3.8

6.9K 457 84
                                    

İyi okumalar!

***

Cızırdayan florasan lamba haricinde ses olmayan karanlık koridorda siyah botlarımın topuk sesinin yankı yapması garip bir şekilde hoşuma gidiyordu.

İlk tenüs olduğuna bakarsak şu an kantine, Devrim'in yanına, gitmeliydim fakat Defne'nin attığı mesaj sonrasında bodrum katına inmek daha çok ilgimi çekmişti.

Doğruyu söylemek gerekirse beni bursumu kestirmekle tehdit eden Ahmet'in, istediğini yapamamasıyla ne yapacağını merak ediyorum. Sabah beni gördüğünde yüzünün aldığı hâl hâlâ aklımdaydı. İleride bunu hatırlayıp hatırlayıp güleceğime emindim.

Konferans salonunun önüne geldiğimde hafif aralık olan büyük kapıyı geçebileceğim kadar açtım ve boşluktan süzülerek içeriye geçtim.

Kendi etrafımda dönerek içeriye bakındım. Karanlık olan odanın içinde hiçbir yeri göremiyordum.

Derin bir nefes koyduğum esnada ışıklar açıldı ve odanın içinde yankılanam adım sesini duydum. Karanlığa alışan gözlerimin ışığı yadırgamasıyla birkaç saniye kararmış sonrasında ise flulaşan görüşüm yavaş yavaş düzelmişti.

Adımların sahibine baktığımda tam da tahmin ettiğim gibi Ahmet'ti.

Asla bir şaşırma belirtisi göstermezken sahnede benden tarafa gelmesini bekledim. Yüzündeki sinir bozucu gülümsemesiyle iki adım attığında istemsizce yüzümü buruşturmuştum.

Fiziksel olarak onun güçlü olduğunu düşünürsek bana zarar verebilirdi. Bana zarar vermesi ise açıkça işime gelirdi. Yüsra'nın onların zorbalıkları yüzünden intihar ettiğini belki kanıtlayamazdım ama bana zarar vermesini babam asla affetmezdi.

Tam karşıma geçtiğinde ellerini cebine yerleştirdi ve arsızca bedenimi süzdü. Kendimden tiksindiğim saniylerin sonrasında gözlerime baktığında konuşmaya başlamıştı. "Gerçekten Yüsra'nın kardeşi olduğunu anlamayacağımı falan mı sandın?"

Dediğini anlamlandırmaya çalıştığım uzun dakikalar sonucunda sessiz kaldım. Nasıl yani? Benim kim olduğumu biliyordu ve buna rağmen beni buraya çağırma cesareti mi gösteriyordu? Alkışlanmaya layık bir aklı vardı cidden .

"Ne saçmalıyorsun sen?" dedim bozuntuya vermeden. Endişelenmemeliydim. Kaybetsem bile işin sonunda kazanan ben olacaktım.

Sırıtmaya devam ederken, "Beni çok hafife alıyorsun, Mısra'cık." dedi alayla. "İsimlerinizin bu kadar uyumlu olması, benzerliğiniz, soy isimlerinizin aynı olması, ikinizin de burslu olması... Anlamayacağımı mı sandın?" dedi üzerime doğru tıslarcasına. Anlaşılan salak muamelesi görmek gururunu incitmişti.

Yine de tam olarak kim olduğumu kavrayamaması bende gülme isteği uyandırmıştı.

"Doğrusu bu kadarını bile anlamanı beklemiyordum. Beni şaşırttın, Ahmet." diye alaya aldım onu. Çatılan kaşları alalen sinirlendiğini gösterirken umursamadım. Bana karşı söylediği ya da yaptığı her olumsuz hareket kendisine hava, su, toprak olarak dönecekti.

"Siz varya," dedi küçümseyici bir tavırla. "Siz iki kardeş hayatımda gördüğüm en organize iki orospusunuz."

Erkeklerin hüküm sürdüğü bu dünya'da erkekler yaptığında gayet normal olan bir şeyi kadınlar yapınca çeşitli olumsuz sıfatlara maruz kalması fena hâlde sinirimi bozuyordu. Bunun en başında da cinsellik...

Bana ettiği hakarete gram takılmazken Yüsra için aynı şeyi kullanmasıyla gözümün seğirdiğini hissettim.

"Kes sesini!" diye dişlerimin arasından tısladığımda zevk aldığını belirten bir gülüş sergiledi.

