Nasıl bir makyaj istediğimi söyledim. Ablam Şeyma Hanıma bindallığımı gösterdi. Şeyma Hanım koyu bir kırmızı rujun bana yakışacağı konusunda ısrar etti. Bende kırmayıp onayladım. Yakışacağını biliyordum ama fazla dikkat çekmemek için çabalamıştım aslında.

Koltuk boyunluğuna yaslanıp, gözlerimi kapattım. Şeyma Hanım yüzüme makyajı uygulamaya başladı. Arada gözlerimi açıp aynadan nasıl gittiğine baktım. İnce güzel bir eyeliner, araplardan olduğumuz için göz diplerimede hakiki sürmeden çekmiştik. Güzel ve dikkat çekici bir makyaj olmuştu. Bir saatin ardından makyajim bitti.

Batuhan Bey saçımı bizzat kendisi yapacağını söyledi. Ablam ve annem gelip bindallığımı giydirdiler. Daha sonra Batuhan Bey'in yanına gittim. Kuzenlerim, teyzelerim, yengelerim hepsi beni çok beğeniyordu.

Batuhan Beye nasıl bir saç modelini istediğimi söyledim. Saçlarımı su dalgası yapıp doğal görünmesi için tarakla açtı. Saç yağından sürdü. Önlerden biraz alıp arkadan tutturdu.

Çok güzel olmuştum. Herşeyimle kınama hazırdım. Son iki günüm kalmıştı. Geçmişimi ailemi arkamda bırakıp, yeni bir yaşama başlamama son iki gün kalmıştı. Önümdeki bilinmezlik beni korkutuyordu. Azad, Azad'ın ailesi. Tanımadığım onca insan bir anda ailem olacak ve artık onlarla yaşayacaktım. Tek temennim sorun çıkmaması. Mutluluk özlemi ile yanıp tutuşuyordum.

Çok geçmeden babam ve annemin akrabaları kuaförün önüne yığıldı. Kız tarafı olarak Azad'ın gelip beni almasını ve konvoyla kınanın yapılacağı alana gitmeyi bekliyorduk. Girişin olduğu yerde bekleme alanında hepimiz oturuyorduk. Teyzemler bana nazar duası okuyorlardı. Hepimiz Azad'ı bekliyorduk.

Vakit ilerledikçe daha çok heyecanlanıyordum. Elimdeki nişan ve tektaş yüzüğüm ile oynadım. Korna sesleri ile gözüm dışarıya takıldı. Kalbim daha hızlı atmaya başladı. Sakin ol Dilan sakin ol. Nerden kimin soyundan geldiğini unutma. Her ne kadar ben onunla evleniyorsam o da benimle evleniyordu.

Ayağa kalktım. Dışarıdan gelen Azad'ı bekledim. Birsürü araba ve insan vardı. Kapıdan gelen Azad ile gözlerimiz buluştu. Takımı ve traşı ile çok iyi görünüyordu. Biraz gergindi o da yüzünden bakılınca anlaşılıyordu. Babam ve Hasan Ağa hadi gidelim dedi. Azad ve görümcelerim yanıma geldiler. Dilruba eteğimden tutup yürümeme yardım ediyordu.

Çıkarken annem yanıma gelip kırmızı duvağımla başımı örttü. Azad kapımı açıp yerleşmeme yardım etti. Duvağın altından sadece gülümsedim. Bir yanıma Sibel diğer yanımada ablam bindi. Önde Azad ve kuzeni Yağız vardı.

Zılgıtlar ile diğerleride arabasına yerleşdi. Öndeki arabanın ilerlemesini bekliyorduk.

“Rahatsınız demi” dedi azad dikiz aynasından bana bakarak.

Başımı onaylayarak salladım. Heyecandan kalbim o kadar hızlı atıyorduki. Sanki cümle kuramıyordum. Önümüzdeki arabanın ilerlemesiyle kornalar çalındı. Ucu bucağı görünmeyen konvoy ile salona doğru ilerledik.

Salonun önüne geldiğimizde davul ve zurnacılar çalmaya başladı. Ablam ve Sibel yardım ederek beni arabadan indirdiler. Kadınlar ağıt edip zılgıt çaldı, erkeklerde silah sıkıp ağıtlara eşlik ettiler. Kalabalık salona doğru ilerlerken, Azad'ın koluna girdim. Olması gerekenin bu olduğu için.

İçeri girip, bize ayrılanan köşeye gidip kırmızı kına koltuğuna oturduk. Çalışanlar hemen gelip bizimle ilgilendi. Kalabalık salona yerleşirken ışıklar loşlaştı. Ablam yanımda duvağımı kaldırarak su içmeme yardım etti.

Azad kalkıp gelen konukları selamlamaya gitti. Annem yanıma gelip kırmızı gelin mendillerini getirdi.

“Dilan'ım, bir saat halayla geçer, sonra kına yakılacak, rahatsın demi” dedi annem.

İSWhere stories live. Discover now