66.Bölüm: CANAVARIN ÖTESİNDE

En başından başla
                                    

Owen İngiliz'di, pisliğin en dibine batmış isimlerden biriydi. Kocam kadar olmasa da o da mafya babasıydı. Kırklı yaşlarına olmasına rağmen hayatına sanki yüz elli yaşındaymışçasına kötülük sığdırmayı başarmıştı.

Onu araştırırken gördüklerim, öğrendiklerim onu öldüreceğim şekli çok daha vahşi bir şekle dönüştürmüştü. Owen sikik bir sübyancıydı. Ona yapacağım her şeyi hak ediyordu, çok daha fazlasını hak ediyordu.

Parmaklarımı birbirine geçirip kıtlattım. Elime masanın üstünde duran gözlüğü aldım. Ona yakınlaştığımda korkuyla inip kalkıyordu göğsü.

Gözlüğü gözüne taktım, şu an tamamen karanlıktaydı. Ancak gözlüğün içindeki kör edici ışığın birazdan tüm karanlığı ve hatta onun psikolojisini de yutacağını biliyordum.

Işığı açtığım an büyük bir çığlık attı. Ne kadar gözlükten çok dışarı çıkmasa da güzel gözlerime zarar gelmesin diye yanından ayrıldım. Kafama kaynak maskesi taktım.

Yanına geri döndüğümde ışığı arttırdım, çığlıkları çoğalırken zararsız görünen ışığın ona canlı canlı işkence yaptığını biliyordum. Ona verdiğim yüksek ışık kafayı yemesine sebep olacaktı.

"Durdur şunu!" diye bağırsa da ben ışığı biraz daha arttırdım.

Masama dönüp uzun ve iğne kadar ince olan şişe benzeyen bıçaklarımı elime aldım. Onlardan onlarca vardı.

Kolundan başlayarak, vücudunun üstünde yattığı tahtaya değen bedenine bıçakları geçirmeye başladım. Çığlıkları çoğalırken ağzına ıslak demir bir top bağladım. Artık sadece iniltileriyle başımı ağrıtıyordu.

Tüm vücudunu bıçakla sapladığım tahtada artık her taraf delik deşikti. Kan tahtalardan yere süzülüyordu.

Işığı biraz daha arttırdığımda artık son demlerine gelmişti. Çok geçmeden gözlerinden dumanlar çıkmaya başlamıştı, gözleri yanıyordu. Vücudu histerik şekilde titrerken çektiği acıyla ölüyordu.

Ölecekti ve yine yaptığım şeyler bana hiç yetmeyecekti. Yetmiyordu, artık hiçbir vahşet yetmiyor, hiçbir kan doyurmuyordu. Daha fazlası,

Daha fazlası...

Daha fazlası...

Geriye sadece bir psikopat ve canavar değil, geriye sadece hasta bir ruh değil, geriye tamamen şeytan kalmıştı.

Yetmiyordu, kan damağıma bulaştığı ilk andan itibaren hiçbir şey yetmiyordu.

Acılı inleyişleri gittikçe kısılıyordu, ölüyordu.

Kurbanlarım öldüğünde üzülüyordum.

Ölmesinler ve benim vahşetime sonsuzluğa kadar şahitlik edip, hep aynı acıyla kavrulsunlar istiyordum.

Ben normal değildim, ben her şeyin en kötüsüydüm ve en berbat tarafı da böyle doğduğumu bilmekti. Ben kötü doğmuştum ve buna sebep olan âşık olduğum adamın babasıydı. Hayatım daha fazla korkunç olamaz derken, tüm korku filmlerini çizgi filmlere dönüştürecek vahşetlerle savaşıyordum.

Ben daha derisini bile soymadan öldüğünde bıkkın şekilde verdim nefesimi. Hıncım geçmiyordu, canavarın ötesindeki o şeytan doymuyordu.

Kanla ıslanmış tahtanın ucuna yürüdüm ve kolu çevirerek kurbanın tahtayla birlikte ters dönmesini sağladım. Vücudu delik deşik şekilde tahtaya yapışık olduğu için düşmüyordu.

ATEŞPARE (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin