𝙲𝚑𝚊𝚙𝚝𝚎𝚛 4: 𝚃𝚑𝚎 𝙳𝚒𝚛𝚝 𝚆𝚒𝚝𝚑𝚒𝚗 𝚃𝚑𝚎 𝙱𝚒𝚛𝚝𝚑

38 13 29
                                    

Medya: Dove & Elise, 11
.

.

.

"Şimdi sizinle geriye, gerçekten çok geriye gideceğiz. Benim, kardeşimle benim doğumuma, bizim çocukluğumuza. Kaderimizin ve kirin biz doğmadan önce birleştirildiği ve kurbanların ömür çizgilerinin belirlendiği o güne. 17 Kasım'a.

Annemiz Apolline ve babamız Cyrah, isimlerinin aksine sıradan sayılabilecek bir hayata sahip insanlardı. Dünya çapında duyulma kapasitesi olmasa da ülke içerisinde gayet güzel iş yapan bir markanın sahipleriydiler. Dedelerimiz markanın ortaklığından ayrılmadan önce onları evlendirmiş ve işin geleceğini sağlama almışlardı. Evliliğin ardından bir süre çocuk sahibi olamayan Winslow çifti dördüncü yılın sonunda ilk müjdeli haberi almıştı, fakat sevinçleri ne yazık ki uzun sürememişti. İlk çocukları, annenin strese dayanamayan vücudunda kopmuştu birkaç haftalık umut dolu yaşamından.

Fakat çift vazgeçmedi ve iki sene sonra başvurdukları yüksek gizlilik teşkil eden tedaviden olumlu ve ilk çocuklarından daha umut dolu bir yanıt aldılar. Aile için çileli geçen sürecin ardından birkaç haftalık geç bir doğumla gelmişiz dünyaya.

Ben ve kardeşim Elise. Dove ve Elise Winslow. İdeal bir çiftin ideal çocukları.

Ailemizin yıllar içerisinde kazandığı ün ve medyanın abartı spekülasyonları bir yana, umut vadeden çocuklardık. İkimiz de sayısız spor eğitimi almış, sayısız enstrümanla tanışmış, hepsi birbirinden yabancı gelen dillere maruz kalmıştık. Neredeyse birbirimizin aynısı olsak da annemler Elise için bana olduklarından daha umutluydu; Elise Almanca ve Çince'ye benden daha hakimdi, Elise keman ve piyano çalabiliyordu, Elise balede grup birincisiydi ve yüzmede eyalet madalyası vardı.

Elise en azından annem için her şeydi. Onun gururuydu, onuruydu, biricik kızıydı. Bense Elise'in yanında tanrının gönderdiği bir yedek parçaydım onun gözünde.

Oysa ben resimde ondan daha iyiydim. Bateri ve gitarda olmamam gerektiği kadar ilerideydim. Savunma sporlarında, özellikle Judo ve Wushu'da, dört tane eyalet madalyam vardı. Fakat annemin değil bunlardan, benden haberi yoktu. Umurunda olan tek şey ne işiydi ne ailesi; yalnızca Elise'ti.

Babamsa ailede benden sonraki en pasif kişiydi; haftasonları dışında asla evde olmazdı, çeşitli kampanyalar için ülkeyi gezer, şubeleri bizzat denetler ya da en azından o süsü verirdi. Eve geldiği zaman hepimize yakın davranmaya çalışırdı fakat ısrarla hissettirmek istediği baba sıcaklığı, ondan ziyade dudakları mandal zoruyla iki yana açılmış, acıyla sırıtmaktan yanaklarında oyuklar açılmış bir sirk pandomimini andırırdı. Bana pek istediği gibi hissettiremese de Elise'le daha iyi anlaştıklarının farkındaydım, bana baktığında bazen bakışlarında yakaladığım karanlık Elise'e neredeyse hiç ulaşmıyordu bile.

Biz medyaya iyi gösterilmekten ziyade kendi içimizde, kafes olmayan yerde dövüşe zorlanmış, her iki tarafın da isteksizce birkaç yumruk salladığı, ömür boyu uzunlukta bir müsabakadaydık. Ve ailemiz bizi bunlara zorladığında yalnızca sekiz yaşındaydık. Yalnızca sekiz... En azından iki dili akıcı bir şekilde konuşabilen, en az iki enstrümanı yalnızca birkaç ay içerisinde başkalarının iki sene uğraşıp da zor geldiği düzeyde zorlanmadan çalabilen, en az iki sporda derecesi olan iki kız kardeş. Ve anneleri, kızları dışında kimseye belli etmediği bir arzusu yüzünden ikisini yarıştırıyordu. Birkaç yıl boyunca buna kızların hayatının her döneminde devam etti; kimin saçları daha güzel, kimin dersleri daha iyi, kimin Fransızcası daha aksanlı...

Ve kim, anneleri her gece onları duşta döverken daha sessiz?

Kim, tüm bunlara rağmen dışarıya mutlu aile tablosunu daha iyi yansıtıyor? Kimin acı eşiği daha yüksek? Kimin vücuduna morluklar daha çok yakışıyor? Kimin saçları daha kolay çekiliyor? Kim annesinin baskılarına rağmen akli dengesini koruyabilmeyi başarmış?

Burada cevabını verebileceğim tek soru bu işte: Kim akli dengesini koruyabilmeyi başarmış? Çok basit, değil mi?"

Uzun, rahatsız edici bir sessizlik oldu birkaç saniyeliğine. Göğsünü sıkıştıran, başını döndüren bu sessizliğe daha fazla dayanamadı Fulgur; okkalı bir küfür savurduktan sonra öfkeyle ayağa kalktı, Uki ve Alban'ın hıçkırıkları kafasının içinde yankılanırken elini göğsüne koydu ve kendini bildi bileli nefret ettiği o iğrenç çaresizlik hissini yayıp yok etmek istermişçesine gezdirdi elini. Ekrana arkasını dönüp başını duvara yasladı, derin bir iç geçirmeyle gözlüklerini masaya fırlatan Vox'un boğuk küfürlerine Alban ve Uki'nin yanına giden Shu'nun öfkeli homurtuları karıştığında Dove'un buruk gülüşü duyuldu kayıttan.

"Evet, bildiniz... Kimse. Kimse koruyamadı kendini, ne ondan ne kendimizden. Öyle "yıllarca çektik" diyemeceğim bir zaman dilimi olsa da bize yıllardan çok asırlar, devirler gibi gelmişti, çünkü birbirimizin her yönden değişimine şahit olmuştuk. Vücudumuzdaki her yeni bir iz, en baştan yaratılmamız demekti," kukla ağır hareketlerle ayağa kalktı ve siyah elbisesinin askılarını omuzlarından zarifçe sıyırdı. Elbisesi hafifçe yere düştüğünde tüm çocukluğu ve tüm benliği, tüm saflığıyla ekrandaydı şimdi. Ve fotoğraflardan daha ölümsüz bir anı olarak kazınmıştı odadakilerin zihinlerine.

"Çocuktum, küçüktüm fakat ufak bir kıskançlık kırıntısı dışında bir şey yoktu kalbimde. O bembeyaz, uçsuz bucaksız yer yıllar içinde temizleyemeyeceğim bir şekilde kirlenmişti, zehirlenmişti. O siyahtan daha derin olan boşluğun içerisinde yalnızca kırmızı, ufacık bir leke, Elise'e karşı duyduğum ufak bir kıskançlık vardı. En azından ben öyle sanıyordum," sandalye, asılmış tavşanlar ve ekranda dahi olsa çığlık atma isteği uyandıran o mükemmel küp şeklindeki oda kayarak kaybolmuştu. Yerinden bir milim bile kıpırdamayan kukla ise berrak olduğu kadar sahteliğini de hissettiren beyaz boşlukta, tüm savunmasızlığı ve çocukluğuyla ekrana gülümsüyordu.

"Biz kirle doğan kardeşlerdik. Biz kendi kirimizdik, kendi kaderimizdik. Fakat yanılıyorduk ve tanrı bunu bize 11 yaşına geldiğimizde göstermişti. Neredeyse kardeşimin hayatına mal olacak olan o büyük yıkımla, neredeyse insanlığın sonu olan o "Prova"yla görmüştük gerçek kiri."

             え                       え                      え

EHHHEEE

2 ay sonra bölüm attım Allah belamı versin

Ve EVET İGRENC Bİ YERDE KESTİM

NEDEN

Cunku siz bu bolumu okurken bi umut aksama yetistirebilecehim 5. bolumu yaziyo olacağım

Sanirim kafaniza az da olsa sican bi bolum oldu

Kısa oldu ztn diger bolume malzeme kalsin diye cok bisey koymadim buraya

ehe qwq

Neyse cok konustum yaw gidiyom ben

-Kuroyuri

.

.

.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 24, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Mind Games: A Nijisanji FanfictionWhere stories live. Discover now