5. BÖLÜM: "ŞİFALI KARIŞIM"

Start from the beginning
                                    

Başını yasladığı koltuktan kaldırarak bir parmağıyla kızın yanağını dürttüğünde hiç düşünmeden yaptığı bu hareket yüzünden biraz utansa da bozuntuya vermedi Iraz.

"Kurumaya başladı." dedi Deniz dudaklarını fazla oynatmadan. Ama gülmek istediği gözlerinden anlaşılıyordu. Kızın gözlerinin içi her an gülüyordu resmen.

Iraz bir an kızın gözlerine daldı ve mutlu bir evde sevilerek büyümenin insana böyle güzel yansıdığını buruk bir fark edişle kabullendi... Düşen modunu ona yansıtmamaya çalışarak bu kez kızın çenesine, maskenin hala kurumamış olduğu ufak bir noktaya dokundu ve parmadığının ucuna bulaşan kısmı kıza gösterdi.

"Burası kurumamış." dedi sadece. Parmağını diğer parmağına sürterek oradaki ıslaklığı yok etti anında.

Kapı tarafından gelen kısık sesli öksürüğü duyunca toparlanarak daha düzgün bir şekilde oturdu, üzerlerindeki ince polar battaniyeyi düzeltti.

Kuzey'in bakışları koltukta oturan ikilinin üstünde sırayla dolaştıktan sonra bir süre Iraz'da takılı kalsa da elindeki meyve tabağını sehpanın üstüne bırakırken bakışlarını da çocuğun üstünden çekmişti.

"Teşekkürler en sevdiğim abim... Sen de otursana bizimle. Yaşlılarla takılma bugün, lütfen..." Deniz bir dilim elmayı ağzına teperken konuşmayı da ihmal etmediği için sesi homurdanır gibi çıkıyordu. Yüzündeki maske elmayı çiğnediği için çatlamış ve anında pul pul olmuştu.

Kuzey, Iraz'ın sağ tarafında kalan tekli koltuğa oturmadan önce yeniden koltuktaki ikiliyi süzdü.

"O tabaktaki her şey bitecek." dedi. Kendisine değil televizyon ekranına bakan çocuğun rengi, kahvaltıdan sonra biraz yerine gelmiş olsa da gözleri hala yorgun bakıyordu. Bu lafı elbette ağzına mandalina sıkıştıran kardeşine değildi adamın. Çocuğa da bir şeyler yemesini söylüyordu alttan alttan...

Birkaç dakikanın ardından elini tabaktaki meyvelere bir kez bile sürmemiş olan Iraz Kuzey'in sert iç çekişiyle irkilmeden edemedi ancak dönüp adama bakmadı. Çünkü baksa onu incelemeye başlayacaktı ve bunu hiç ama hiç istemiyordu.

Adamın varlığı ona tanıdık hissettirdiği kadar yabancı da olduğundan ona bakarken yakalanmak, absürt bir durumun içine düşmek gibi bir niyeti yoktu.

"Odana bir karışım bıraktım." dedi Kuzey. Bu çocuk neden ona bakmıyor ya da önündeki tabağa dokunmuyordu? Meyve mi sevmiyordu? Tabaktakilerden herhangi birine alerjisi mi vardı yoksa?

Ya da inadına yemiyordu sırf Kuzey yemelerini söylediği için...

Iraz adamın bu lafını da üstüne alınmadı ve televizyona bakmaya devam etti. Ancak adam dayanamayıp, "Uraz- Hay Allah'ım Iraz, odana diyorum, bir karışım bıraktım. Gece yatmadan, sabah da uyanınca dolu dolu birer kaşık içmen gerekiyormuş. Ciğerlere, öksürüğe falan iyi gelirmiş. Annem hazırladı çarşıya çıkmadan önce." deyince mecburen adama bakmak zorunda kaldı.

"Zahmet olmuş." dedi yarım ağız. Ne gerek vardı ki? Öksürüğü azalmıştı, yani azalmış sayılırdı. Kahvaltıda içtiği çay çok iyi gelmişti.

"Olmadı zahmet falan. Şimdi meyve de ye ki gücünü topla."

Iraz dümdüz bir bakışla adamın keskin hatlara sahip çekici suratına baktı.

IRAZ (bxb)Where stories live. Discover now