesle dinlenilen ( kulaklıkla bile olsa) müzikler beni rahatsız ederdi. Herkesin müzik zevki bir olmadığı için dinlemeye mecbur bırakılıyormuş gibi hissediyordum. Ama bugün yanımda oturan çocuğun spotify listesi sayesinde zihnimi oyalamayı başarmıştım. Her yeni başlayan şarkıyı tahmin etmiş, içimden eşlik etmiştim. Tamam kabul ediyorum, telefon ekranına bakmaya çalışmıştım. Amacım sıradaki parçayı tahmin etmek istemediğimden değil, tamamen can sıkıntısındandı. Acaba dolmuştaki meşhur teyzeler de benim gibi mi kafasını dağıtmak mı istiyordu?

SOSWhere stories live. Discover now