7.Bölüm:" Tek İstediğim Olasılıklar"

187 24 3
                                    

Lexa koltukta oturmuş elinde ki sargıları çıkarılan babasını izliyordu. O gerçekten çok kötü görünüyordu ve Lexa bundan nefret ediyordu bir an önce eve gitmek istiyordu.
Strange sargıları çıkarılan ellerine baktı. Onu berbat etmişlerdi, onun ellerini ondan almışlardı lanet olsun.
Strange titreyen ellerine bakarken gözleri dolmuştu, Lexa'da bunu fark etmişti.
"Hayır..." diye fısıldadı Stephen.
"Bedenine iyileşmek için zaman tanı." Diye... fısıldadı.
Strange öfkeli bakışlarını ona çevirdi.
"Sen beni mahvettin."
☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆
"Acaba ne zaman-"
"Doktor Strange." Strange karşısında ki adamın ona seslenmesiyle başını ona çevirdi.
Ellerini için bir çözüm arıyordu ama asla yoktu. Umutları tükenmeye başlamıştı.
Dokular hâlâ iyileşme sürecinde." Dedi Doktor.
Strange titreyen ellerine bakarak konuştu.
"O zaman hızlandırın. Kol atar damarından ön kol atar damarına temp geçir."
Doktorun yanında oturan kadın kaşlarını çattı.
"Bu olası." Strange umut dolu bakışlarını ona çevirdi.
"Deneysel ve pahalı bir süreç ama olasılık var."
Strange derin bir nefes aldı.
"Tek istediğim olasılıklar."
☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆
Strange fizik tedaviye başlamıştı artık. Hiçbir yolu yoktu, elleri asla düzelmeyecekti.
Lexa kenarda fizik tedavisi gören babasını izlerken onun için çok üzülüyordu.
Babası her üzüldüğünde Lexa'da ondan gizli ağlıyordu.
"Kaldır ve indir." Dedi adam. Strange oflaya oflaya onun dediklerini yaparken bunun hiç işe yaramadığından emindi.
Lexa yaslandığı duvardan uzaklaşarak babasının yanına geldi ve elini omzuna koydu. Strange bakışlarını ellerinden küçük kızın yüzüne çıkardı.
"Biraz daha güç ver baba." Diye fısıldadı Lexa. Strange elinde ki lastiklere biraz daha güç vererek gerdirmeyi denedi. Sonunda pes ederek durdu.
"Her şey boşuna." Adam başını iki yana salladı.
"Her boşuna değil dostum."
"Pekala o zaman söyle lisans mezunu-"
"Baba!"
"Ötede dur Lexa." Lexa bir şey demeden başını eğerek geri çekildi.
Strange gerçekten haksızlık ediyordu, bu tedavi az da olsa işe yarıyordu neden bunu anlamak istemiyordu ki?
"Bu kadar ağır sinir zedelenmesi olupta bu saçmalıkları yaparak iyileşen birisini gördün mü hiç?" Adam başını eğdi. Lexa ise sesini çıkarmadan ikilinin konuşmasını dinliyordu.
"Birini gördüm." Dedi adam.
"Fabrika kazasıydı. Belini kırdı, felç oldu."
Lexa yüzünü buruşturdu, kulağa pekte hoş gelmiyordu.
"Bacakları eridi, tekerlekli sandalye yüzünden omzu ağrıyordu, her gün geliyordu." Adam bunları anlatırken Strange bir yandan onu dinliyor bir yandan da elinde ki lastikleri gerdirmeyi deniyordu.
"Ve...bir gün gelmeyi bıraktı. Öldüğünü sandım." Adam bunları anlatırken Lexa tekrar babasının yanına geldi ve elini onun saçlarını attı.
Saçlarını hafif okşayarak adamı merakla dinlemeye başladı. Strange onun bu yaptığıyla sanki rahatlamış gibiydi.
"Birkaç yıl sonra yürüyerek yanımdan geçti."
"Yürüyerek mi?" Diye şaşkınlıkla sordu Lexa
"Evet yürüyerek küçük hanım." Diyerek gülümsedi adam.
Strange bakışlarını adama çevirdi.
"Bana dosyasını göster." Lexa göz devirdi. Bu tedavilerin gerçekten ona bir yararı olmadığını mı düşünüyordu hâlâ?
"Dosyasını arşivden çıkarmam uzun sürecek ama kibirli tavrını haksız çıkaracaksa buna değer." Lexa göz devirdi, evet babası son zamanlarda fazla kibirliydi. Lexa ona hak veriyordu, işini kaybetmişti ama buna bir yere kadar devam edebilirdi.
Hayat bu, bir şekilde devam ediyordu.
☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆
Lexa, elinde tasın içinde ki köpüğü iyice köpürterek babasının yanına geldi. Strange kendisi traş olamadığı için ona bu konuda Lexa yardımcı oluyordu.
Tabii Strange bundan pekte hoşnut değildi kendi kızının ona bakmasından nefret ediyordu.
Hele ki yemek yerken elleri titrediği için bir şeyleri üstüne döküyordu ve bu yüzden yemeği ona Lexa yediriyordu, bundan sonuna kadar nefret ediyordu.
Kendi öz kızına muhtaç olmak onu fazlasıyla aciz kılıyordu.

Lexa elinde ki köpüğü babasının yüzüne sürmek için yanaştığında Strange geri çekildi.
"İstemiyorum." Lexa başını eğdi ve elinde ki tası yan tarafta ki masaya bıraktı. Babasının boynuna sıkıca sarıldığında Strange duraksadı.
Kızının üzgün olduğunu biliyordu ama maalesef ki ellerine çözüm aramaktan onunla asla ilgilenmiyordu, sanki onu terk etmiş gibiydi.
Fazlasıyla titreyen ellerini Lexa'nın beline yerleştirdi ve sarılmasına karşılık verdi. Günler sonra ilk defa huzurluydu. Derin bir nefes aldı ve Lexa'nın kızıl saçlarını öptü.
Ona fazla sert davrandığının farkındaydı.
"Baba lütfen böyle yapma." Strange Lexa'nın çatallaşan sesine karşılık olarak kollarını ona daha sıkı sardı.
"Üzgünüm tatlım, istemeden seni kırıyor olabilirim fakat biliyorsun bu işe yaramaz eller için çözüm arıyorum ama umutlarım tükenmeye başladı."

Lexa derin bir nefes aldı. Umut her zaman her yerde vardı önemli olan onun bir yerlerde vâr olduğuna inanmaktı.
"Hadi ama hayat devam ediyor baba. Kendini üzme. Eminim ki bir umut vardır."
Strange başını iki yana salladığında Lexa göz devirdi ve sonra aklına gelen şeyle sırıttı.
"Aslında sen hala karizmasın baba, biliyor musun?" Strange onun bu sözüyle gülümsemeden edemedi.
"Demek öyle küçük hanım."
"Sonuna kadar öyle Bay Strange." Strange gülerek Lexa'yı gıdıklamaya başladığında genç kız yerde kahkahalar atıyordu.
"Tanrım! Baba dur lütfen!" Diyerek güldü. Strange sonunda titreyen ellerini onun karnından çekerken Lexa nefes nefese kalmıştı. Strange bir anlığına durup yerde hâlâ derin nefesler alarak kıkırdayan kıza baktı.
Strange, Lexa sayesinde gülüyordu. Kızının her zaman gülümsemesini istiyordu, onun üzülmesine asla izin vermeyecekti.

Lexa Strange/Daughter Of StrangeWhere stories live. Discover now