1

6 0 0
                                    

Gaz lambasının ışığında,son satırlarımı yazıp mektubu bitirdim. Katlayıp mühürledim ve çalışma masamdam kalkıp camımı açtım.
Mektubu,hemen pencereme konan baykuşun ayaklarına yerleştirip penceremi kapattım ve perdemi çektim.

Sabahın erken saatleriydi. Bu saatlerde çok az kişi uyanık olurdu. Genelde savaşçılar antrenman için uyanırlardı.
Çalışma masama dönüp savaş için yaptığım araştırmalar bulunan belgeleri düzenledim ve kontrol ettim. Vega krallığıyla,obsidyen kuyularını ele geçirmek için yakında bir savaş olacaktı ve her iki krallıkta bunun için hazırlıklar yapıyordu. Bugün bu araştırmalarımı krala yani babama sunacaktım. Gözüm,bölgenin haritasının çizili olduğu parşömene ilişince birazda onun üzerinde çalıştım. Çalışmamı bitirdiğimde hava artık iyice aydınlanmıştı.
Uzun kollu,yeşil,ipek elbisemi giydim.
Bileklerinde,karın bölgesinde ve yakalarında bulunan dantel işlemelerine yine karın kısmında ikisi sağ,ikisi sol tarafta bulunan altın düğmeler eşlik ediyordu.
At kuyruğu yapmış olduğum saçıma ince,üzerinde 5 tane yeşil taş bulunan altın tacımı geçirdim. Yine altın işlemleri bulunan alçak topuklu ayakkabılarımı giydim en son zambak kokulu parfümümü sıkıp, babama sunacağım tüm araştırmalarımı topladım ve gri postacı çantasına yerleştirdim. Boynuma astım  ve odamdan ayrıldım.

Büyük saray koridorlarında ayak seslerim çok net duyuluyordu.
Koridorlardan birinde kardeşim Eleonara'yla karşılaştığımızda birbirimize gülümsedik
"Nereye böyle bu koca çantayla?"
"Babamın yanına gidiyorum,çantada da yakında olacak olan savaş için yaptığım bazı araştırmalar var. Vakit azalıyor son hazırlıkları çabucak yapmalıyız. Savaş her an başlayabilir biliyorsun"
"Bu savaşın olmasını hiç mi hiç istemiyorum. Kim kazanırsa kazansın karşı taraf için korkunç bir son bekleniyor"
"Ne ben ne de Ethan bu savaş için hiç mutlu değiliz lakin babalarımıza söz geçirmek oldukça zor. Bu yüzden savaşı olabildiğince en barışçıl şekilde bitirip yolumuza devam etmeyi düşünüyoruz"
"Yinede içimde kötü bir his var. Hazin bir son..."
Kız kardeşimin omzunu sıvazladım ve rahatlatmaya çalıştım.
"Endişelenme,her iki tarafında zarar görmemesi için elimizden geleni yapacağız"
"Şüphesiz yaparsınız. Bundan eminim. Ama krallar..."
"Yıldız yorumcuları bu işe ne diyor?"
"Çok belirsiz olduklarını söylüyorlar ama karanlık bir taraf olduğunuda söylüyorlar. Güç hırsının açabileceği bir tükenmişlik olmasından endişeleniyorlar.Az önce babamla onların yanındaydım. Uyardılar ama asla dinlemedi. Sürekli kazanacağımızı söyledi ve gitti."
"Tam olarak ne dediler"
"Savaşın sonucu çok belirsiz kimin ağır bastığını söyleyemiyorlar. Lakin bu savaş,kralların içlerindeki güç hırsını büyütüp gözlerini kör edebilir. Kuyular için savaşırken ülkelerinin durumlarını ihmal edip kıtlık,hastalık gibi pek çok sorunun yanında her iki krallığında güç hırsına kurban gidebileceğini söylediler. Dikkatli olunması konusunda uyardılar. Ayrıca eğer bir taraf kazanır ve kuyuları ele geçirirse yine aynı sonuçlar doğabilir. Güç isteğinin yarattığı doyumsuzluk ve beraberinde gelen yok oluş..."
Koridorun karşı tarafında beliren silüetle fısıldaşmayı bitirdik ve yollarımıza devam ettik.

