ii. first interactions

Beginne am Anfang
                                    

"Akşam planın var mı? Yoksa hastalığı kabullenip ona boyun mu eğeceksin Percy?" Çocuksu bir meydan okumaydı bu. Tam da ondan beklenildiği gibi.

"Ben bağımlı değilim, Robin."

"Yok artık. Seni kötü yola sürüklediğimi mi düşünüyorsun? O ne demek?" demişti, alınır bir ses tonuyla. Kısa bir an yanlış bir şey mi söyledim diye kötü hissetmiştim ama gülmesi ciddiye almadığı anlamına geliyordu. "Sadece bizimle Bloomington'a gelmek ister misin diye soracaktım. Kaç gündür odandan ve şu orta çağ kütüphanesinden çıktığın yok."

Bu düşünceli tavrı beni biraz etkilemişti.

"Bloomington, ha. Ne işiniz var ki?" dedim, Jack ve diğerlerinin olduğu tarafa bakarken. Hararetli bir şekilde bir şeyler konuşuyorlardı. Tartıştıkları belliydi. Bir anda ne olmuştu diye kaşlarım havalanırken Robin'in onları görüp göz devirdiğini gördüm. Sessizce de küfür etmişti. Piçler. Bu durum bana garip gelmişti ama Robin hiç umursamadan az önceki sorumu yanıtlamıştı.

"Kafayı kıracağız oğlum. Blain'in ağabeyinin çalıştığı bara gideceğiz, acayip iyi bir ortamı var. Gidince görürsün zaten."

Metroplex'teyken kulüp, bar ve parti ortamları beni çok cezbediyordu. Daha önce çok fazla deneyimlememiştim ama çevremdekilerden görünce hep bir merak dalgasıyla ilgi duyardım. Gençlik fantezilerimden biriydi ama bir türlü gidemezdim. Macalester'e gelince bunları fazlasıyla görme ve tatma fırsatım olmuştu. Ne kadar iyi hissettirse de -tanımadığım insanlarla hiç yabancılık çekmeden takılabilmek- beni bu tarz gecelerden tiksindiren bir şeyler de vardı. Fantezi şarkılarının bir zamandan sonra kulak zarını tırmalayacak raddeye gelmesi, kanında yavaş yavaş kaynamaya başlayan alkol ve uyuşturucu gibi şeyler artık bana mide bulandırıcı bir hismiş gibi geliyordu. Belki uzun bir süre sonra bu geceleri tekrarlamak istemeyebilirdim çünkü bana bu kadarı bir süre yeterdi. Robin ve diğerli gibi üst üste bunları yapamazdım ki onlar bir de her hafta başka bir kızın odasından çıkıyorlardı.

Hiç benlik değildi.

"Çok isterdim ama planlarım var, Rob. Çeviri ödevimi tamamlamam lazım ve bir de öğrenci işlerine uğramam lazım. Daha sonra da tüm gece uyumayı planlıyorum." Bu sözlerimle bana yüzünü buruşturarak baktı.

"Çok sıkıcı olduğunu söylemiş miydim?"

"Defalarca."

Beni umursamadı ve sigarasını havaya doğru üfledi. "O zaman tekrar söyleyeyim. Sıkıcısın."

Bakışlarım tekrar diğer çocuklara kaydı. Tartıştıkları her neyse geride bırakmış, yanlarına yeni gelmiş bir kızla bir şey konuşmaya başlamışlardı. Kızı ilk defa görüyordum. Çılgınca ama gerçekten de ilk defa görüyordum. Yoksa bu okuldan değil miydi Yüzündeki ifadeyi de çözemiyordum. Çok açıklayıcı bir ifade yoktu. Göz ucuyla Robin'e baktım.

"O kız kim?" dedim, belki meraklı belki de olmayan ses tonumla. Robin de bu sorularıma alışmış olmalı ki sorgulamadan cevaplamıştı.

"Kate. Jack'in kız arkadaşı." Jack'in kız arkadaşı olduğunu ilk defa duyuyordum. Ve bir de kızı ilk defa görüyor olmam da garipti. Bu yüzden şaşırmıştım. Belki yüzüme de yansımıştı şaşkınlığım. Jack'in -Robin'den bile- daha fazla çapkın olduğunu düşünüyordum ki öyle de davranıyordu. Şimdi ise bir kız arkadaşının olduğunu görmek... tuhaftı. Tamam, beni ilgilendirmezdi ama sadakatsizliği görmeye bile tahammülüm yoktu. Arkadaşım olmasa bile o yolda ilerlediğimizi düşünüyordum ve bu daha da rahatsız ediciydi, benim açımdan. Zira bunun gibi adamlara asla güven olmuyordu.

Kötüler Çağı Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt