3.7

10.7K 999 458
                                    

Hoş geldiniz!

Başlıyoruz bakalım.

Abi moralım bozuk valla sarj aletımde kırılmıs neyse yakısıklı askerler dm.

gıf koymam netım yok.

of ben masum saf salak gerızekalı ve hıcbır bok bılmeyen uke yazmak ıstıyordum bızım cocuk neden boyle oldu:( neyse arada salaklastırcam kusura bakmayın.

-

Bacaklarımı kendime çekerken beremle kulaklarımı daha çok kapattım, çok üşüyordum. Üstelik üşümemin yanı sıra korkuyordum da.

Ya burada fare varsa?

Yutkunarak koltukta yan döndüm. Gözlerimi açarak kameraya gülümsedim. Uyumuyorum der gibi ona el sallayarak biraz daha bastırdım kendim koltuğa.

Sıcak su torbamı yeni yapmıştım, karnımın üstüne koyarak ağrımaya başlayan karnıma ilaç gibi geliyordu ama bu bir şeyi değiştirmezdi.

Çok üşüyordum!

Cimri adam keşke elektrikli sobayı yakmama izin verseydi.

İç çekerek dizlerimi olabilirmiş gibi daha çok kendime çektim. Kollarımı etrafıma dolarken soğuktan uyuşan gözlerim batıyordu, uykum geliyordu.

Biraz uyusam bir şey olmazdı herhalde!

Deli gibi korkuyordum zaten, iyi ki kedilerim burada değildi onlarda fareden çok korkardı.

'vik!' 

yutkunup diklendim.

Hayır, hayır fare sesi değildi. Cam çiziliyor gibi tiz bir ses gelirken bakışlarımı hemen cama çevirdim.

Biri cama mı vurmuştu? Korkuyla iç çekip karanlığa doğru kaydım, korkuyordum lütfen.

Telefonumu ararken düşüp kırılan camla hafif bir çığlık kaçtı dudaklarımdan.

''Hassiktir, biri var lan içeride!'' tanımadığım, aksanından Suriyeli olduğu belli olan bir adamın sesi geline korkuyla telefonumu alıp son aramalardan Turgut'un üstüne tıkladım.

''Vur oğlum şuna birilerine bağıracak şimdi.'' ağzımı açıp konuşacakken karanlıktan seçemediğim şey boynuma sertçe çarpınca canımın acısı ile çığlık atıp yere düştüm, gözlerim acıdan dolarken korkuyla konuşamadım, boynum gerilmişti ve kıpırdatamıyordum. Canım çok acırken ellerim boynumu buldu, elime bulaşan ıslaklıkla kan olduğunu anladım.

Hayır, hayır lütfen.

''Çocukla ilgilen kasayı alacağım.'' diğer adam konuşurken korkuyla yerde sürünerek dudaklarımı bağırmak için araladım fakat daha dudaklarımdan bir ton bile çıkmamışken boğazıma dolanan ellerle öksürdüm, geriye kaçmak istediğimde boğazımdaki el izin vermedi.

Ellerim, boğazımdaki adamın ellerine giderken yaşaran gözlerimle nefes alamadığım, kanayan yerin baskısından canım daha da acırken kısık bir inleme tek çıktı.

''Adam metresine dönercisinde bakıyor, vay amına koyayım ya!'' dediklerini duydum, algılayamadım.

Böyle mi ölecektim?

Turgut umarım kedilerimi sokağa atmazdı ya da anneme vermezdi.

Gerçekten kaderi değiştiremezdik, güveli olması için buradaydım ama burası güvenli değildi.

Göz kapaklarım kapandı, canımın acısını hissetmemeye başladım, ciğerlerimde yanma oluştu, nefes alabiliyor gibi hissettim, üşümem geçti, boğazımdaki ellerin üstündeki elleri bıraktım, dudaklarım hafif açılırken gülümsedim.

Umarım kedilerim iyi olurdu.

''Orospu çocuğu kasayı götürmüş giderken!'' hiç uğruna ölmek... 

''Lan bırak çocuğu,'' bana acımış mıydı?

''Elinde eldiven yok parmak izin kalacak!'' Tanrı'm bana merhamet göstermeyecek misin?

Boğazımdaki eller çekildi, kıpırdayamıyordum.

Bedenim uyuşmuştu ve hareket etmiyordu.

''Su yok mu amına koyayım, başımıza kalacak çocuk!'' İyi ki kedilerimi getirmemişim, yoksa onlarında canını yakarlardı.

''Sıcak su torbası var şurada, dolu mu bak bakayım?'' ayağımın üstüne basarak gitti. Canım daha çok acıdı.

İnleyemedim, acımı dışa vuramadım.

Sesim çıkmadı.

''Dolu!'' çok sıcaktı, yapmayın.

Tanrı'm cehenneminde yakacaksın beni neden burada da yakıyorsun? O kadar mı çok günahım vardı?

Özür dilerim söylediğim yalanlarım için ve özür dilerim kopardığım çiçekler için. Başka günahım yoktu benim.

''Neresine dokunduysan dök gitsin el izlerin gidelim artık!'' Sanki... Sanki yatan bedenimi görüyordum, yerde kıpırdamadan uzanan bir beden vardı.

Ayakta, ona bakan iki tane de adam. Çocuk ne düşünüyordu bilmiyorum ama susuyordu, canı acıdığı için sesi çıkmadığı için değil.

Çocuğun gözleri açık önüne bakıyordu. 

Ölmüş gibiydi.

Acı eşiği durdu, son bir çığlık yükseldi canının acısıyla nefesi ciğerlerine doldu, ağlayarak bir çığlık atıp geri yükseldi. Üç ses oldu;

Yere dökülen suyun hışırtısı, çocuğun hissettiği acıyla kendine gelirmiş gibi çıkan çığlığı ve o sert ses.

''Ludos!'' sert bir mekanik ses çocuğun çığlığına eşlik etti.

''Siktir, telefon açık.''

İnsan sahipsiz kalır ya, anlar o zaman.

Nefes almak zor.

-

ig: tukenmisimgorenyok



Sim Kartı l yarı texting [Bxb] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin