"Şimdi ben koyarsam çenenin bağına gerçekten yürüyemiceksin."

"Yok yok amirim siz sakin kalın da,biz ne zaman çıkıcağız Chan'la?"

İlk önce Chan'ı sorguya almıştım o gece sarhoş olduğunu birşey hatırlamadığını söylemişti bu seferlik sakinliğimi koruyup onu sorgu odasında bırakmıştım şimdi de Garam ile ikisini narkotik büroya gönderip parmak izi sonuçlarına göre hareket edecektim.

"Kadınlar nerede şuan?"

"Her zamanki yerlerindedir."

"Her zamanki yer neresi geri zekalı."

"Bizim evin az ötesinde caddenin sonunda bi' pavyon var daha çok meyhane usulü ama neyse işte ordadır karılar amirim."

"Medeniyet tarlasından geçmedin mi sen karı ne hayvan,kadın kadın."

"Pardon komiserim."

"Jungkook al adresi bundan geliyorum ben."

"Tamamdır amirim."

Oturduğum yerden doğrulup Jungkook'un oturmasına müsade ettim ve odadan çıktım.Seokjin'i bulup şu ilaçların satıldığı eczanelere gitmesini isteyecektim,odasının alt katta olduğu fikri aklıma gelince gitmekten vaz geçip aramaya karar verdim.

Telefon sanki hazır kıtadaymış gibi anında açılmıştı.

"Aramamı mı bekliyordun abi bu ne hız?"

"Gördüm aradığını açtım işte hem sen ne diye aradın?"

"Adresini atacağım şimdi bi' kaç eczane var gitde sor bakalım son günlerde o ilaçdan alan olmuş mu diye."

"Tabi efendim sorarız,resmen dünkü veletten emir alıyorum."

"İyi ki müdürle iyi anlaşıyorsun yoksa senide tutmam yanımda."

"Kes sesini."

"Ha bide aradığımız adamın saçları mint yeşiliymiş Garam söyledi az önce."

Telefonu aniden yüzüme kapamıştı,fazla siklemedim açıkçası klasik Seokjin deyip konuyu kendi kafamda bitirmiştim koridorun sonundaki koltuklara geçtim ve bi' sigara yaktım.Bedenim sonunda ihtiyaç duyduğu zehire kavuşmuş ve dumanın etkisiyle kendinden geçmişti.Tabi sigaram daha yarıya bile gelmemişken Jungkook tepemde dikildi.

"Amirim aldım adresi Garam ve Chan'ıda Carlos'un yanına gönderdim."

"Bi' yere kaybolmasınlar şimdilik söyledin mi Carlos'a?"

"Söyledim amirim."

"Tamamdır o zaman sen geç arabaya içip geliyorum bende."

Kafasını sallayıp yanımdan uzaklaştı,koridoru dönene kadar arkasından izledim Jungkook'u. Taehyung gerçekten dört ayağının üstüne düşmüştü şanslı adamdı.Ne kadar kızsam da severim Jungkook'u deli dolu biridir ne kadar işinden dolayı sevgilisiyle pek görüşemeselerde bu dava biter bitmez ikisine Maldivler'de güzel bi' tatil ayarlıycaktım.

__________

Gitmeden önce son kez ekip aracının içinde silahımı kontrol ediyordum ki telefonuma gelen bildirim bütün ilgi odağımı bozmuşdu.Silahı geri belime yerleştirip cebimden telefonumu çıkarttım ve kilit desenini girdim.Bilinmeyen numara'dan gelen 1 mesajınız var.Henüz Jungkook'a anlatmamıştım bu yüzden sakin bir ruh hali içerinde okudum mesajı.

