3.Bölüm

17 2 1
                                    

Gözlerimi yavaşça araladım. Mavi üzerinde sarı işlemeleri olan büyük bir yatağın ortasında yatıyordum. Sol tarafımda beyaz bir komidin vardı. Üstünde pembe çiçeklerin hakim olduğu bir vazo vardı. Çiçekleri küçüklüğümden beri çok sevmişimdir. Komidinin yanında beyaz sarı işlemeli bir makyaj aynası vardı. Yatağımın önünde de bir pofuduk vardı. Duvarın beyazı oluşu ile sarı dokunuşlar odayı daha da süslü bir hale dönüştürüyordu. Bununla birlikte kocaman pencereden güneş ışınları yüzüme vuruyordu. Ben odaya incelerken içeriye ; uzun boylu, sarışın,gök gözlü, kumral saçlı ,sağ kaşı üzerinde yara izi olan tahminen 19 yaşında bir çocuk girdi.

Gülümseyerek:
"Selam prenses." diye söze girdi. Bir anlam vermemiştim. Herkes benden nefret ediyordu. Benim cevap vermemi bekleyen gözlerle bana baktı. Diyecek bir şeyim yoktu. Cevap vermeyeceğimi anladı ve devam etti.
"İnsan bir teşekkür eder prenses. Seni o kadar kucağımda taşıdım."

En son birinin beni kucağına aldığını görmüştüm. Demek ki bu çocuktu. Diğerlerine göre bana iyi davranıyordu. Belki de benim ağzımdan laf almaya çalışıyordu. İğneleyici bir şekilde.
"Aa pardon. Beni kırbaçladıktan sonra bayılmıştım o sırada da sen beni taşımıştın değil mi? Tüh! Nasıl unuturum? Özür dilerim. "

Gülen yüzü bir anda bozuldu. Sinirlenmesine bir anlam veremedim.

"Uzatmayacağım. Ben Felix Kross. Fling Krallığında yer alıyorum. Herhangi bir varlığı hareket ettirebiliyorum. Seninde  Mellow Krallığına ait olduğun söyleniyor. Işıkları kontrol etme. Son kırbaçtan sonra ışıkla birlikte havaya kalktın. Tam emin olmadıkları için seni test edecekler. Eğer gücün yoksa öldürüleceksin."

"Öldürülmek mi? Zaten kırbaç cezası vermediniz mi?"

"Gücün yoksa burda işe yaramazsın. Eski hayatınada geri dönemezsin. Kapıdan geçtiğin an ölmem gerekiyordu. Ama ışınlardan geçtin. Bu yüzden sadece kırbaç cezası aldın.  Herkes biliyor sistemde bir hata olmadığını. Hergün kontrol ediliyor. Ya bir gücün var yada biri seni buraya getirmeye yardımcı oldu. Hangisi 1 mi? 2 mi?"

"Hiçbiri! Ben kendim geldim. Hiç bir engelede takılmadım. "

"Peki, söylemeyeceksin demek. O zaman ben söyleyeyim. Cevap 2. seçenek. Senin buraya gelmene biri yardım etti. O da sevgilin Ethan."

Ethan mı? Bu çocuk delirmiş olmalıydı. Beni getiren insan, benim sevgilim olacak insan beni kırbaçlıyacak  bende bunu kabul edecektim. Üstüne üstlük çok sert bir şekilde bana vurmuştu. Sinirlenmiştim.

"Ne saçmalıyorsun sen? O benim sevgilim falan değil! Olsa beni sert bir şekilde kırbaçlar mıydı?"

"Sana sert vurduğunu mu düşünüyorsun? Benim kaşımı patlattı ya.Hâla izi var. Bak. Eğer sana sert vursaydı yaşayamazdın. Benim gücüm olduğu halde izi kaldı."

