Bölüm3: SİGARA DUMANI

ابدأ من البداية
                                    

Kutuyu açıp taşı kocaman olan yüzüğü çıkardı. Diğer elini bana doğru uzatınca yutkundum. Elimi uzatmamı istiyordu. Sağ elimi ona doğru uzatırken elimin titrediğinin farkında değildim. Soğuk elim onun sıcak eliyle buluşunca nefes alamadığımı hissettim. "Elin titriyor Naz." Elimi avucuna hapsedince bedenimin de titrediğini hissettim. "Korkuyor musun?"

"Neyden korakacakmışım?"

"Benimle evlenmekten." dedi dan diye. Ondan değil de onunla evlenmekten korktuğumu düşünüyordu.

Bedenimin titremesini kontrol altına almak için derin bir nefes aldım ve duruşumu dikleştirdim.

"Korksaydım kabul etmezdim." dedim, zeytin karası gözlerine bakarak. "Ve sana bir bilgi zalim ağa; Her insan korkudan titremez. Ve insanı sadece korku titretmez."

"Seni titreten ne Dilhun?" dedi. Sesindeki merak gerçekti çünkü gözleri de marak doluydu.

Bana Dilhun dedi. Ben kendimi Dilhun eylemiş o da bana Dilhun diye seslenmişti.

"Çaresizlik ve Mecburiyet." dedim açık açık.

"Kendini çaresiz mi hissediyorsun?" diye sordu. Gözleri yüzümde gezindi. Her bir milimini aklına kazır gibi baktı. Dudaklarımda ve gözlerimde defalarca durdu. Evleneceği kadını bilmek tanımak istiyor olmalıydı.

"Seninle evlenmekten başka çarem yok." dedim. Gözleri gözlerimde sabit kaldı. "Ve ailemi korumaya mecburum."

Kaşları yukarı kalktı. Gözlerini gözlerimden çekip elime çevirdi, yüzüğü parmağıma taktı. Yüzüğü parmağıma taktığında elimin elinde olduğunu da unutmuştum. Onca zaman elimi tutuyordu ve bunun farkında değildim. Onca zaman elimi tutmuş ve bırakmamıştı. Yüzüğü takınca elimi hızla çektim elinden. Dudağında silik bir gülümseme belirdi. "Kimin neye ve kime mecbur olduğunu bilemezsin DİLHUN. Duyguları değiştirebilen tek şey zamandır. Gün gelir çaresizlikten titreyen elin, korkudan titrer. Gün gelir korkudan titreyen elin, heyecandan titrer. Hangi duyguyla titrerse titresin bu eller benim. Ve bu taktığım yüzük senin de benim olduğunu gösteriyor."

Bu çok iğrençti. Ben daha Barlastan ayrılmamıştım. Ve şu an başkasının yüzüğünü takıyordum. Hayır hayır hayır. Ben bu evliliği kabul ettiğim an Barlas'tan ayrılmıştım. Ama onun bundan haberi yoktu. En büyük zalimlik bu değil miydi?

Bu beni karşımdaki adamdan daha zalim yapmaz mıydı?

"Beni sana, bir yüzük ait kılmaz." dedim. Bir insanı bir insana ait kılan şey kalplerin bir olmasıydı. Benim kalbim başkasındayken parmağımdaki yüzük beni ona ait kılmazdı.

"Seni bana kaderin ait kılmış, yüzük de temsili olsun." dedi.

"Neyse ne Polat." dedim uzatmak istemeyerek. "Bazı şeyleri abartmadan yapalım. İstediniz, aldınız artık gitme vakti sanki?" Kibarca kovmuş oldum ama Polat ağa hiç alınmış gibi durmuyordu. "Hem benim kılacak bir şükür namazım var malum!" dedim alayla.

"Beni istediğini bu kadar belli etme Naz." Eli gözünün altına gitti. Yanağının üst kısmını kaşır gibi yaptı. "Gözlerimi yaşartıyorsun."

"Seni istediğim için değil evde kalmayacağın için yaşarıyordur gözlerin." dediğimde ağzı resmen açık kalmıştı. "Seni evde kalmaktan kurtardım sonuçta."

DİLHUN Zalim Ağaحيث تعيش القصص. اكتشف الآن