Kralın odasına geldiğimde,muhafızlar geldiğimi bildirip kapıyı açtılar.
Babam yüzünde kocaman bir gülümsemeyle beni karşıladı.
"Günaydın canım,nasılsın?"
"İyiyim,ya siz? Sağlığınız, keyfiniz yerindedir umarım"
"Oldukça yerinde hemde. Özellikle şu günlerde küçük bir çocuk gibi sabırsız ve heyecanlıyım."
Gülümsedim ve çantamı çıkarıp ahşap masanın üzerine koydum.
"Bu nedir?"
"İçinde yakında olacak olan savaş için yaptığım araştırmalar mevcut. En kestirme ve en savunmasız yollar. Yiyecek ve su ihtiyaçlarının karşılanbileceği ormanlar ve kuyular. Ayrıca savaş stratejileri gibi araştırmalar var. Ah bir de Vega krallığının bir kaç savaş taktiğini öğrendim"
"Ah işte bu çok iyi. Peki nasıl öğrendin?"
"Uzun zamandır tarih kitapları okumamın sebebi buydu. Uzun yıllardır kullandıkları ve kimsenin tam olarak bilmediği stratejileri var. Her bir tarihçi biraz biraz anladıkları kadarını yazmış. Bende yapboz gibi birleştirdim ve yorumladım sonuç olarakta en sonunda buldum"
"İşte bu. Çok akıllısın Adelaide. Bir gün bu krallığın başına geçtiğinde gözüm arkada kalmayacak"
"Övgünüze layık olabilmek benim için şereftir"

Babamın odasında geçirmiş olduğum ve beraber yaptığımız savaş stratejileri tartışmamız bittiğinde oldukça acıkmıştım.
Yemek salonuna indiğimde annem ve kız kardeşimin birlikte yemek yediklerini gördüm.
"Günaydın Adelaide,katılmaz mısın?"
"Günaydın anneciğim. Tabii katılırım"
Kardeşimin yanına oturdum ve servisin bitmesi beklerken annem konuştu
"Uzun zamandır bilgi topluyorsun,nasıl gidiyor araştırmalar,kralı memnun edebildiniz mi?"
Hafifçe kıkırdadı
"Bazı önemli bilgiler edinmeyi başardık,şu an güçlü bir donanmaya sahip görünüyoruz. askeriyeyide iyice geliştirmek için çabalıyoruz"
"Peki ya Vega?"
Eleonara'nın kısa bir anlığına yüzü düştü ama hemen toparlandı.
Yakalanmamızdan oldukça korkuyordu.
"Kimse nasıl bir hazırlık yaptığını bildirmez anneciğim. Ayrıca içeriden bilgi satan kimsede yok."
"Anlaşılan iyi doyurmuşlar saray çalışanlarını"
"Öyle görünüyor"
"Sen nasılsın? Savaş her an olabilir. Sende katılacaksın her zamanki gibi. Güç toplaman gerekir. Bütün geceni araştırmalara ayırınca güçten düşersin. Bırak birazınıda askeri akademisyenler yapsın. Ne de olsa görevleri bu. Sen her şeyi araştırıyorsun. Geriye onlar için hiç bir şey kalmıyor. Öyle oluncada bir icraatleri olmuyor. İcraati olmayanın sarayda  işi olmaz"
"Haklısınız ama kendimi çok yormuyorum zaten. Aksine iyi geliyor araştırmak. Hem bu bilgileri bilmek işime yarayacak."
"Doğru sen yinede çok yorma kendini"
Eleonara söze girdi
"Zaten bir sürü şifa karışımına sahibiz yorulsada hemen bir tane içer ve iyileşir"
"Ah evet. Büyücülerimiz gerçekten çok iyi"diye destekledim.
"Sen yinede kendine dikkat et"
"Ederim,sizde kendinize dikkat ediniz"
"Eminim ki yine çok iyi işler çıkaracaksın"
"Güveninizi boşa çıkarmamak için elimden gelenin fazlasını yapacağıma söz veriyorum"
"Afiyet olsun" diyip masadan kalktı ve gitti.
Salonda yalnızca kardeşim ve ben kalmıştık.
"Tahminen ne kadar sürer?"
"Bilmiyorum. Belki bir kaç ay belki yıllar sürer"
Yemek salonuna saray muhafızlarından biri girdiğinde konuşmamız bölünmüştü
"Ne oldu?"
"Efendim bir büyücü sizi görmek istiyor"
"Kimmiş bu büyücü? Ne olmuş?"
"Adının Alexandra olduğunu ve önemli olduğunu söyledi"
Masadan kalkıp muhafızın yanına gittim
"Beni ona götür"