"Tanrım söylemiş miydim bilmiyorum ama saçların, saçların çok güzel Park Jimin sabahın ilk ışıklarında güneşin büründüğü o muazzam turunç rengi saçlarına dökülmüş gibi.Güneşin doğuşunu izlemeye nadir insanlar kalkar sadece bende o insanlardan biriyim,her gün aynı saate kalkıp güneşi seyrediyorum çünkü güneşin doğuşu bana seni hatırlatıyor sevgilim,her an aklımdan çıkma istiyorum güne seninle başlayıp günü seninle bitirmeyi istiyorum,biraz bencilce gelebilir ama seni içime hapsetmek istiyorum.Seni seviyorum ama o parçalanmayı hak ediyor."

Şaşkınlığımı gizlemeye çalışsamda elimden ancak bu kadarı gelmişti ve telefonu hızlıca arka koltuğa atmıştım.Tanrım bu adam ismimi nerden biliyordu!? Bu kişi kesinlikle takıntılı bi' sapıktı başka açıklaması olamzdı ya da ben başka tür bir açıklamayı kabul etmek istemiyordum.

Jungkook'u daha fazla şüphelendirmemek adına arabadan inmiş adresdeki pavyona doğru yürümye başlamışık.Dikkat çekmemek adına arabayı gideceğimiz mekanın iki üç sokak ilerisine park etmiştim şuanda da hafif çiseleyen yağmur eşliğinde mekana doğru yürüyorduk.

Kapının önündeki iki güvenlik görüş açımıza girdiğine kimlik kontrolü olucağından Jungkook'la beraber kimliklerimizi hazırlamıştık.Güvenliklerden hızla geçip gürültülü uzuncana bir koridora atmıştık kendimizi,yüksek sesli müzik kulaklarımızı tırmalarken diğer yandan gelen ağır içki kokusu yüzüme tokat gibi çarpmıştı.Koridoru geçtiğimizde içeride at koşturacak kadar geniş olan mekana tam anlamıyla giriş yapmış olduk.Etraf belirli masalarda tıpkı casinolarda takılan kumarcılar,etrafta tek gecelik ilişki yaşayan sarhoş çiftler,travestiler ve apaçık ortada bulunan esrarcılarla doluydu başta amacım sadece kadınları bulmak olsasa şuan o amacımdan caymış ve olayı bir tür baskına çevrimiştim.

Havaya iki el ateş edip bütün dikkatleri üstüme çekmiştim,aniden kapatılan müzik sesi ile ortamda ölüm sessizliği hakim olmuştu bu sessizliği bozarak kükremiştim.

"ELLER HAVAYA ELLER HAVAYA BEYLER KALDIRIN ELLERİ,JUNGKOOK TOPLA HERKESİN KİMLİKLERİNİ ELİNİ CEBİNE GÖTÜRENİ GÖRÜRSEM SİKERİM ONA GÖRE."

İşittikleri emir karşısında salondaki herkes olduğu yerde kalıp ellerini görünür vaziyette kaldırmışları.

"Jungkook ara Seokjin'i gelsin oda"

"Tamamdır amirim."

Jungkook kimlikleri toplarken bende üst kattaki odaları gezmeye başladım,odaya girmeden önce tedbir amaçlı önce silahımı doğrultup daha sonra bedenimi sokuyordum içeri.Sonuncu oda diğer odaların aksine daha büyük ve geniş duruyorudu o odayada aynı temkinlikle girip kontrol eder etmez odanın ortasında duran su dolu küvette bedeni çıplak bir halde sadece kafası suyun içinde olan diz çökmüş kollarını iki yana açmış bir şekilde duran cesedi görmem bir olmuştu.



Herkese selam!
Hikayenin kaçıncı bölümünde olduğumuzu dahi bilmiyorum fakat bu bölümü yazarken aklıma geldi bu yazıyı yazmak.Şuana kadar sadece yazdım okunma sayısını boşvererek,oyları boş vererek ama hikaye hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum açıkcası lütfen kötü de olsa bunu benimle paylaşın ki ilerleyen bölümlerde aynı hataları tekrarlamayayım.Kendinize iyi bakın.

heaven and back [yoonmin]Where stories live. Discover now