25. Bölüm "1. Kitap Final ~ Kasırga"

Start from the beginning
                                    

Bahçenin bir yanında ise oldukça büyük ağaçlar evin o tarafına bakan kısmını gizliyordu. Aynı zamanda evle ağaçların arasında kalan dikdörtgen havuzun bir kısmı görünüyordu. Havuzun etrafındaki şezlongların rengini, gecenin karanlığından dolayı ayırt etmekte zorlansam da kahverengi gibi duruyordu.

Büyük bir şaşkınlık içinde modern bir tasarımda dizayn edilmiş bahçeyi incelerken Kartal'ın sesini duydum. "Artık inelim mi?"

Kartal'ın sesiyle kendime gelip motosikletten indim ve kaskı çıkarıp, "Bu evde yaşamıyorsun değil mi?" Diye sordum, şaşkınlığımı bariz bir şekilde belli ede ede.

Kartal çarpık bir gülüşle karşılık verdi. "Çok uzun zamandır bu evde yaşıyorum." Elime uzanıp kapıya yöneldi. "Evimize hoş geldin tanrıçam."

Evimiz?

Bizim evimiz?

Tüm sorularımın cevabı bu evde olmasına rağmen aslında bu ev, zihnime yepyeni bir örümcek ağı örmüştü. Arzu ettiğim gerçeklere yaklaşmak yerine daha da karmaşıklaştırmıştı sanki. Farkındaydım ki barmenlikten aldığı parayla böyle bir evde yaşayamazdı. O parayla böyle bir evde yaşaması mümkün değildi. Ya aileden gelen bir zenginliği vardı; keyfi çalışıyordu ya da aslında Kartal çoktan bar dünyasının karanlık yüzüne çevirmişti başını.
Kara parayla böyle bir eve sahip olmuştu.

İkinci ihtimal, bedenimi buz gibi bir ürperti ile sardığında Kartal'ın yeniden içimi ısıtması için büyük bir ihtiyaçla, "Barda bu kadar para kazandığını hiç düşünmemiştim." Dedim ilk ihtimali söylemesini beklercesine.

Sesimdeki sıkıntı sekmeden hedefine ulaştı ve kapının önünde durduğumuzda Kartal'ın bakışları gözlerimi buldu. "Korkma." Dedi fısıltıya yakın bir sesle ve kaskın, alnıma yapıştırdığı saçlarımı parmak uçlarıyla nazikçe alnımdan ayırıp beni aydınlığa çıkaracak kelimelerini fısıldadı. "Aklından ne geçtiğini biliyorum ama korkma öyle biri değilim. Ailemden geliyor. Bil ki şu ana kadar bardan aldığım paraların tek kuruşuna dokunmadım, dokunmam da. O paralarla bağış yapıyorum."

Kartal tam karşımda konuşurken onu dünyanın en zor bulmacası gibi görüyordum. Söylediği kelimelerin ne anlama geldiğini, ne ifade ettiğini zihnimde sürekli tartıyordum ama anlama noktasına ulaşmamı sağlayacak köprünün yıkıldığını hissediyordum, ulaşamıyordum. Ne demek istediğini bir türlü anlamıyordum. Anlayabileceğim konusunda da şüphelerim vardı. "Anlamıyorum." Dedim dürüstçe. "Hiçbir şey anlamıyorum. Nasıl bir şeyin içine düştüm ben?"

Sesimdeki tını, Kartal'a soru sormaktan çok kendime sorduğum soruydu. Kartal'ın kılık kıyafeti, kokusu, motosikleti, sıradan durmayan karavanı gözlerimin önünde tüm çıplaklığıyla dururken kör oluşumu algılamaya çalışma şeklimdi.

Kartal elimdeki tutuşunu güçlendirip, "Gel hadi." Dedi ve kapıyı açıp birlikte içeri girmemizi sağladı.

En büyük şaşkınlığım, evin içini görmemle oldu. Kapının direkt açıldığı salon; oldukça yüksek, kolayca erişilemeyecek tavanların olduğu loft daire şeklindeydi. Yüksek tavanın büyükçe bir kısmı bölünerek asma kat yapılmış, buradan görebildiğim kadarıyla orası yatak odası olarak değerlendirilmişti. Yatak odasına çıkan spiral şeklindeki koyu kahverengi ahşap merdiven ise salonun bel kemiği görünümü vermişti.

SOKAĞIN DANSIWhere stories live. Discover now