6. Bölüm

3 2 0
                                    

Earl Dean' dan
Her ne kadar ona karşı bazı hislerim olsa da -ki bu hissin şuanlık aşk olmadığına eminim- hayranlık duyuyordum. Benden heves diye bahsetmesi onu kandırıp öylece ortada bırakma isteğini içimde doğurmuştu, kibir olarak algılanırsa algılansın ben en iyisiydim.

Eliz eşyalarını tapladıktan sonra şatonun dışarısından pencereme baktı bende ona baktım ve el salladım. Bozulmuş gibiydi kal dememi beklediği yüzündeki sarsılan ifadeden belliydi belki iyi bir yöneticiydi ama asla iyi bir oyuncu değildi.

...

Eliz Rayne' den
Şatoya doğru yola çıkmış giderken aklım bir yandan da yaptığımız anlaşmadaydı. Zaman su gibi akıp gidiyordu şu kadarcık zaman diliminde neler yaşamıştım, neler öğrenmiştim. Babam herkesten çok güvendiğim, ondan başka hiçbir erkeği hayatıma sokmam dediğim adam. Şimdi hem ona olan güvenim yoktu hemde babamdan başka bir erkek hayatıma girmişti.

Ya da girdiğini sanıyordum hep aynı tür hep aynı yaşam.

...

Şatoya vardım ben gelince durulan halkı gördüm isyan durmuştu ve Zeus bana bakıyordu yüzü simsiyahtı.

Ona doğru ilerledim.

"Ne oldu sana?"

"Senin keyfinden oldu ne olduysa! Bu kadar süre ne yaptın orada? Tahtı alamadan veriyordum!"

"Ne kadar açık sözlüsün sen öyle."

"Her neyse senin için yaptım bunu çünkü buranın senin hakkın olduğunu biliyorum ve sadece hak eden kişiler ile savaşmayı severim daha zevkli oluyor."

"Günlük esprin bittiyse işlerim var."

"Teşekkür edemez misin, bir kez olsun?"
Evet bir teşekkürü hak etmişti ve bunu ona çok görmeyecektim.

"Teşekkür ederim."

Şatonun en üst katına doğru yöneldim ve mikrofonu elime aldım.

"Hangi seçimimin doğru olup hangisinin yanlış olduğunu bana öğrettiğiniz için teşekkür ederim. Bundan sonra yaşlıyım bilgeyim ayağınıza katlanmayacağız, gençler için bir şato yapılacak, orada özel olarak eğitim görecekler ki; sizin gibi yediği kaba tüküren insanlar olmamayı öğrensinler! Şimdi isyandaki kişileri Lydia bana söyleyecek ve bugün aramızdan elenecekler. Çok üzgünüm ama onlar için can alım satımı yasaklanacak yapan olursa sonu iyi olmaz." İki kere alkışladım.

"Merhaba, Prenses'im."

"Merhaba, Lydia! Seni görmek çok güzel," dedim gülümseyerek sonra tekrar halka döndüm ve Lydia'ya"isim listesi." Dedim.

"Molly, Nera, Ocean, Peter, Nick, Mark, Micheal, Winston. Dahası var ama onlar yanlış anlaşılanlar bunların ortadan kaldırılması bize yeter.

İsimleri tek tek söyledim hepsi bir celladın yanında mahzene götürüldü. Mahzen onlar için işkence demekti tıpkı benim için olduğu gibi.. İlk mahzene girdiğim gün onunla olduğum gündü.

"Babamı gören var mı."

"Hayır Prenses." Diye yükselen kalabalığın sesini duyunca.

"Dağılabilirsiniz." Dedim.

"Bana bunu yapmamalıydın baba, bir çocuğun ruhunun olayı öğrenince onu yıprattığı kadarı, öğrenince beni de yıpratacağını düşünmeliydin ama sen düşüneneyecek kadar çürümüş beyninle aramızdan gideceksin."

"Seni seviyorum Eliz." Dedi Lydia yanımda olduğunu belirterek ardından ekledi: "Bunu öylesine yanında olduğumu san, iyi hisset diye söylemiyorum, gerçekten söylüyorum. İyi ki varsın, bu hayatta hep kendi doğrundan gitmelisin Eliz, kendi yanlışlarınla öğrenmelisin bazı doğruları. O yanlışlar seni üzebilir, kırabilir, mutlu edebilir. Çünkü her yanlışın sonunda bir kapı vardır ve o kapının sonunda bizi bekleyen biri vardır."

Gülümsedim hafifçe, "Neden böyle konuştun şimdi, aynı annem gibi."

"Çünkü eşleştikten sonra tek bir kişiye bağlı çalışmamız yasak unuttun mu?"

"Eşleştin mi yoksa!? E o zaman benim bağlanacağım kişi kim?"

"Hayır eşleşmedim, ama hissediyorum yakın zamanda eşleşecek gibiyim, yani galiba."

"Gerçekten mi?"

"Dediğim gibi net bir durum yok,eşleştiğim kişiyi görmeden bilemem biliyorsun ki."

"Peki nerede yoğun hissediyorsun?"

"Şuan hissetmiyorum."

"Nasıl yani?"

"Bu ülkede eşimin olduğunu hissetmiyorum Eliz."

"Yani başka bir ülkede demek son zamanlarda hangi ülkelere gittin."

"Sorunda bu Eliz, ben senin yanına gelmek için uğraştım sürekli yani Karanlıklar Ülkesin'den başka bir yere gitmedim."

"Ne!?"

"Üzgünüm yani eşimin oradan olmasını istemezdim."

"Sen seçmiyorsun sonuçta hem daha belli bile değil."

Kapı çaldı o sırada, "gir."

"Sevgili Prenses Eliz Rayne. Biz Karanlıklar Ülkesin'den geliyoruz."

Pişman oldu demek prensimiz!

"Babanız bulundu Prens Earl sizi bekliyor."

....

Bakalım bu nerelerdeymiş bu malak

Neyse ya

Earl?

Eliz?

Lydia'm?

Karanlıklar Ülkesinin Prensi Where stories live. Discover now