Sarayın bahçesinde bekleyen bir kadın vardı.
Benden kısaydı ve oldukça zayıftı.
"Bu kadın"
"Prensesim" referans yaptı ve konuşmaya devam etti
"Rahatsız ettiysem bağışlayın fakat önemli olduğunu düşündüm."
"Anlat nedir sorun?"
"Prensesim yakında Vega ile olan savaş biliniyor. Gece bir rüya gördüm. Bir sürü insan vardı. Her yer gri bir toz tabakasıyla kaplıydı. İnsanlar yorgundu ve acı çekiyor gibi görünüyorlardı. Çok yıpranmış gözüküyorlardı."
Kaşlarım çatık şekilde büyücüyü dinlemeye devam ettim.
"Sonra sizi gördüm.Acı çekiyor gibi görünmüyordunuz lakin kralımızla konuşuyordunuz. Savaşı bitirmekten bahsediyordunuz. Her iki krallığında yıkılmanın eşiğinde olduklarından bahsediyordunuz. Bu Savaşın yalnızca acı getirdiğini söylüyordunuz. Askeriyenin aç ve bitmiş olduğunu söylüyordunuz.
Kralımız size,sizin ona ihanet ettiğinizi ve arkasından iş çevirdiğinizi size asla güvenmemesi gerektiğini söylüyordu. Vega'yla işbirliği yapmakla suçluyordu. Siz karşı çıkıyordunuz ve yaptığınız tek şeyin yalnızca  sevmek olduğunu hiç bir zaman Drakon'a ihanet etmediğinizi ve etmeyeceğinizi söylüyordunuz. Sonra... sonra bir erkek gördüm. Sanırım Vega'nın varisiydi. Kendi krallarıyla konuşuyordu söylediklerinizin aynısını krallarına söylüyordu. Sonra uyandım ve bu rüyayı size anlatmam gerektiğini düşündüm"
"Tamam Alexandra bana anlattığın için teşekkürler. Savaş önlemlerine daha fazla önem göstereceğiz. Eğer tekrar buna benzer bir rüya görürsen yine gel tamam mı"
"Nasıl isterseniz prensesim"
"Gitmeden önce,sarayın önünde biraz bekle muhafızlar sana bir kese altın versinler"
"Teşekkür ederim prensesim. Teşekkür ederim"

Doğruca odama çıktım. Büyücünün dediklerini düşünüyordum. Gelecekte öğrenecek olabilirler miydi? Ethan ile olan aşkımızın krallar tarafından öğrenilmesi bir felaket yaratabilirdi.
Yatağıma uzandım ve düşüncelere daldım.
Son zamanlar gerçekten çok yorucu geçiyordu. Savaşın getirdiği stres ve sorumluluklar başlı başına birer işkenceydi.  Çok geçmeden uykuya dalmıştım.

Forbidden loveWhere stories live. Discover now