"Özür dilerim."

608 106 103
                                    

Medya; Catch me - Demi Lovato

hayırlı ramazanlarr🫶🏻
bu fice bayadır yeni bölüm gelmiyordu ama en sonunda yazabildim...

umarım beğenirsiniz💗
iyi okumalar!!

Jungkook and the Beast
"once upon a time"

10 yıl önce

Jungkook teneffüs zilini duyduğunda heyecanla yerinden kalkmış sınıftaki pencereye koşmuştu. Her teneffüste pencereden dışarıya bakmayı seviyordu ve oyun parkını görebiliyordu. Daha doğrusu, küçük kalbini hızlandıran ve kendini o masallardaki baş karakter gibi hissettiren Taehyung Kim'i görebiliyordu.

Jungkook ondan 1 yaş küçüktü ve bu bile ona hayran olması için bir sebepti. 3. sınıflar çok havalıydı ve Jungkook da onlarla takılmak için tüm öğle yemeğini verebilirdi.

Taehyung'un salıncakta kendi başına sallandığını gördüğünde Jungkook'un kaşları çatıldı. Normalde her zaman etrafı arkadaşlarıyla dolu olur, hatta bazı zamanlar sırf bu yüzden onu görmesi zorlaşırdı.

Meraklı bakışlarıyla Taehyung'u izlemeye devam etti. Ayaklarının altındaki kumu ileri geri atıyor, salıncakta küçük bir rüzgar esintisi gibi sallanıyordu. Jungkook daha 7 yaşında olabilirdi; fakat Taehyung'un mutsuz olduğunu anlamak için fazlasıyla büyüktü.

Pencereden kafasını çekti ve bir süre sırasına bakarak düşündü. Onun yanına gitmeye cesareti yoktu, ya da pencereden bile olsa konuşmaya. Jungkook konu Taehyung olduğunda fazlasıyla utangaç oluyordu. Sadece ceylan gözlerini 3. sınıf çocuğunda gezidiyor ve hayaller kuruyordu. Taehyung onun için masallardaki baş karakterler gibiydi. Eğer o karakterler kitaplardan çıkıp gerçek hayatta olsalardı, onun için kesinlikle Taehyung'a eşit olurlardı. Hatta belki de sönük bile kalabilirlerdi.

Jungkook bu duyguların ne zaman başladığını bilmiyordu bile. Üstelik etrafında kendi gibi insanlara pek rastlamamıştı da. En yakınındaki örneği sınıf arkadaşı Emma'nın iki babası olmasıydı.

Jungkook düşünceli bir şekilde sırasını izlemeye devam ederken aklına gelen fikirle hızlıca çantasından yemek kabını ve not defterini çıkardı. Annesinin kabın içine fazladan koyduğu peçeteyi çıkarıp üstüne çikolata parçacıklı kurabiyelerinden iki tane koydu. Şimdi öğle yemeği için kendisine bir tane kalmıştı fakat önemli değildi. Eğer bu Taehyung'u mutlu edecekse üçünü bile verebilirdi.

Jungkook heyacanlı bir şekilde ayaklarını sallandırmaya başladı. Yüzünde sanki biri ne yaptığını anlamış da yakalanmış gibi utanmış bir gülümseme vardı.

Kurabiyeleri güzelce peçeteye sardıktan sonra çıkardığı not defterine yeni aldığı ördekli kalemiyle aklına ilk gelenleri yazmaya başladı.

"Merhaba TaehYung!" yazmıştı başlangıç olarak. Ardından bozuk harfleriyle "umarım bu kurabYeler seni memmun eder." yazdı. Kalp çizip çizmemenin fazla kaçıp kaçmayacağını düşünürken en sonunda ne olursa olsun diyerek pürüzsüz bir kalp çizmeye çalıştı.

Aslında kalbi pek "alışılmış" kalplere benzemiyordu. Bunun en büyük sebebi birkaç gün önce öğretmeninin kalbin aslında çizildiği gibi bir şeye benzemediğini açıklamasından kaynaklanıyordu. İçindeki kalp organı düşündüğü gibi bir şekle sahip değildi ve bu Jungkook'u çok şaşırtmıştı. Bu yüzden Taehyung'a gerçek bir kalp çizmek istedi. Tam olarak nasıl bir şeye benzediğini unuttuğundan istediği gibi olmadı; fakat her an zilin çalacağını bildiğinden oflayarak yerinden kalktı ve dışarı koşar adım çıktı.

Jungkook and the BeastWhere stories live. Discover now