Annesinin kendini bildi bileli sevgilisiydi. Küçükken babasının o pezevenk olduğunu düşündüğü bir dönem bile olmuştu hatta.

Ama gelin görün ki şuan onu bir kaşık suda boğardı gücü olsa. Sevmiyordu şerefsizi.

Kendisine bir yanlışı olmamıştı evet ama adamdaki farklı havayı seziyordu. Ölüm kokuyordu adam, yalan kokuyordu.

Bunun dışında bildiği tek akrabası annesinin ikiziydi.

Annesi Larissa gibi teyzesi Venessa da kızıldı. Annesi ile tek yumurta ikizi olmalarından kaynaklı karakterleri bu kadar zıt olmasa Alina bile onları ayıramazdı.

Teyzesi ülkenin kuzeybatısında kalan Manchester cityde tek başına yaşıyordu uzun zamandır.

Arada uğrardı. Alina'ya kıyafetler ve makyaj malzemeleri getirirdi. Tam bir süs manyağıydı anlayacağınız. Ondan da pek haz etmezdi.

"Alina!  Girebilir miyim?" Önce kapı tıklaması ardından ise annesinin naif sesi eş zamanlı duyulmuştu.

Yatağında oturur pozisyona geldi.
"Gel , anne."

Kapı aralandı içeriye annesinin zayıf vücudu süzüldü. Gerçekten güzel bir kadındı!

Annesi usulca Alina'nın ayakucuna oturdu. Gülümseyerek kızının elini avuçlarına aldı.

"Kızıl güneşim. Kursa gitmemişsin?" Alina iç çekti.

Yeterince derdi yokmuş gibi bir de annesi onu dil kursuna yolluyordu.

Bir de Türkçe!

Ne işine yarayacaktı bu dil Tanrı aşkına!

"Anne...seni kırmamak için bir süredir gidiyorum ama yeter artık. Çok saçma bir is için zamanımı harcıyorsun. "

Larissa kesin bir şekilde başını iki yana salladı.
"Hayır , Alina. İleride işine yarayacak emin ol."

Ofladı annesini kırmak istemiyordu.
"İyi , öyle olsun"

(...)

Alina merdivenlerden sekerek indi. Karnı zil çalıyordu , heyecanla yemek masasına yaklaştı.

Masada gördüğü Brandon ile yüzü buruştu. Bunu belli etmekten asla gocunmadı.

"Bu yine mi burda?" Dedi annesine hitaben. Larissa gülümseyip yemeği almak için mutfağa dönerken Brandon Alinaya bakıp gözlerini kıstı.

"Duyduğumu biliyorsun değil mi?"

Alina omuz silkip saldalyesine yerleşti.
"En azından çalışan bir uzvun varmiş."

Brandon tehlikeli şekilde sırıttı.
"Yakında baban olacağım biliyorsun değil mi küçük hanım?"

Alina sırıttı gıcık bir şekilde ve bakışlarını  ona çevirdi.
"Demekki bazı uzuvların çalışmaya başlamış ki sonunda annem seninle evlenmeyi kabul etmiş, Brand"

Brandon dişlerini sıktı. Bu kızın kesinlikle terbiyesi yoktu!

Larissa odaya dönerken Brandon ve Alina'da gözlerini gezdirdi.

"Venessa geliyormuş sabah." Dedi sesinden eksilmeyen neşeyle.

"Öyle mi? Ne güzel. Ailecek beraber oluruz." Dedi Brandon.

Alina sesindeki yapmacıklık yüzünden onun suratına bir tane patlatmak istedi. En sonunda kedisini prenses çizgisinden çıkaracaklardı yahu!

Gözleri masada salatayı ararken tabağına bakan Brandon'da takılı kaldı.

Hüptrik ; AlinaWhere stories live. Discover now