Bölüm 21

189 17 4
                                    

Draco her gün istisnasız annesini kontrole giderken kadının iyileşmeye başlamasıyla sanki aynı ruha sahip gibi sağlıklı görünümüne ulaşmaya başlıyordu. Harry bu durumu pek iyi izlediğinden neredeyse kendi evinde yaşar olan  bu oğlanla bir içini kaplayan sevinçle her iki Malfoy'a da büyüklük edercesine göz kulak oluyordu. Draco ise kimseye sığınamadığı bu yıllar yılı Harry'e sığınmak için yer arar olmuştu. Asla şımartılmamış çocukluğunda şımartılmayı bekleyen çocuk olmuştu bu yaşlarında. Hala çekinmesinden dolayı her şeyi karşıdan bekler durumda en ufak ilgi için bu Potter'ın gözlerine bakar oldu. 

Darco her ne kadar bu kadar Harry'e kendisini açmış ve bir güven beklerken aynı şeyler Harry için de geçerliydi. Küçüklükleri benzer değildi, yaşadıkları benzer değildi ama bazı hisleri çok benzerdi. İkisi de ilgi beklerken en ufak ilgi almakta çok çekingendi. 

Harry bazen Draco isterse Narcissa'yı ziyarete gidiyor Darco'nun yanında, Draco ise bazen Harry'nin yanında ebeveynlerini ve ebeveyni yerine koyduğu Sirius ve Remus'u ziyaret ediyordu. Malfoy'a bazen bu çok zor geliyordu, bu gücüne güvendiği, yere serilemez hissettiği adamın karşısında inanılmaz yenilmiş, yere serilmiş gözyaşları ve cümleleri içinden akıtması ona zor geliyordu. Bu durumlarda elinden hiçbir şey gelmezken sadece kucağı elinde ona büyük bir kucaklama veriyordu. Darco'ya bu yetersiz gelirken kendisini kötü hissettirirken Harry'nin ise sözlerden çok istediği tek şey buydu.

"Çok isterdim mezarının başında her çöküşümün ardından avuçladığım o toprağa karışmayı Sirius. Sebepsizce akıp duran gözyaşlarımın kendi bedenimi sulamasını. Ancak her döktüğüm yaşın düştüğü yegane toprağın seninki olmasını istemezdim. Affet beni, belki istemezdin bu kadar sulu bir toprak. Her yağmur ardından duyduğum toprak kokusunu özlemek, özlerken yalnızca yağmura yardımcı gözyaşları dökmeyi istemezdim Sirius. Hep seninle birlikte bir evde olmayı hayal etmiştim. Şimdi bir evim var ama ev gibi hissettirmiyor. Yağmur evimi ıslatırken sadece bu suyun seni bana getiremeyeceğinin bilinci çok zor. Seni özledim Sirius. Özledim seni baba."

Draco bu sözleri sessiz iç çekişlerle dinledi. Yere çöküp karşısındaki çocuğun ardından kucakladı. Bu evi ona bir ev gibi hissettirmeyi bir görev haline getirdi bundan sonra. Annesinden küçükken gördüğü ufak tefek işlerle ona yardımcı olmaya çalıştı. Ama o da bilmiyordu ki bir ev nasıldır. Yalnızca dört duvar arasını ev bellediğinden bu duygularla sarmalanmış evi nasıl inşaa edeceğini düşündü durdu. Her düşünüşünün ardından gitti değerli bulduğu oğlana sarıldı.

"Bir haftadır anıları izlemiyorsun Potter. Sorun mu var?"

Harry mutfakta bir şeyler pişirmeye çalışan sarışın oğlanı kapı dibinde izlerken mırıldandı. "Bilmiyorum, anılarda güzel şeyler var evet ama yine de sonunu bilmek bu güzel şeyleri izlemekte acı veriyor. Hem seninleyken eğleniyorum. Bu yüzden biraz ertelemekte bir sorun görmüyorum. Anıları izlemeye geri dönmemi mi istersin?"

Sapından tuttuğu tencerenin dibinde görünen siyahlıklara derin bir iç çekti ve bu eserini de çöpe dökerek musluğun altında ıslattı. Bir şeyleri başaramamanın kırgınlığı ile ardını dönüp karşındaki çocuğa baktı.

"Benimle zaman geçirmeni seviyorum ve senin de eğlenmeni duymak gerçekten hoş ama o anıları izlemeyi sevdiğini düşünüyordum. Bu yüzden merak ettim. Anıları izlemekse senin tercihin ancak umarım aç kalmayız çünkü ben yemek yapamıyorum. Bak, gerçekten çok uğraştım ama her defasında başaramıyorum ve bu-"

Harry kapı pervazında durmaktan vazgeçerek  artık yardım etmekte kararlı olduğundan mutfağın içine ilerledi. Çocuğun sırf kendisini mutlu etmek adına bu kadar uğraşmasını ve adeta cebelleşmesini izlemek güzel gelmişti. Draco'nun ise bir şey başaramıyorum psikolojisine girdiğini hissettiği an işe el atmayı akıl edebilmişti.

MemoriesWhere stories live. Discover now