Enterasan Tanışma

761 24 2
                                    

Düğün bitiyor, yorgun argın otele gidiyoruz. Ben ondan önce banyoya girip yere şarap döküyorum, küvete yakın yere cam kırıkları koyuyorum. Banyoya giriyor şaraba basıyor ve ayağı kayıp cam kırıklarının üzerine düşüyor. Acı bi çığlık atıyor. Düşerken boynunu küvete vuruyor, kafasını yere çarpıyor. Boynu kırılıyor, kafasından sıcak tatlı kırmızı kanlar akıyor. Kanlar içinde kıvranıp yerde yatıyor. Kuveti sıcak suyla doldurmaya başlıyorum. Bir süre sonra küvet kaynar su ile dolu oluyor. Damatlıkla küvete koyuyorum. Saçlarını kesiyorum, sakallarını traş ediyorum. Üstünü başını düzeltip yanağından öpüyorum. Kanların arasında kırmızı ruj izi kayboluyor. Gelin çiçeğini bir eline duvağı bir eline veriyorum. Biraz izledikten sonra kesik kesik aldığı nefesi siyah ojeli ellerimle iyice engelliyorum. Dudaklarını oynatıyor, gözleriyle seni seviyorum diyor. Çırpınmayı bırakıp kara meleğe teslim ediyor kendini. Biraz oturup ruhsuz bedenini izliyorum. Yüzü kanlara rağmen masum bir bebek gibi. Ayakkabılarımı ve tacımı küvetin yanına bırakıyorum. Uyandırmamak için usulca parmaklarımın ucuna basarak banyodan çıkıyorum. Az önce aynanın önünden aldığım jiletle kollarımı dirseklerimden bileklerime kadar kesiyorum. Akan sıcak kanları zevkle izlerken bir kaç jileti yutuyorum. Boğazımı içerden kestiğini hissediyorum. Kahkaha atmaya çalışırken yemek borumdan aşağı dogru akan kanlar bunu engelliyor. Boğuluyorum ve kendimi yerde buluyorum. Çırpınışlarıma yerde devam ederken gülümsüyorum. O sırada odaya temizlikçi olduğunu düşündüğüm uzun boylu bir delikanlı giriyor. Önce donup kalıyor. Daha sonra yanıma oturup "iyi misiniz hanımefendi ? Hanımefendi, hanımefendi !"
Gözlerimi açınca karşım da ürkek ve merakla bana bakan bir çift mavi gözle karşılaşıyorum. Genç adam sorusunu yeniliyor. " İyi misiniz hanımefendi ? Sanırım uyuya kalmışsınız ve hiç hoş bir rüya görmüyordunuz. Çırpındığınızı fark edince bi hastalığınızın olduğunu düşünüp yardım etmek istedim" Gülümsüyordu genç adam. Sanırım kendime gelmemin rahatlığı yayılmıştı bedenine. Boş boş suratına bakıyorum gencin. Daha sonra cevap vermek aklıma geliyor. " İyiyim teşekkür ederim." Kendime iyice gelince karşımda duran genci süzmeye başlıyorum. Gökyüzü gibi mavi gözleri hafif sarımsı saçları ve tatlı gülümsemesiyle genç kızların hayalini süsleyen beyaz atlı prensti adeta. Sanırım bakışlarımdan cesaret almış olacak ki elini uzatıp " Ben Damon. Bir sakıncası yoksa sizde isminizi lütfeder misiniz hanım efendi?" diyor. " Gabriel ben" diyorum sadece. Uzattığı elinin boşta kaldığını sonradan fark edip sıkıyorum.

Şizofren SeverseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin