Elaya kaçan yeşil gözlerimi belirginleştirmek için gözümün altına ve üstünü siyah göz kalemi uyguladım. Yüzüme kapatıcı ile renk verdim. Higlighterı alıp biraz elmacık kemiğime uyguladım. Vişne çürüğü dudak kalemimi alıp dudağımı çerçeveledim. Doğal bir görüntü olsun diye parmağımla dudağıma dağıttım.

Kırmızı elbisemi giymek için banyoya yöneldim. Üstümü çıkarıp vücuduma deodorant ve parfümümü sıktım. Dikkatlice elbisemi giydim. Banyo aynasındaki yansımama bakıp kendimle gurur duydum. Çok güzeldim. Çok güzel olmuştum.

Beni beğenicekdi. Hatta sevecekdi. Mutluluk istiyorum bu yaşıma kadar hissedemedim belki evlendikten sonra hissederim. Gözlerim dolmuştu, hayır hayır ağlayamam elimle gözlerimi yelledim. Ağlamamak için kendimi zorladım. Ablamın sesiyle banyodan çıktım.

Annemle halamda odamızdaydı. Hepsi bana beğenmişcesine baktı. İçim rahatladı.

“Çok güzel olmuşsun canım kızım” diyerek annem bana sarıldı.

İkimizde çok duygulanmıştık. Ablam ağlamayın dercesine ikimizinde gözünü üfledi. Kendimi sıktım. Tekrar makyaj yapamam.

“Oyy, güzel kızlarım benim. Çok güzel olmuşsunuz Allah yolunuzu bahtınızı açık etsin” dedi halam.

İnşallah hala dedik ablamla inşallah. Halamla annemim elini öpüp helallik istedik. Görücü için bile gelseler o el öpülür o helallik istenirdi. Daha fazla duygulanmamak için içerden bizi çağıran babamın yanina gitmek için hepimiz odadan çıktık.

Babamın olduğu salona girdik. Babamda bizi çok beğenmişti. Belli etmemek istesede gözlerinde o duygu kırıntısını gördüm. Üzülmüştü biraz o da. Babamın elini öpüp helallik istedik. Daha sonra annem, ben ve ablam mutfağa indik. Topuklu ayakkabım rahattı. Güzel yürüyordum.

Mutfağa indiğimizde köşe koltuğa oturdum. Dakilar içinde geleceklerdi. Çok heyecanlıydım. Kalbim ağzımdan çıkacaktı. Ökkeş abim kapıda bekliyor geldiklerinde bize haber edicekti.

Sunum tabaklarını hazırlayan annem ve ablamın yanına gittim ve yardım ettim. Ökkeş abimin sesiyle irkildim.

“Ayşe teyze geldiler, geldiler” dedi ve telaşla haber vermek için yukarı babamların yanına çıktı.

Derin derin nefes aldım. Heyecanımı belli etmek istemiyorum. İstekli gibi görünmek istemiyorum. Hem belki ailesi beğenmez diye umud ettim.

Babamla halam merdivenlerden indi. Hayata yanımıza geldiler. Kapıya açtık ve kapıya yanaştık hepimiz. Üç araba gelmişlerdi. Babam bana el etti, bende mutfağa gittim. Tatlıları ikram ederken görüceklerdi beni. Dayanamayıp mutfağın hayata bakan penceresinden perdeyi araladım.

Hasan Ağa'yı biliyordum zaten. O ve kaynana adayım olduğunu tahmin ettiğim kişi girdi içeriye. Ardından Yağız Şiroz. Ablam için mutlu olmuştum. İçim rahatlamıştı. Saçma sapan biriyle evlensin istemezdim. Sonra bir kadın daha girdi ve onunla birlikte üç genç kız ve bir erkek çocuğu. Yağız'ın annesi ve kardeşleridir diye tahmin ettim. Hepsi çok güzeldi. Hangisi görümcem kim neyim bilmiyordum ama kızlar çok güzeldi.

Gözüm o kalabalıkta tek bir kişiyi arıyordu. Gelmemiş olamazdı herhalde demi. Böyle bir hayvanlıkda yapamazdı diye düşünüyorum. Herkes selamlaşırken kapıdan sandığım kişi girdi. Kalbim ağzımdaydı tekrardan. Azad Şiroz muydu bu?

Yüzünde mimik yoktu. 1.87 boylarında, geniş omuzlu, siyah saçlı, siyah sakallı ve gözlerini net göremesemde maviydi sanırım. Çok sert birine benziyordu. Babam ve annemim elini öptü ve selamlaştı. Fark edilmemek için sessizce pencereden uzaklaştım. Yakışıklıydı. Fakat ruhsuz ve duygusuzluğu yüzünden okunuyordu.

İSWhere stories live. Discover now