"Gerçekleri duymak zoruna gitti galiba?" diye alayla konuşmaya devam etti. Bedenimin duyduklarıma kasılışını önleyemezken, "Ne anlatıyorsun sen?!" diye sormuştum.

Söylediklerimi es geçerek, "Kardeşin senin gibi değildi ama." dedi yapmacık üzgünlük barındıran sesiyle. "O kendi isteğiyle veriyordu. Hem yatakta da iyiydi."

Uğuldamaya başalayan kulaklarımı yumruk yaptığım ellerimle sıkı sıkı kapattım. Aklıma doluşan uğursuz düşüncelerden kurtlmak amacıyla kafamı iki yana sallarken, "Sus Allah'ın cezası! Sus!" diye bağrındım.

Yüsra'nın ona aşık olduğunu günlüğünden okumuştum ama, siktir, cinsellikten bahesiyordu bu!

Günlüğünde okumamıştım bunu. Yüsra'yı tanıyordum, onun için ilker önemliydi ve ilk birlikteliğinden bahsediyorduk, hiçbir güç beni günlüğüne yazmayacağına ikna edemezdi.

Yırtılan sayfalar?

Yırtılan sayfalar...Bu orospu çocuğu benim kardeşime tecavüz mü etmişti?

"Sen..!" dedim hınçla yakasına yapışırken. "Sen benim kardeşime tecavüz mü ettin?!" Bileklerime yapışıp sıkı sıkıya tutan ellerini umursamadan yakasını çekiştirmeye devam ettim.

Eğer bu doğruysa, bu okulda taş üstünde taş bırakmazdım.

"Tecavüz demeyelim, Mısra'cık. Tamam, ilk sefer biraz kaba kuvvetle olmuş olabilir ama sonraki seferler kendi rızası doğrultusundaydı." dedi rahat bir ifadeyle. Titreyen ellerimden yararlanarak yakasını benden kurtardı. Bileklerimi tükürürcesine bıraktıktan sonra alaylına devam etti. "Yani en azından zorluk çıkarmadı."

Elim yanağıyla buluşup tenin tene çarpma sesi salonda yankılandığında, "Orospu Çocuğu!" diye feryat etmiştim ağlamaktan boğuklaşan sesimle.

Benim kardeşime...Babamın saçını okşamaya kıyamadığı kızına... Annemin biricik kızına... Batu'nun sevdiğini itiraf edip uzaklaşmayı göze alamadığı sevdiğine...

Bu şerefsiz, bizim dokunmaya kıyamadığımız Yüsra'mıza tecavüz etmişti!

Ne yaptığımı bilmeden sinirle gövdesini yumruklarken beni kollarımdan tuttu ve yere savurdu. Başım kolona çarparken, "Kes sesini! Senin sonun farklı mı olacak?!" diye sorduğunu hayal meyal işittim. Sonra bir kapı açılma sesi geldi. Üstüme eğilen beden savruldu ve birkaç acı dolu inleme duydum. Sonra yerdeki bedenimi birisi kavradı ve kucağına aldı. Ciğerlerime tanıdık koku nükus ederken hareketlendiğimiz hissettim.

"Geçti, güzelim. Tamam. Ben yanındayım."

Kuruyan dudaklarımı ıslatmak istedim ama bunun için oldukça halsizdim. Yine de konuşmak için araladım dudaklarımı. Ağzımdan "Devrim," diye çıkan mırıltıya karşılık: "Buradayım, güzelim. Benim." dedi Devrim yatıştırıcı sesiyle.

"Kardeşim," dedim ağzımdan bir hıçkırık kaçarken. "Kardeşime tecavüz etmiş."

🎭| bölüm sonu

bölümü dün yazıp yayımlamayı düşünüyordum normalde ama pazar günü dedemlerden döndükten sonra oldukça yorgundum. pazartesi ona bir de nöbetçi olmam eklendi... dürüst olmak gerekirse, iki dakika kıçımın üstüne oturmaya fırsatım olmadı. eve gelince yorgunluktan kelimenin tam anlamıyla ölüyordum ama bu sefer de ödev yapmam gerekiyordu öyle yazamadım...

neyse ki taslağı okulda fırsat bulabildikçe çıkarmıştım

bölüm ile igili açıklamalarım bu kdr

görüşmek üzereee

zorba | textimsi [düzenleniyor] Where stories live. Discover now