Bir anda kapının tıklanma sesi  duyuldu. Felix aniden kapıya doğru döndü. Kapı yavaşça açıldı. Ethan içeriye girmişti. Ethan’ı baştan aşağıya süzdüm. Üstünde kasları gösteren siyah uzun kollu tişört, altında bacaklarını saran pantolon ve siyah botu vardı. Çok çekici gözüküyordu. Felix alaycı şekilde gülerek:

“Ee ben gideyim o zaman. Çifte kumruları yalnız bırakayım. “ dedi ve tek gözünü kırparak odadan çıktı.
Arkasından bakakaldım. Ethan derin nefes aldı. Sonra söze girdi.

“ Kalk ayağa.” dedi.
Kendini ne zannediyordu da bana emir veriyordu.

“ Ne oldu? Seni elde edeceğiz diye bir yerlerin mi kalktı?”
Kaşlarını çatık şekilde beni izliyordu.

“ Ayağa kalk. “

“ Özürlü müsün? Ya da papağan mısın ? Ne tekrarlayıp duruyorsun.”

“Ayağa kalk.”

“ Kalkmıyorum. Gel yiyorsa kaldır.”

“ Kaldırırım bak.”

“ Tamam kaldır.”

Yavaşça bana doğru yaklaştı. Adımlarını beynimin içinde hissediyordum. Ayak ucumun önünde durdu ve alaycı bir şekilde güldü. “ Kalkmıyor musun?” Onaylar bir şekilde kafamı sallladım. Bir anda elleri iki bacağıma sarıldı ve kendine doğru çekti. Kalçamın üstüne çok sert bir şekilde düştüm.

“ Ne yapıyorsun sen? Cani. “

“ Az bile yaptım. Dolabındaki kıyafetleri giy, kapının önünde bekliyorum. “
Yavaşça kapıya doğru ilerledi. Tam kapının kulunu açacakken bana doğru döndü  ve “ Senin alnına ne oldu yaa?” dedi ve dışarı çıktı.  Ayağa kalkmaya çalıştım ama kalçam ağrıdığından dolayı zorlandım. Yavaşça aynanın önüne gittim. Tipimi görünce kendimi tutamayıp çığlık attım. Gözlerimin altı morarmıştı, alnımda mavi parlayan bir iz gördüm. Hemen dolaba gidip üstümü giydim. Tekrardan aynanın önüne geçerek kendimi inceledim. Üstüme siyah askılı crop, crobumun üstüne hırka giydim. Altına siyah eşofman ve siyah spor ayakkabı giymiştim. Masanın üstündeki lastiği alarak saçımı at kuyruğu yaptım. Saçımın uçlarındaki mavi  saçlar parlıyordu. Bu hoşuma gitmişti.

Kapıyı açtığımda Ethan, bana vuran Sulty Lideri Charles Tudor ile hararetli bir şekilde konuşuyordu. Charles gülerek yanıma geldi.

“ Özür dilerim. Sana birazcık sert vurdum. Eğer vurmasaydım Esmeralda canıma okurdu. Keşke Sulty Krallığına ait olsan. Seni kaçırmak istemem. “

Çekilir insanlara bir kişi daha katıldı. Charles'ı sevmiştim. Esmer yakışıklılarından biriydi. Tam da benim seveceğim tiplerdendi.Ethan söze girdi

“ Neyse Charles biz kaçalım o zaman, şu Düşes’i antrenmana götürmem gerekiyor . “

“ Bol şans Lorna.”

“ Teşekkürler.”

Geniş bir alanda sıralı bir şekilde ağaçlar diziliyordu.

“ Lordum sana bir şey soracağım.”

“ Lord mu? “

“ Sen bana Düşes diyorsun ben diyince mi sıkıntı oluyor.”

“ Tamam söyle.”

Ethan’ın yanına doğru yaklaştığım anda sırtımda bir yanma hissettim. Dizlerimin üstüne düşmüştüm . Gözlerim kapanmadan önce Ethan’ın ile gözlerimiz buluştu.

Dostali jste se na konec publikovaných kapitol.

⏰ Poslední aktualizace: Jan 30, 2023 ⏰

Přidej si tento příběh do své knihovny, abys byl/a informován/a o nových kapitolách!

HOROSCOPEKde žijí příběhy. Začni objevovat