Jaeyoon ve Youngkyun

Start from the beginning
                                        

Adam kafamdaki soruları anlamış olacak ki böyle konuşmuştu. Böyle yaklaşması bana hoşuma gitmişti. Burada tıkılı kalmayı ben de istemiyordum. Belki bu tek fırsatımdı.

"Olur."

"Gerçekten mi? Çok sevindim. Teşekkür ederim."

"Tamam Youngkyun. Odana git eşyalarını topla ve gitmeye hazırlan. Lobide bekle bizi." Müdüre Lee benim için mutlu olmuş gibi gözüküyordu.

Buradan ayrılacak olmanın tek kötü yanı Müdüre Lee'den ayrılacak olmamdı. O iyi biriydi. Bir anne gibi yaklaşırdı bana çoğunlukla.

Yatakhaneye gittiğimde yatağımın üstüne oturdum. Gerçekten gitmem doğru muydu? Ya o Jaeyoon denen adam da kötü biriyse? Belki de evden kaçabilirdim.

Daha önce yetimhaneden kaçmayı çok denemiştim ama başaramamıştım. Ya Müdüre Lee ya da diğer hocalar yakalamıştı beni hep.

Müdüre Lee'nin yakalaması sorun değildi. Yakaladığında benimle güzelcw konuşur, sorunlarıma çözüm bulmaya çalışırdı. Ama hocalar hiç öyle değildi. Ceza vermek için bahane arıyorlardı ve ben de fırsatı sunuyordum önlerine.

Eşyalarımı toplayıp lobiye indim. Jaeyoon ve Müdüre Lee beni orada bekliyordu.

"Gitmeye hazır mısın?" Jaeyoon yanıma yaklaştı.

"Evet." Ardından Müdüre Lee geldi ve bana sarıldı.

"O iyi biri. Sana çok iyi bakacak. Mutlu ol, olur mu?"

Gözlerim dolmuştu. Başımı salladım ve Jaeyoon ile kapıdan çıktık.

Arabasına vardık.

"Öne otur istersen."

Dediğini yaptım ve ön koltuğa oturdum. Kemerimi bağladım. Çantamı önüme aldım ve sıkıca sarıldım.

"Aç mısın?"

Aslında arkadaşlarım kahvaltı yapmıştı ama ben yapmamıştım.

"Şey biraz."

"Eve gidip seni odana yerleştirelim sonra yemek yemeğe çıkarız dışarı, olur mu?"

"Olur." Çok merak ediyordum yeni evimi, odamı. Sadece bana ait bir oda...

Eve vardık. 2 katlı güzel bir evdi. Oldukça büyüktü. Bahçesi kocamandı. Yalnız mı yaşıyor acaba diye düşündüm.

İçeri girdik. İçerisi dışından çok çok daha güzeldi. Üst kata çıktık. Sağda bir yerde olan kapıyı açtı bana.

"Burası senin odan."

İçeriye baktığımda çok dolu olmayan duvarları beyaz bir oda gördüm. Genişti ve yüksek tavanlıydı.

"Sen nasıl düzenlemek istersen öyle düzenleyelim diye boş bıraktım. Duvarları istediğin renk boyarız. Mobilyaları da sen seçersin."

Bu hayatımda aldığım en güzel teklifti. Adam gerçekten iyi birine benziyordu.

Odama azıcık olan eşyalarımı koyduktan sonra dışarıya çıktık.

Önce yemek yedik sonra odam için boya ve mobilya baktık. Isınmıştım ona, sürekli gülüyordu ve bana iyi davranıyordu. Sanki gerçekten kardeşiymişim gibi...

**

3 yıl geçmişti Jaeyoon hyungun beni o yetimhaneden kurtarmasının üzerinden. Abi kardeş ilişkimiz olmuştu. İkimizde birbirimizi çok seviyorduk.

Beni harika bir okula gönderiyordu. Sürekli birlikte vakit geçiriyor, o an kafamıza ne eserse onu yapıyorduk.

Bana geçmişini ve yaşadığı her şeyi anlatmıştı. Tabi ben de ona. İkizi olan Sang Min'in yaptığı şeyler gerçekten akıl alır gibi değildi. Aşık olduğu çocuğu da anlatmıştı. Çocuk Sang Min'i tercih etmişti. Kendime söz verdim kısa sürede ailem olan Jaeyoon hyungu üzen herkesten intikam alacaktım...

*****

"Hey Hwiyoung iyi misin? Daldın gittin."

Taeyang, Hwiyoung'un geçmişini hatırladığını anlamıştı.

"Anlatmak istersen her zaman dinlerim."

"Ne anlatayım ki? 6 yaşında ailesinin ölümü üzerine anneannesi tarafından yetimhaneye bırakılıp 8 yıl sonra Jaeyoon tarafından kurtarılan bir çocuk duruyor karşında."

Hwiyoung'un kafasına o an dank etmişti kırdığı pot.

"Jaeyoon mu? Siz onunla önceden tanışıyor musunuz?!"

Taeyang gözlerini kocaman açmış Hwiyoung'a bakıyordu.

*****

Bu bölüm de bittii. Bakalım Hwiyoung çevirebilecek mi? Ya da gerek kalmaz belki?!

Okuduğunuz için teşekkürler<3

PUZZLE [JaeSeong]Where stories live. Discover now