3.Bölüm : Geçmişim, Bugünümdü

3.4K 268 144
                                    

🌟Başlamadan önce sizden ricam OY VE YORUM desteklenizi esirgememeniz. 🌟

🍃


Tanınmayandan
26 Nisan 2022

Hangi gün de olduğumuzu bilmiyordu.. Hangi saati, hangi dakikayı yaşadığımızı bilmeyi bırakın hangi ayda olduğumuzu da bilmiyordu. Nerede olduğunu, neden burada olduğunu da bilmiyordu ya da biliyordu ama görmezden geliyordu. Önceliği bunlar değildi. Önceliği neden onunda ölmediğiydi.

Ruhu çekilmiş gibiydi ama asıl ruhsuzluk nasıl olur çok iyi biliyordu.

Hayır aklını kaybetmemişti ama sinir krizleri onu tüketmişti. Düşünemiyor, hatırlayamıyor, kendini suçluyordu. Hayır, nefes alıyordu ama o nefesin sonu gelmesi için her gün Tanrı'ya dua ediyordu.

Canını kıyacak kadar cesur değildi ama canının alınmasını isteyecek kadar cesurdu. Bir gün canına kıyarsa bu onun için bir kaçış olacaktı, biliyordu. Kaçmak istiyordu, biliyordum. Kaçmayı son çaresi olarak görüyordu, son kozunu henüz oynamamıştı.. ama aklının bir köşesinde vardı, biliyordum.

Sekiz aydır, tam sekiz aydır elleri hiç durmadan titriyordu ama o bir savaş uçağı pilotuydu. Eli titreyemezdi.

Gökyüzünü seviyordu ama gökyüzünün bir parçası olan yağmura küsmüştü. Yeşile hayrandı ama ona bakınca acı çekmeyi ihmal etmiyordu.

Delirmemişti, güçsüz düşmemişti sadece yorgun düşmüştü. Yalnız kalmıştı. Aldığı her nefese, gülümsediği her ana sırtını dönmüştü.

Odasındaki haykırışlar bitti.. Oturduğum banktan kalktım. Adımlarım yavaştı, vazgeçmekle geçmemek arasında sadece 5 adımım vardı. Elimdeki deftere bir göz attım. Zihnime kazınacak görüntü, daha görmeden beni düşündürmeye başlamıştı. Doktorlar odadan çıktığına karşı karşıya geldik. Merak ediyordum, onu merak ediyordum.

''Sayın komutan bu kadar çabuk gelmenizi beklemiyordum.''

Öne doğru bir kaç adım attım. ''Daha fazla bekleyemezdim.''

''Travma etkisin de, vereceği tepkiler onun elinde olmadan gerçekleşiyor. İyi olduğunu fark edecek ama krizleri uzun vadeli gibi duruyor.''

Sanki içeriyi görebilirmişim gibi kapıya doğru baktım. ''Yalnız değil, sahipsiz değil, kimsesiz değil. İyi olacak, kabul edecek, yüzleşecek, anlayacak sadece zamana ihtiyacı var. Hatırlayacak, tanıyacakta.''

''Fazla umut bağlamayın efendim, bu gibi vakalarla daha önce de karşılaştım çoğu kendi canına kıydı.''

''O kıymayacak doktor. İyi olmasına ihtiyacım var. Daha fazla devam edemem. Ne olursa olsun yaşayacak, buna bencillik diyebilirsin ancak bir kere de kendimi düşünmeme izin verin. Gözün üstünden ayrılmasın.''

Doktor başını salladı. Hızlı adımlarla yanımdan uzaklaşmaya başlarken, elimi kapı koluna götürüp derin bir nefes verdim.

Yapılması gereken yapılmalı, gerçek için bir adım atılmalıydı.

Kapıyı açtım, içerisi karanlıktı. Onu yatağının kenarına oturmuş boş gözlerle camdan dışarıya bakarken buldum. Saçları kısalmıştı, çenesinin hemen altında, sarı saçları karanlığın içinde bile seçiliyordu. Ben içeriye doğru adımlayıp, kapıyı kapatırken, arkasına dönüp bakmamıştı. Odayı incelerken gözüme yatağın bacağına bağlı zincir çarptı, en fazla bir metre uzunluktaydı, zincirin diğer ucu da ayak bileğine bağlanmıştı.
Yutkundum.. o tükenmişti, aklını kaybetmemişti. Yalanın içinde büyümüş, yalanla tükenmişti ama farkında bile değildi. Beyaz teninde çokça morluklar, izler vardı.

HÜMA (ara verildi)Where stories live. Discover now