İlk Görüşte 'Takıntı'

46 8 2
                                    

''Ve aslında bu aşk sandığım şey, yavaş yavaş öldüren bir zehir misali, ölümcül bir takıntıya dönüşüyordu''

''Seni ta iki yıl öncesine, ilk tanıştığımız zamana götüreceğim, evet bu mektubu burada buldun ve kimden olduğunu tahmin edebiliyorsun, iki yıl önce bir kafede görmüştük birbirimizi, tabi daha önceden tanışlığımız vardı fakat hiç yüz yüze gelememiştik. Evet, o anı çok net hatırlıyorum, seni ilk gördüğüm o anı, ah, o gün pek bir şey hissetmemiştim. Fakat ne bilebilirdim ki, senin benim aklı başımda seveceğim ilk insan olacağını? Uzun uzun muhabbet edemeden kalkmak zorunda kalmıştım. Tumturaklı* bir söz misali, değişik bir şey vardı sende, çözemiyordum. O günden sonra daha da yakın davranıyordun, daha çok arıyor, daha çok soruyordun. Ve bir gece görüntülü konuşurken, benden hoşlandığını, ama hislerinden emin olamadığını söylemiştin. Artık ne olduysa bilmiyorum, vuruldum sana, ta iç yerimden. Sadece seni düşünebiliyordum. Bütün sevgimi sana vermeye başladım, hakettiğini, ve daha da fazlasını. Ve sen sanırım bu ilgiden sıkıldın, çünkü üç aylık bi ilgi sürecinin ardından bana karşı, sanki bir yabancıyla konuşurmuş gibi ilgisizliğini korumaya başladın. Çekim yasası sebebinden olacak ki, ben sana daha çok bağlandım ve daha fazla sevgi gösterisinde bulundum. Ve aslında bu aşk sandığım şey, yavaş yavaş öldüren bir zehir misali, ölümcül bir takıntıya dönüşüyordu. Vücudumdan, saçlarım haricinde eksilen hiçbir şey yoktu, fakat ruhum tamamıyla sana kalmış, dolayısıyla benden silinmiş ve senden başkasına karşı hiçbir şey hissedemeyen bir toz bulutuna dönüşmüştü. Sen bunu farketmedin, görmek istemedin, belki de başka kadınlar daha cazip geldi. Belki de sen hiçkimseyi istemiyordun. Bunu hiçbir zaman bilemeyeceğim çünkü bu seninle olan son iletişimim. Bu sefer yemin ederim cüz-i irademi* koruyacağım. Ve sana son sözlerimi sarfedip, öldüreceğim aşkımı. Aslında aşk mefhumunu* bile tam olarak bildiğini düşünmüyorum. Sadece bir şeyden eminim, bir erkek bir kere aşık olur. Ve başka birisiyle eğlenebilir ve mutlu olabilir, ama asla aşık olamaz. Ben fırsatımı çok geç yakaladım, seni bulduğumda aşk adına fazla yaralıydın, ama kapalı bi kutu misali asla hiçbir şey söylemedin, aynı her zaman yaptığın gibi. Sana doktor olmaya çalıştım, yaralarını sarmaya, ve her zaman yanında olmaya kendimi zorladım. Ve seni de zorladım, bir çok aşığın aksine seninle konuşmaya çok cesaretliydim, çekingen davranamazdım. Çünkü benden ilgini çektiğin zamanlar bile bir umudum vardı, beni sevebileceğine karşı. Ne diyordum? Heh, ilk aşk meselesi, bir kere bahsi geçmişti ve sen bana: 'Dünya üzerinde başka hiçbir kadın yokmuşçasına onun her zerresini sevdim, fakat hiçbir şeye yaramadı'. Demiştin, hala unutmuyorum, ve hala çok kıskanıyorum, çok kinleniyorum. Ben senin zarar görmemen için elimden gelen her şeyi yaparken, seni üzen bir kıza aşırı kinleniyordum. Tanımadan, bilmeden nefret ediyordum. Senden başka herkesi suçlardım, sana dokunmazdım bile kendi içimde, sen her zaman benim sayfalarını karıştırmakta en özenli ve korkak davrandığım bir kitabem* gibiydin. Sadece seni öğrenmek istiyordum, incitmeden, canını yakmadan, kırıştırmadan. Fakat sen karışıyordun, her daha derin mevzulara indikçe sen kendini çekiyor, sonra bir zaman anlatacağın üzerine söz veriyor ve asla anlatmıyordun. O kadar taktım ki seni öğrenmeye, ve sana yardım etmeye. Sen istemediğin halde bunu yapmaya başladım. Sen istemediğin halde sana yardım etmeye çalışıyor, o yüzden asla bir akıbete* eremiyordum. Bu olanlara mukavemet* getiremiyor, hiçbirini tefsir* edemiyordum. Ve başlarda seni hiç kimselere anlatmadım, aşkımı kendime sakladım, ya da sakladığımı düşündüm çünkü bunu saklayamayacak kadar aptal, aşık ve beceriksizdim. Seni fazla ilgiye boğunca, sanırım sen soğudun. Yine seni suçlayamazdım, sonuçta bana aşık olmamak senin elinde olan bir şey değildi. Ve ben o gün anladım ki, her şeyi batırıp, beraber olma ihtimalimizi elleriyle yok eden kişi; bendim...''

Derken sayfanın bittiğini farkederek, gün ışığınında doğduğunu anlayınca, davuk gibi şişmiş kafamı da alıp yatağa daldım, gün doğmadan neler doğar, olsun varsın, bu mektubu bitireyim, okusun bana yeter. Deyip derince bir uykuya daldım.

Dipnot;
Tumturaklı: Bir anlamı olmayan fakat kulağa hoş gelen kelime
Cüz-i İrade: Kişinin kendi iradesiyle karar verebilme yeteneği
Mefhum: Kavram
Kitabe: Kitap
Mukavemet: Karşı koymak
Tefsir: Yorumlamak

BelirsizlikWhere stories live. Discover now