4. Bölüm

936 68 12
                                    

"Sadi hocam."

Songül duyduğunun doğruluğunu sorgularken Sadi de karşısında kadını görünce duraksadı. Üzerindeki şaşkınlığı atıp onlara doğru yaklaştı.

"Bir sorun mu var?" diye sordu Sadi. Temkinle Songül'e bakarken.

"Yok hocam. Bir sıkıntı yok yani." dedi Can.

Sadi Songül'den gözlerini ayırıp Can'a döndü. "Öyle diyorsanız." dedi.

"Biz bugün bir yere gidecektik de belki sonra biz size ısmarlarız." Songül de Zülfikar'ın söylediği ile gözlerini Sadi'den ayırıp çocuklara baktı.

"Size sözüm olsun çocuklar. Dikkat edin kendinize." diye uyardı onları.

Çocuklar uzaklaştığında Songül ve Sadi baş başa kaldı. Songül üstündeki şaşkınlığı atıp konuştu.

"Sadi Hocam?" Hocam kelimesini vurgulayarak söylemişti.

"Songül Komiserim" deyip Songül'e yaklaştı. "12/B ile nereden tanışıyorsunuz?"

"Konuyu değiştirmeye çalışmayın. Siz öğretmen misiniz? Nasıl?"

Sadi sıkkın bir nefes verdi. Bir açıklaması vardı ama Songül'e anlatamazdı. Anlatmak, kendini açıklamak istediğini fark ettiğinde ise bu isteği hızla bastırdı.

"Öğretmenim, Karabayır'da." dedi Sadi. Songül inanmazlıkla baktı. E operasyonlar, gizli görevler, babasının dosyası, tüm o düşündükleri... Yanlış mıydı?

Sadi kadının gözünden geçen bulutları gördü. İlk başlarda daha tanışmadan ona nefretle bakan bu kadının öfkesinin nedenini merak etti.

"Neden bana böyle bakıyorsun?" diye sordu Sadi. Songül beklemediği bu soruyla hazırlıksız yakalandı, hızla kaçırdı gözlerini.

"Nasıl bakıyorum?"

Sürekli açıklama yapmak zorunda kalmasından ve buna alışık olmadığından gerginlik ve sinirlenmek arasında gelip giderken gözlerini kadına çevirdi Sadi.

"Öfkeyle bakıyorsun. Karşılaştığımız her an."

Songül indirdiği gözlerini adamın yüzüne dikti. Söyleyeceği, soracağı o kadar çok soru vardı ki ama cümlelerini toparlayıp da ne cevap vereceğini bilemedi. Telefonunun çalması ile bu durumdan kurtulurken izin isteyip oradan uzaklaştı. Rahat bir nefes alıp telefonunu açtı. Sadi de arabasına yaslanıp Songül'ü izlemeye başlamıştı. Düşünceliydi.

"Alo."

'Songül Acarerk siz misiniz?'

"Buyrun benim."

'Geçen hafta yaşanan çatışmada arabanız hasar almıştı. Hayırsever bir kişi aracın masraflarını karşılayıp tamir ettirdi. Aracınızı emniyetin önünden istediğiniz zaman alabilirsiniz.'

"Tamam teşekkür ederim."

Songül telefonu kapattığında hissettiği sevinçle yüzüne bir tebessüm oturdu. Kimin yaptığını, neden yaptığını düşünemeyecek kadar mutluydu. Şehnaz'ı onun ilk göz ağrısıydı. Garip gelse de can dostuydu. Polislik mesleğine adım attığı ilk yıl para biriktirip almıştı. İçi daralınca yola düşmüş, kimseye anlatamayacağı şeyleri arabasıyla konuşmuştu. Orada yeminler etmişti.

Uzaktan Songül'ün mutlulukla güldüğünü gören Sadi'nin içini ısıttı bu görüntü. Nasıl oluyordu da daha üç kez gördüğü bu kadın Sadi'yi bu kadar mutlu hissettirebiliyordu? Alışık olmadığı bir şeydi bu, Sadi için. Şu yaşına kadar onca şey yaşamıştı, onca duygu tatmıştı, hepsinin anlamı, nedeni vardı ama buna cevap bulamıyordu.

ATEŞ HATTINDA - SADGÜL Where stories live. Discover now