Bölüm 3

1 0 0
                                    

Diğerleri de uyandı ve dün Andrea'nın getirdiği yiyeceklerle kahvaltı yaptık. Menü ne? Kafeteryada bulabildiği her şey. Umarım başka kurtulan yoktur, yoksa açlıktan ölürler.

Andrea, olmadığını söyledi ama ben buna inanmıyorum. Burası çok büyük bir üniversite ve bazı insanlar bundan sağ çıkmayı başarabilecek kapasitede. Bence daha çok etrafa bakmalı, dediğim gibi, burası çok büyük.

Pencereden gelen bir ses sessizliği bozana kadar herkes sessizdi.

Bir zombi camı kırmayı başardı ve içeri girdi.

"Herkes sınıfın arkasına geçsin!" diye bağırdı Andrea. Dediğini yaptık ve arkaya gittik. Dövüş pozisyonu aldı ve ona doğru koşan yaratığa baktı.

Onu tekmelemeye hazırdı ama bir şeyler tersti.

Ona doğru koşmuyordu.

Bize doğru koşuyordu.

Benim ve erkeklerin bunu fark etmesi biraz zaman aldı ama Alex çoktan fark etti ve zombinin karnına tekme attı.

Karnındaki kumaş yırtıktı ve üzerinde siyah bir parazit görülebiliyordu. Nefes alıyor gibiydi.

"Teşekkürler,dostum" dedi Andrea rahatlayarak, tüm dövüş boyunca donup kalmıştı. Bu kadar bariz bir şeyi nasıl gözden kaçırabilirdi?

"Sorun değil" diye cevapladı Alex, kahvaltısına dönerken. Ölme şansı vardı ama hala sadece yiyecekleri düşünüyordu, mükemmel.

"Şimdi..kırılan camı ne yapacağız?" Andrea düşünürken elini çenesine koydu

"Tahtayla kapatsak nasıl olur? Bilirsin, filmlerdeki gibi?" Horace önerdi.

"Burda tahta var mı ki?" dedi Alex odaya bakınırken "Olsa bile pencereyi kapatamayacağız çünkü çekiç veya çivimiz yok."

Andrea başıyla onayladı "Ayrıca tahtalarla kapatmak için ihtiyacımız olan her şeye sahip olsaydık, yine kırarlardı."

"Peki ne yapacağız?" Saatlerce konuşmadıktan sonra sessizliğimi bozdum. Bir süre konuşmazsan konuşmak gerçekten garip geliyor.

"Bilmiyorum..belki başka bir sınıfa geçeriz? Riskli olur ama, hayatta kalabilir misiniz?"

"Ben hayatta kalmak için doğdum, bebek!" diye bağırdı Horace. Kendinden emin görünüyordu ama hepimiz onun deli gibi korktuğunu biliyorduk.

"Eminim öyledir" dedi erkek arkadaşı ve başını okşadı. Evet, adını HALA öğrenemedim. Zaten bizimle konuşmuyordu.

Horace,kişiliğini bu sabahki konuşmamızdan beri daha çok gösteriyordu. Gerçekten çok enerjik ve neşeli bir insandı. Hayatımda gördüğüm en sakin ve sessiz insan olan erkek arkadaşının ona ayak uydurabileceğine inanmak zor. Zıt kutuplar birbirlerini çeker derler.

Acaba ben ve Andrea böyle olabilir miyiz..

Bu düşünce neydi?

Yani..ben gerçekten sessizim ve o neşeli yani-

Bugün değil, aptal düşünceler.

"Pekala millet, biraz düşündükten sonra başka bir sınıfa geçmemiz gerektiğine karar verdim. Emin olmak için, bu plandan rahatsız olan var mı?" Andrea tekrar kontrol etmek istedi.

Yanıt yoktu.

"Bunun hayır olduğunu varsayıyorum," dedi Andrea ve kapıya doğru yürüdü "O zaman gidelim. Hepiniz beni takip edin"

Herkes ona doğru yürümeye başladı.

"Ah, ayrıca," duvara yaslanmış birkaç sopa aldı. Orda ne zamandan beri duruyorlar?

"Eğer bir zombi size yaklaşırsa, sopayla o pisliğin kafasını parçalayın ve bam! Kafasını kaybedecek!" Sopa sallıyormuş gibi davrandı ve yalan yok, bu beni biraz kıkırdattı.

"Her neyse, buyrun.." Andrea odadaki herkese bir sopa verdi ve kendine de bir tane aldı

"Eğer savaşamayacak gibi hissederseniz, beni çağırın, ben ondan kurtulurum"

Yavaşça kapıyı açtı ve yakınlarda zombi olup olmadığını kontrol etmek için dışarıyı kontrol etti. Yavaş yavaş çürümeye başlayan yarısı yenmiş cesetleri saymazsak boştu. Andrea parmaklarıyla dışarı çıkmamızı işaret etti. Dışarı çıktık ve onu takip etmeye başladık.

Sınıflara tek tek baktı. Çoğunun kapısı kırıkdı. Bazıları açıktı ama sınıfların camları kırılmıştı.

Ah dostum, bu uzun sürecekdi..

40 Dakika sonra

"Biraz... Ara... Verebilir miyiz?" dedi Horace, nefes nefese duvara yaslanırken.

"Yani,verebiliriz. Ama verebilecek bir yer bulmalıyız ve bu da biraz zaman alır" dedi Andrea dolapları karıştırırken "Neden hepsi boş.." diye fısıldadı.

Gittiğimiz her yer boştu. Sıfır zombi, sıfır insan, sıfır yiyecek ve sıfır ekipman. Sanki biri hepsini almış gibiydi.

"Burada ara verebiliriz! Etrafta hiç zombi yok" diye homurdandı Horace.

"Haklısın, hiç zombi yok" dedi Alex 10 dakika önce gittiği yerden gelirken. Bu kadar uzun sürücek ne yaptıki?

"Ama insanlar var."

"Yüzündeki... Kan mı?" Horace endişeyle sordu.

Alex cevap veremeden yüzünün üstüne düştü.

"Teşekkürler Alex, iyi iş çıkardın. Tatlı rüyalar..."

Karanlık koridordan, yerde bilinçsizce yatan Alex'in arkasından bir kıkırdama geldi.

Yazar Notu:Woo-hoo, hikayenin ilk kötü adamı!! Okuduğunuz için teşekkürler <3

Dostali jste se na konec publikovaných kapitol.

⏰ Poslední aktualizace: Jan 12, 2023 ⏰

Přidej si tento příběh do své knihovny, abys byl/a informován/a o nových kapitolách!

Ölüm YağmuruKde žijí příběhy. Začni objevovat