8

198 16 8
                                    

bolume gecmeden once, tum turkiyeye gecmis olsun. depremde yakinlarini kaybeden herkesin basi sag olsun. umarim bir an once her sey eskisi gibi olur. oylesine bi bolum yazdim. umarim hosunuza gider. iyi okumalar.

--

Jisung gecenin bir vakti uyandı. Saate baktığında 02:38'i gösteriyordu.

Gözlerini odada gezdirdiğinde yan yatakta yatan Felix'in uyumamış, dizi izliyor olduğunu gördü. Yerinde kıpırdanınca Felix ona döndü,

"Bir an öldün sandım, neredeyse kahvaltıdan beri uyuyorsun!"

Jisung gülümseyip dağınık olan saçlarını karıştırdı, "Uykuya düşkünümde biraz.."

Felix güldü, "İyi o zaman, günaydın,"

"Jisung"

"Günaydın Jisung"

Jisung yataktan kalktı. Lavaboya gidip elini yüzünü yıkadıktan sonra geri yatağa döndü. Aslında hâlâ uykusu vardı ama uyumak istemiyordu.

Arkadaşlarının uyuduğunu düşündüğü için mesaj atmak istemedi. Soyeon'un uyanık olma ihtimali yüksekti fakat umursamadı.

Jisung tekrar yatağına uzandı. Felix önündeki bilgisayarı kapatıp kenara koydu.

"Uyuyacak mısın?"

"Aslında pek uykum yok ama..."

Jisung yerinden doğrulup yatağa oturdu, "Hadi beraber göle gidelim!"

O sırada Beomgyu mırıldandı, "Jisung eğer konuşmaya devam edersen gelip üzerine yatar ve seni boğarım!"

Felix gülerken başını salladı. "Gidelim Jisung" diye fısıldadı.

Jisung gülümseyip kapıya doğru ayaklandı. Kapının önüne geldiğinde Felix'e başını hadi anlamında salladı.

Felix kalkıp Jisung'un yanına yürüdü. Jisung kapıyı açıp önce Felix'in çıkmasını bekledi. Felix çıkınca oda arkasından ilerledi.

Normalde olsa, ki zaten normalde, ayaklarını götüne vura vura koştururdu ama şuan gayet sakindi. Buna kendisi bile inanamazdı.

Gölün yanına geldiklerinde hemen yan taraflarında kalan iskeleye oturdular.

Bir süre ne konuşacaklarını bilmedikleri için gökyüzünü izlediler.

"Yıldızlar... Çok güzeller değil mi?"

"Çillerin, yıldızları andırıyor..." Jisung Felix'e döndü, "Neden gizliyorsun onları?"

Felix bir süre yanıt vermeden yeri izledi.

"Neden yıldızlarının parlamasına izin vermiyorsun Felix?"

Felix arkalarından gelen sesle arkasına döndü. Felix arkasına dönünce Jisungda döndü.

"Gidelim mi?"

"İstediğin kadar kaçabilirsin, fakat bir gün sorumun cevabını alıcam"

Felix ayağa kalkarken başını salladı. Sonra Jisung'un kalkması için elini uzattı.

Ağaç evlerin olduğu alana girdiklerinde Jisung duraksadı. Felix soru sorarcasına ona baktı.

Jisung saçlarını karıştırırken konuştu. "Şey, sen git. Ben bi Soyeon'a bakıp geleceğim.."

"Ondan hoşlanıyorsun değil mi?"

Jisung panikledi, "Ne?! Hayır, o sadece arkadaşım, yakın arkadaşım,"

Felix'in inanmadığı yüzünden okunuyordu ama başını salladı.

"Felix, ciddiyim,"

"Çillerimi neden gizliyorum biliyor musun? Çünkü insanlar onlarla dalga geçiyor. İğrenç gözüktüğünü söylüyorlar. Fakat ben bunu kimseye söylemiyorum çünkü onları dinlememem gerektiğini söyleyecekler. Sende söyleyeceksin. Ben söylediğime göre sıra sende. Şimdi bana gerçeği söyle, Soyeon sevgilin mi?"

Jisung bekledi. Sadece Minho'nun bildiği şeyi daha ilk defa konuştukları, 2 yıldır platoniği olduğu çocuğa söyleyecekti.

"Felix, belki bana inanmıyacaksın ama, Soyeon benim kuzenim.. Uydurduğumu düşüneceksin ama hayır. Gerçekten... Ve bunu Minho dışında hiç kimse bilmiyordu. Artık sende biliyorsun"

Felix bir şey söylemedi. Başını sallayıp arkasına döndü, "Aramızda Jisung.." deyip ağaç eve yürümeye başladı.

Jisung garip hissediyordu. Ona söylemeli miydi bilmiyordu. Aslında ona hiçbir şey kanıtlamak zorunda değildi, belkide ona göre öyleydi, ama anlatmıştı.

Soyeon'un uyuduğunu gördükten sonra oda ağaç evine gitti. Felix uyumuştu. Galiba.

Oda yatağına uzandı. Uykusu gelmişti, kafasını yastığa koyunca uyuyakalmıştı...

--

aklima hicbi sey gelmiyo yuh

School CampWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu