Bölüm 2

18.1K 1K 10
                                    

Erhan arkadaşının şımarıklıklarına gülerek baktı. Otuz yedi yaşında olmasına rağmen ruhundaki çocuğu büyütmemişti hiçbir zaman. 

"Çocuksun, çocuk!"

"Evet, oğlum gelip oyuncaklarımı almadan son günlerimin keyfini yaşıyorum."

 Eve geldiklerinde, daha kapıda sıcacık karşılandı, Erhan. Kocaman karnından sarılamayınca, yanına gelip omzuna kolunu dolayarak öpebilmişti yenge saydığı kadını.

Leyla kocasının bu arkadaşını herkesten farklı bir yere koyardı. Erhan'ın her zaman düzgün davranması, saygısı ve sevecen taraflarının ağır basması çok hoşuna giderdi. Hatta sık sık 'kız kardeşim bekâr olsaydı seni damat olarak alırdım' derdi. O da sıkıca sarıldı, Erhan'a. Leyla'dan sonra Zeycan'a gelmişti sarılma sırası. Erhan, kendi kardeşinden ayırmadığı genç kızı yanaklarından öptü.

Erhan, getirdiklerini verirken Zeycan'ın hediyesini de valizden çıkartmıştı. Zeycan dijital fotoğraf makinesini görünce çok şaşırmıştı. Çocukluğundan beri resim çekmeyi çok severdi. Erhan'ın bunu anımsaması ve güzel bir makine hediye etmesine nasıl teşekkür edeceğini bilememişti. İlk olarak elbette Erhan'ın resimlerini çekmişti. Erhan, etrafında dönerek poz poz resmini çeken kıza gülümseyerek bakıyordu. Zeycan ailenin esmerliğini almıştı ama büyük babasının mavi gözlerini taşıyan tek Tutanoğlu'ydu.

Zeycan, yirmi iki yaşına kadar ailesinin baskısından kaçmış ve evlendirme çabalarına ayak diremişti. Okumak istemiş ve babasını ikna etmişti. Üniversiteyi bitirdiği yıl doğum gününü kutladığı kafede tanıştığı Bozkurt'u çok sevmişti. Celal, çocuğu araştırmış, iyi bir aileden olduğunu öğrenince ses çıkartmamıştı ama Zeycan'ı da daha sıkı bir ortama sokmuştu. Artık evden çıkması bile sorun oluyordu. Oysa Antep merkezde yaşam çok güzel ve keyifliydi. Ama Zeycan hepsinden uzaklaşmak zorunda kalmış, Bozkurt'u da göremez olmuştu. Celal yasak koymamış ama görüşmelerini kasıtlı engellemişti.

En sonunda kapıya bırakılan bir mektup ile Zeycan'dan ayrılmıştı delikanlı. Erhan, içine kapanan Zeycan'ın imdadına internetten yetişmişti. Gerçekten seviyorsa bir gün yine bir araya gelebileceklerini ama gerçek sevgi değilse bu ayrılığın kendisi için iyi olduğunu ısrarla tekrarlamıştı. Zeycan'ın bilmediği Erhan'ın da aynı zamanları aşk acısı çekerek geçirdiği ve onunla konuşurken kendi acısını hafifletmeyi de başardığı idi.

Erhan kendi olmadığı zamanlarda muhabbet edebilsin diye iki kardeşini de tanıştırmıştı. Celal zaten tanıyordu Yunus ile Sedat'ı. Kız kardeşi Bade ise evli olduğu ve bebek büyüttüğü için vakit ayıramıyordu Zeycan'a. Ara sıra selam söylemekle yetiniyordu. Celal, Erhan'ın kardeşlerinden zarar gelmeyeceğini bildiğinden ses çıkarmamıştı. Zamanla kız kardeşindeki değişimlerden de memnun olduğunu Erhan'a söylemişti.

Bir zamanların aşk acısı çeken genç kızı, şimdi elinde fotoğraf makinesi ile Erhan'ın peşinde dolaşıyordu. Yine eski cıvıl cıvıl Zeycan olmuştu. Elinde makine onun hemen her halinin fotoğraflarını çekiyordu.

Celal ve Leyla onun bu şaklabanlıklarına gülüyordu. Leyla iyice ağırlaşmıştı. Bazen nefes almak bile güç geliyordu. Çok kilo almamak için özen gösterse de on dört kilo almış olmak bile onu zorluyordu. Öyle zamanlarında en büyük yardımcısı Zeycan'dı.

BUZDAKİ ATEŞWhere stories live. Discover now