Kifayetsiz Kalan Sözler

35 2 10
                                    

(1.bölüm ile 2.bölüm arasında bağlantı yok. Buradaki ana karakter IDEL WOK BANG, onun gözünden olanları okuyorsunuz)

Kitabı okurken ellerimi sıktığımı fark ettim. Bu yapıtın monoton bir tonda olmayışından dolayı zihnimde yarattığı o muazzam hazzı elimdeki kasların kasılmasıyla dışa vuruyordum. Kendimi bu illetten geri tutamıyordum. Her bir cümlenin ardından hikayenin içine daha da çekiliyordum, hikayedeki gerçeklik ile benim gerçekliğim arasındaki muğlak çizgi git gide kayboluyordu. Evet, bu okuduğum 30. bts fanficiydi. Ben kim miydim? Adım dışında kendini tanımayan bir bireydim. Meziyetlerim nelerdi? Tartışılır. Kendime yüklediğim sıfatların niteliği her zaman değiştiği için dünya üzerinde canlı kanlı bir benliğim yoktu. Benim adım ne miydi? BENİM ADIM IDLE WOK BANG. (soy ismini de verdim aman neyse) Yarın düzenlenecek olan bilim sempozyumuna katılacaktım. Çığır açacak buluşlar ilk defa Türkiye'nin Burdur kentinde düzenlenecekti. Sempozyumda Elon Musty evren üzerine konferans vereceği için ayrı heyecanlıydım. Yarına yönelik beklentilerimin oluşturduğu bu anksiyeteyi dindirmenin en güzel yolu, taekook hikayelerini okumaktan geçiyordu. Göz kapaklarımın iyice ağırlaştığını duyumsadığımda çoktan uykuya dalmıştım bile.

Sempozyum için hazırlandım ve trene bindim. Rahat bir kompartımanda oturuyordum, her bir kompartımanda gizliliğin göstergesi olan yana kaydırıp açılmalı cam kapılar vardı. İlk başta tek başıma koca 4 kişilik yerde oturuyordum. Fakat trendeki Suudi anne sorun çıkarmıştı. Giydiği peçenin yarattığı o mistik havayla elindeki çocuğuyla benim olduğum yere giriş yaptı.. Çocuk bir anda salya sümük ağlamaya başlayınca  annesi ''Haywağn اسكت!'' dedi. Bütün bu karmaşayla baş edebilmek için dışarıyı izlemeye başladım. Çok hızlı akıp giden görüntülerin hülyasına dalmıştım. Her bir yerin manzarasının eşsizliği, bir süre sesleri bastırdı. Seslerin şiddeti artınca karşı koyamamaya başladım, artık nöronlarım kayıtsız kalamıyordu. Kadına bir şey söylemek için hazırlanacakken cam kapının oradan Taehyung'a benzeyen bir silüet geçti. Gözlerimi ovuşturdum, karşıma tekrardan baktım. Hiçbir şey yoktu. Galiba bu anneyle çocuğun yarattığı gergin ortamdan dolayı kendime bir kaçış yolu arıyordum. Taehyung'un aniden kaybolan görüntüsünü hayal etmeye başladım ve uykuya daldım. Islak rüyamdan görevli tarafından uyandırıldım, ne güzel Tae ile işi pişirmeye başlamıştım oysaki. Telefonuma baktığımda 2 saattir uyuduğumu fark ettim, sırt çantamı direkt alıp trenden çıktım. Sempozyumun yerini net bir şekilde anlayabilmek için orada çalışan bir görevli bulmaya çalıştım. Peronlarda amansızca gezinirken vücudu mavi bodyle kaplı beyaz sakallı bir adam çıktı. Üniforma olarak kırmızı pantolon giyiyordu. Ne kadar garip karşılasam da yaydığı otoriter havaya karşı koyamadım. Beni fark edince:

'' Gideceğiniz yeri bilmiyorsunuz herhalde genç bayağn.'' dedi ağzını sola doğru kıvırmaya çalışırken. Ben de yaptığı bu gözlemi onaylamak için ''EVET!'' dedim. Bana gideceğimi yeri sordu ve mala anlatır gibi anlattı. O güne kadar sağı ve solu ayırt edemeyen ben onun sayesinde yönleri öğrenmiştim. Yaptığı bu detaylı açıklama için teşekkür ettim ve merak ettiğim için adını sordum. O da ''Nüfus cüzdanımda Şirin Baba olarak geçiyor ama herkes bana Şirin Daddy der'.' dedi. Ben de '' Tanıştığıma memnun oldum, benim ismim de IDEL WOK BANG. '' dedim. Vedalaşmadan önce son kez o terli ,aromatik,kendine has kokusunu akciğerlerime doğru çektim. Demek herkes ona Şirin Daddy diyordu ha! Sempozyumun yapılacağı bina görüş alanıma girince i gasped yani. Orta Çağ'dan kalma yarı gotik tarzda olan bu mimari gözümü kamaştırdı. Burdur'u Türklerin işgal etmesiyle Art Nouveau akımından esinlenerek binanın yarısını restore etmişlerdi. GÖTik tarzın yarattığı debdebelik ile Art Nouveau'nın yarattığı içtenlik ne kadar birbirine tezat dursa da mimari açıdan çok iyi harmanlanmıştı. Hatta tezatlıkların yan yana bulunması binayı daha anlamlı kılmıştı. 

Binaya girdim. Elon Musty baş konuşmacı olarak sahnede gerekli olan ayarlamaları yapıyordu. Ben de arkalarda boş bulduğum bir sandalyeye çömdüm. Konferansın başlamasını beklerken Tae ile kurduğum fantezileri tekrar tekrar replay ettim. Kripto kuruyla oynarken aldığı hazzı temsil edercesine orgazm olmuş gibi konuşmaya başladı Elon Musty. ''Hi guys and gals u know i am republican right? Anyways thanks for participating our conference in Burdur. We as a team --however mostly me made a huge breakthrough. Evet argadaşlar! Einstein'ın genel görelilik teorisiyle kuantum mekaniğini birleştirdik. İcat ettiğimiz SİKİBİTLİ makinesiyle artık zaman boyutu olan 4.boyutu da insanlar kısmen görebilecek. Artık zaman ile mekan boyutları birbirinin içine geçecek ve bu sayede evrenler arası yolculuk yapılabileceksiniz. Çünkü insanlar eskiden 3 boyuta kadar algılama yetilerine sahiptiler. İşin içine zaman boyutu da eklenince insanların önündeki tüm engel kalkmış olacak ve her türlü evrene yolculuk edebileceksiniz. Hatta bunun etkisini bazı insanlar görmeye başladı bile!''

BU ADAM NELER DİYORDU BÖYLE YOKSA GÖRDÜĞÜM O TUHAF İMGELERİN SEBEBİ MU MUYDU?? 


TO BE CONTINUED...


Daddy NamjoonWhere stories live. Discover now