26|SORUN

17.8K 1.3K 467
                                    

Merhabaaaa.

Uzun zaman sonra Pürsevda'ya yazdığım en uzun bölümle sizlere geldim. Biraz sorunların çözüldüğü bir bölüm oldu. Umarım beğenerek okursunuz.

Bölüme oy verip satır aralarında fikirlerinizi benimle paylaşmayı unutmayın.

Keyifli okumalar💖

Keyifli okumalar💖

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


🌻

"Hiçbir şey anlatmak istemiyorum. Düzelsin istemiyorum Korkut. Düzelmesi için konuşulur, bir yola baş koyulur ama ben barışmak istemiyorum. Sen sarılınca yaralarım geçsin istemiyorum."

"Neden?" diye fısıldarken elimi tuttu.

"Çünkü sen affetsen annenler affetmeyecek. Hep bir şeyler kötüye gidecek. Ve maalesef ki bu durumda haklı olan asla ben olmayacağım."

Gerçekler kalbimi parça parça etti. Evet, biz bu gece oturup konuşsak belki barışırdık. Korkut beni affederdi, artık bile isteye kalbimi kırmazdı. O da beni suçlamadan severdi... Bir süre mutlu olurduk ama sonrasında ne olacaktı? Gerçekleri bunca yıl sonra Korkut bile öğrenmişken ailesi öğrenmeyecek mi sanıyordum. Süheyla anne, bana annemden daha çok annelik yaparken oğlunun hayatını kararttığımı öğrense hemen kabullenecek miydi? Kabullenmesini ummak bile büyük günahtı.

"Peki ne yapalım istiyorsun Rüya? Ne olsun? Boşanınca ne değişecek?"

Korkut'un elinden elimi kurtarıp yavaşça geriye doğru adımladım. Bacaklarım yatağa çarptığında yükümü bırakırmış gibi oturdum. Ellerim eteğimin üstüne yerleşirken başımı öne eğip kendi kendime gülümsedim.

"Gitmek istiyordum bazen... Sen hapisten çıkmadan evvel hep bu köyden dışarı çıkacağımı bir gün gideceğimi hayal ediyordum. Her şey ardımda kalacaktı." Yutkundum. Tam şu an fark ediyordum bu hayallerin çok iyimser olduğunu. Asla bazı yaşananlar geçmişte kalmazdı. Sorun benim yaşadığım yer değildi, sorun kafamın içiydi.

"Şimdi de mi gitmek istiyorsun? Annenlerden de mi kaçacaksın?"

"Gidemem." dememle ağzımdan bir hıçkırık fırladı. Gerçekler canımı yakıyordu. Gidemezdim. Korkut'u bırakıp gidemezdim. Onu görmeden yapamazdım. Ne kadar boşa beni, desem de boşamasını istemiyordum. Ne istediğimi bilmiyordum.

Sesli sesli ağlamaya başladım. Durmuyordu. Kendimi öyle çok çaresiz hissediyordum ki Korkut'u bile unutmuş gibiydim. Ağlamaktan başka çarem yoktu. Ne kalabiliyordum ne de arkamı dönüp gidebiliyordum.

İçli içli ağlarken Korkut'un yanıma oturduğunu yatağın çökmesinden anladım. Yaşadığım buhranı görmüş gibi kolunu omzuma atıp yavaşça bedenimi bedenine doğru çekip sarıldı. Göğsüne kafamı gömüp gömleğine tutunurken yavaşça saçlarıma değdi parmakları.

Bu nasıl bir çıkmazdı böyle? Hem ona kızıyor, hem onu seviyor, hem de en çok ona sığınıyordum. Benden kurtulması gerekirken ben yine onu kendime bağlamaya çalışıyordum.

PÜRSEVDA Where stories live. Discover now