43.bölüm

18.5K 1.2K 525
                                    

Ellerim aşırı heyecandan titriyordu.
Fazlasıyla gergindim, teyzem beni çağırdıktan sonra odadan çıkmış Efe ile beni yalnız bırakmıştı.

Efe kaşlarını kaldırarak bana bakınca, şu an anlatacak zamanım olmadığı için sonraya ertelemek zorunda kaldım.

- Efe, söz gelince anlatacağım. Ben bir bakıp geleyim, sen burada bekle olur mu?

- Lan Ezgi, ben gavat mıyım amına koyayım. Annem kapıda askerler var dedi, seni yalnız gönderir miyim sence?

Acaba içlerinden birinin, benim sevgilim olduğunu söylesem ne tepki verirdi?
Şu an söylersem bu odadan çıkamayacağımızı bildiğim için, Efe'yi geçiştirmek zorundaydım.

- Efe, bak cidden gelme. Önemli bir konu olduğu için büyük ihtimal buraya kadar geldi. Bir de sen gelip sıçma ortamın içine.

- Lan kim geldi Ezgi, kimden bahsediyorsun sen?

- Ay vallahi döveceğim seni, tamam gel Allah'ın belası. Ama sakın çıt çıkarma.

- Kızım, onca asker arasında götüm yer mi sence ses çıkarmaya?
Çıtım çıkmaz, yürü hadi.
Bir bok kokusu aldım da neyse bir şey demiyorum, anlatacaksın zaten.

Efe olayı hafiften sezmiş olsa da üstlememiş ve benimle beraber kapının önüne kadar gelmişti.

Gerginlikle terleyen ellerimi, kot pantolonuma sürdüm.
Neden bu kadar heyecan yapmıştım bilmiyordum.
Alaz'ı da çok ihmal etmiştim, burayı nasıl bulduğu hakkında bir fikrim yoktu.
Neden buraya kadar geldiğini tahmin etsem de korkuyordum.
Umarım kötü bir şey olmazdı.
Zaten kendimi iyi hissettiğim söylenemezdi.

Ellerim titreye titreye kapıyı açmamla Efe beni kenara çekmiş, sakin olmam konusunda uyarmıştı.

- Ne olduğunu bilmiyorum ama rahat ol. Pencerenin önünden seni izleyeceğim, bir şey olduğunu hissettiğim an geleceğim yanına.

Beni savaşa gönderir gibi davranmasıyla, gülesim gelmişti.
Tabi o da haklıydı, onca asker kapıdayken çocuğun aklına başka şeyler gelmesi çok normaldi.

Ona göz kırpıp dışarı çıkmamla, kenarda arkadaşları ile gergin bir şekilde bekleyen Alaz'ı gördüm.

Her gördüğümde kalp atışlarım nasıl bu kadar hızlanıyordu, anlam veremiyordum.
Hastaneden yeni çıktığı belliydi, çünkü adam akıllı ayakta bile duramıyordu.
Yorgun ve uykusuz görünüyordu.
1 hafta öncesine kadar canlı bakan gözleri, yorgun ve bitkindi.
Onu 1 hafta önce görmeme rağmen 1 yıl görmemişim gibi hissediyordum.
Çok özlemiştim.
Gerginlikle bu tarafa doğru bakmasıyla benimle göz göze gelmiş, koşarak bana doğru gelmişti.

Olduğum yerde duruyordum, o ise bana koşuyordu. Ayaklarımı hareket ettirmek istesem de yapamamış, bana gelmesini beklemiştim.

Yanıma gelir gelmez beni belimden tutup kendine doğru çekmiş, sıkıca sarılmıştı.
Çok geçmeden ben de ellerimi boynuna dolayıp ona karşılık vermiştim.

- Neden cevap vermedin bana 1 haftadır, nasıl deliye döndüğüm hakkında bir fikrin var mı?
Elim kolum bağlıydı.
Ailenle aran kötü diye evine de gidemedim, hiçbir şey yapamadım Ezgi. Beni böyle korkutmaya hakkın var mı, sana bir şey oldu sandım deliye döndüm.

Cümleleri art arda sıralamasıyla neye uğradığımı şaşırmıştım.
1 haftadır kendi derdimle uğraştığım için dış dünyadan habersizdim.
Benim için bu kadar endişeleneceği aklıma bile gelmemişti ki.
Kendi derdime düşmüşken, diğer herkesi unutmuştum.

Sessiz kalıp ona sarılmaya devam ettim. Konuşmak istemiyordum, sarılırsak geçerdi biliyordum.
Alaz bana sarılırsa, bütün dertlerimi unuturdum ki ben.

ASKER HATTI |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin