Bölüm3: SİGARA DUMANI

Start from the beginning
                                    

Öyle bir kahkaha attı ki gözlerim kocaman açılmıştı. Birine Polat'ın kahkaha attığını söylesem herhalde benle dalga geçerdi. Koskoca Zalim ağa nasıl böyle kahkaha atardı. Millet tebessüm ettiğini bile kırk yılda bir görüyordu.

Bu adam nasıl zalim olabilirdi ki? Böyle gülen bir adam nasıl zalim olabilirdi. Bazı şeyleri aklım almıyordu.

"Sen almasan evde mi kalacaktım?" dedi ciddi bir şekilde.

"Nâmı zalim olan birini kim ister ki?" dedim ama sırf altta kalmamak için. Çünkü tüm Mardin bilir ki bütün ağalar kızlarını Polat'a vermek için can atıyor, ağa kızları ise belki Polat ağa onları ister diye gelen görücüleri red ediyordu.

Bir düşmandan kurtulalım derken bütün kadınları kendime düşman etmiştim.

"Sen istedin." dedi ve arkasını döndü. Arkasını dönmeden imalı bir göz kırpmayı da ihmal etmemişti. "Yarın on ikide bizim otelin restorantında ol. Evlilik işini konuşalım." dedi ve çıktı mutfaktan.

Öylece ardından baktım. Cevap vermemi beklemedi. Gelmek isteyip istememi sormak bir yana dursun cevap vermemi bile beklemedi.

Dağ ayısı.

🖤

Polat mutfaktan çıktıktan on dakika sonra Soyderler evlerine dönmüştü. Halam mutfağı toplamaya koyulurken ben direkt odama çıktım.

Banyoya girip önce yüzümdeki makyajı çıkardım. Yüzümü bol suyla yıkayıp makyajdan tamamen arındığına emin olunca odaya geçip parmaklarımdaki kırmızı ojeyi çıkardım tek tek. Tırnaklarım bakımlıydı ama fazla uzun değildi.

Tekrar banyoya girip abdest aldım.

Abdest için tenime değen her damla su sanki yükünü azaltıyor içimdeki sıkıntıyı kendiyle beraber alıp götürüyordu.

Elimi, yüzümü havluyla kurutup odaya geçtim tekrar. Üzerimdeki elbiseyi çıkarıp uzun bir elbise giydim. Saçımı toplayıp beyaz bir yazma taktım. Komidinin alt çekmecesidinde olan seccadeyi çıkarıp serdim.

İçimde bir sıkıntı vardı. İçimde büyük bir sıkıntı vardı. Kendimi çok kötü hissediyor ve affedemiyordum. Sığınabileceğim tek kişi Rabbimdi. Anca o alabilirdi içimdeki sıkıntıyı.

Ben bu gece, her kötü hissettiğimde Rabbime sığındığım gibi Rabbime sığındım. Namaz kıldım. Namazın sonunda oturup ellimi Rabbime açtım.

"Allah'ım." dedim. "İçimde büyük bir sıkıntı var. Geçmiyor gitmiyor bitmiyor. Sen bana bir yol göster. Kader dedim kabul ettim. Vardır Rabbim'in bir bildiği dedim sustum. Ama kalbim çok acıyor Allah'ım. Nasibimse Polat, al kalbimden Barlas'ı. Nasibimse Polat, al beni Barlas'ın kalbinden. Aklımdakiyle yaşatmayacaksan sil aklımdan onu. Silki ihanet etmiyeyim yanımdakine. Bir sınavsa bu... Bu benim sımavımsa Barlas'a merhamet et. Bu hikayedeki en masum kişi o. Yalvarırım Allah'ım onun gözüne yaş kalbine SIZI nasip etme. Al beni onun kalbinden. Unuttur ona, beni." gözlerimden yaş akmış ama farkına varmam zaman almıştı.

Bu gece Rabbime sığındım. Dualar ettim dakikalarca. En çok duayı Barlas'a ettim. Ben beni sevmesini istediğim adamın beni unutmasını diledim.

İçim bir nebze olsun rahatlamış rahat olmasa da nefes almıştım. Seccademi katlayıp yerine koydum. Yatağıma geçeceğim sırada kapım üç defa tıklatıldı. Bu Pelin'den başkası değildi. Gel demedim ama yine de kapıyı açtı. Kafasını kapının arasından çıkarıp tatlı tatlı baktı. "Bu gece seninle uyuyabilir miyim?" dedi. Öyle tatlı ve öyle masum bakıyordu ki kıyamadım.

DİLHUN Zalim AğaWhere stories live. Discover now