35. Bölüm

520 23 8
                                    

Suçlu bir çocuk gibi yerimden kalktım. 

Oturmaktan kırışan okul kıyafetlerimi de düzeltmiştim ki "Sen değil." dedi Onur hoca. Şaşkınlıkla ona doğru döndüğümde "Sen." dedi Sezek'i işaret ederek. 

Yerinde oturan Sezek de şaşırmış olacak ki bana döndü, ben de ona. Kısa bir süreliğine göz göze geldik ve o hızla kalkarak öğretmen masasına yöneldi. 

Ben yerimde kalakalmıştım. Ne oturabiliyordum ne de hareket edebiliyordum. Sezek'le olan düşmanlığımı diriltmek mi istiyordu bu adam?

Uyku muyku bırakmamıştı salak herif. Bana sınıflar dar geliyordu artık dostlar. Hiç yerime oturmadan ve bozuntuya da vermeden arkamı dönüp Timuçin'in sırasına yöneldim. Gül ile aralarında üçüncü olacaktım ama şu an daha iyi bir fikrim yoktu. 

Ah Melek... Keşke yanımda olsaydın... Diye geçirdim içimden.

Timuçin ve Gül'ün sırasının önüne vardığımda Gül'ün yüzünün düştüğünü hissettiysem de aldırmadım. 

"Ben çok sıkıldım Timuçin, oyun oynayalım mı?" diye sordum.

"Olur tabi, gel." dedi yanında yer açarak. Ancak yanına değil arkalarındaki sıraya oturarak öğretmen masasının görüş alanıma girmesini sağladım.

"Şişe var mı? Şişe bulun." dedim gözlerimi sınıfta gezdirerek. Emir şişesini getirip önüme koyduğunda aklıma her şeyin başladığı o an geldi. O ilk ders... Aynı oyun... 

"Sen de gel oynayalım." dedim Emir'e. 

İsteksiz gibi görünmeye çalışarak ve hiç anlam veremediğim şeyler mırıldanarak yanıma oturdu. Gül ve Timuçin bize döndü ve şişeyi çevirdik. 

Şişe ben ve Timuçin'i gösteriyordu. Daha ben sormadan "Doğruluk." diye atıldı.

"Ne zamandır berabersiniz." dedim kafa hareketimle sevgilisi ve kendisini göstererek. Bu hareket bana alan açıp öğretmen masasına kısa bir bakış atmama olanak vermişti. Konuşuyor muydu onlar? Ooh kağıt okuma bahane sohbet şahane. 

"Ne kadar oldu sevgilim?" diye göğsünü gere gere sordu Gül'e. Bu çocuk harbi salaktı ya valla bakın.

"Eeemm daha yeniyiz... Bilmiyorum ki..." diye sırıttı Gül. Bir de utanma numarası yapmıyor mu...

Şişe çevirildi. Bu kez Emir ve bana gelmişti. E yeter ama he...

"En son hangi şarkıyı dinledin?" diye kestirmeden sordum Emir'e. 

"Bakayım." diyerek telefonunu çıkardı. "Yalnızlığın çaresini bulmuşlar- Gripin." dedi ekranı kapatırken. Bense ara ara daha doğrusu sürekli Sezek ve Onur Hoca'ya bakıyordum. 

"Bulmuşlar mı?" diye sordum istemsizce.

"Bilmem, ben bulamadım." diye yanıtladı. Bu cevabıyla ona döndüm. Cevap bekleyerek sorduğum bir soru değildi hatta sormak istediğim bir şey de değildi. Dikkatim başka yerdeyken kendimi oto-pilota almışım gibi konuşma yetim istemsizce çalışıyordu. 

Şişe tekrar çevrildi. Bu kez Emir soruyor Gül cevaplıyordu.

"Duyduğun en büyük dedikodu ne?" diye sordu Emir.

Gül sinsice sırıtarak eğildi. "Aslında bir tane var... Bir hocamızla ilgili... Ve okuldan bir öğrenciyle..."

Olduğum yerde donakaldım. Ama hiç bozuntuya vermedim. 

"Anlatsana." dedi.

"Yok hayatta olmaz. Onur Hoca aramızda kalsın dedi." dedikten sonra sanki bir pot kırmış gibi elleriyle ağzını kapattı.

Özür Dilerim ÖğretmenimМесто, где живут истории. Откройте их для себя