"Giray vatan aşk yâr dinlemez oğlum. Sen bi mesajına bakarken bakmışsın Timinden birini kaybetmişsin." Kardeşlerimin canına bir şey olacak diye gözümü günlerce kırpmayan ben şimdi bunu nasıl düşünürdü. Dinledim. Sadece dinledim.

Uzanıp elini omzuma attı.

"Kendine gel Giray. Toparlan" dedi sertçe. O an beni sarsınca kendime geldim. Gözlerim yaşarmıştı. Ne yapacağımı bilmez halde baktım gözlerine.

"Komutanım" dedim çaresizce.

"Kalbine göm diyemem sana ama sen de farkındasın be oğlum. Askersin sen" son dediği cümlede ki imayı anlamıştım. Askerlerin kafası karışmamalı. Ama biz insan değil miyiz? Sevemez miyiz? Kalp değil mi bizde ki? Kafamda o kadar soru işareti vardı ki. Hepsi cevapsızdı.

"Murat'a da dedim. Ama gitti taktı kıza yüzüğü. Ha yolu Bahtı açık olsun. Evlenin. Yuvanızı kurun. Çocuklarınız vatana millete en hayırlı evlatlar olsun. İstemez miyim sanıyorsun sen? Beni yanlış anlama ama seni uyarmak bana düşer" son cümleleri kesik kesik hatırlıyordum. Yüzüne bakıyordum ama nasıl bakıyordum. Dinliyor gibi gözüküyordum ama aklımda Umay'la geçirdiğimiz vakitler vardı.

Bu odadan çıkıp acilen bir şeyler yapmam lazımdı. Kendime gelmiş gibi yaptım.

"Anladım komutanım. Haklısınız. Bir daha tekrarı olmaz özür dilerim" aşk bu değildi. İnsan aşık oldu diye özür diler miydi? Dilemezdi.

Başını aşağı yukarı salladı yarbay.

"Tamam Giray. Çıkabilirsin. Ama yarın karşımda bambaşka bir Giray görmek istiyorum" kafamı sallayıp ayağı kalktım. Başımla selam verip hızla arkama döndüm. Koşar adımlarla kapıya gittim. Tam açacağım sırada sesi beni tekrardan durdurdu.

"Savcıya mesaj attım. Yarın gelecek. Ajan olarak o gidecek bölgeye. En doğrusu bu. Kız Vatanına hizmet edecek. Ne pahasına olursa olsun. Yolun sonunda ya kendinden ya da" sustu. Gözümü kapattım. Bir yaş aktı o anda.

"Allah korusun" dedi sessizce. Hiç bir şey demeden odanın kapısını açıp kapattım. Yaşlar gözümden tek tek akmaya devam ediyordu. Birinin görmemesi için de koşuyordum.

Odaya girince kapıya yaslanıp çöktüm. Ellerimi ensemde birleştirip başımı eğdim. Sessizce ama hüngür hüngür ağlamaya başladım. Kimse duymuyordu biliyordum. Sesli bir ses çıkarınca yumruğumu sıkıp ağzıma götürdüm ve ısırmaya başladım.

Nasıl uzak kalacaktım ondan? Gözlerine bakmadan nasıl geçecektim yanından? Konuşmadan durabilecek miydim? Gülüşüne ortak olmadan gülebilir miydim? Umay'ı tekrar bırakmak ona da bana da en büyük eziyet olmaz mıydı?

Bir sürü soru. Tonlarca bilinmezlik.

Yüreğim ve mantığım arasında sıkışıp kalmıştım.

Birini seçersem diğerini, diğerini seçersem birini kaybederdim.

Hayatımda ikinci defa çaresiz bir karar vermek zorunda kalacaktım...

💔


Umay'dan

Dünden sonra evin içinde Leyla gibi gezdiğimi fark ettim ama bu durumdan zerre pişman değildim. Dün Yarbay'dan Tabur'a gelmem için mesaj almıştım. Büyük ihtimalle ajanlık ile alakalıydı.

Saçımın son dalgasını verip maşayı kapattım. Son kez kendime baktım. Bence olmuştum.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
ENKAZ Where stories live. Discover now